1. Hukuk Dairesi 2020/2835 E. , 2021/2841 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TECSİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, asıl davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/265 Esas sayılı dosyası ile açtığı dava sonunda temliklerin muvazaalı olduğunun belirlenip davanın kısmen kabulüne karar verilerek kararın 20.06.2012 tarihinde kesinleştiğini, tapu müdürlüğüne müracaat ettiğinde bir kısım taşınmazların ... tarafından ...’a satışına ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmeye dayalı olarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/311 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın kabulüne karar verilip kararın 10.07.2012 tarihinde kesinleştiğini, davalı kurumun hatalı değerlendirmesi sonucu 2007/265 Esas sayılı dava dosyasında verilen kararı infaz etmeyerek, 2011/311 Esas sayılı dosyada verilen karar gereği taşınmazları ... adına tapuya tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu 105 ada 37, 97 ada 15 ve 32 ada 44 parsel sayılı taşınmazlarda ... adına yolsuz ve hatalı yapılan tescilin düzeltilmesini ve iptalini istemiş, birleştirilen davada, aynı nedenlerle davalıların aralarında hile ile gayrimenkul satış vaadi yaptığını ve mahkemenin tescil kararı vermesini sağladıklarını belirtip ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/311 Esas, 2012/268 karar sayılı hükmün iptaline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı idare, davanın kayıt maliklerine karşı açılmasını gerektiğini belirterek husumet yönünden davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada davalı ..., iddiaların doğru olmadığını, süre yönünden davanın reddi gerektiğini belirtmiş, diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil sonucuna yönelik asıl dava bakımından davalı idarenin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece “hükmün asıl dava bakımından onanmasına, Tarafların birleştirilen dava bakımından temyiz itirazlarına gelince; davalı ...’ın Türk Medeni Kanununun 3.maddesi anlamında iyiniyetli olup olmadığının, davalı ... ile davacı arasındaki tescil davasından haberdar bulunup bulunmadığının, bir başka deyişle davalı ... ile çıkar ve
işbirliği içerisinde hareket edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması; taşınmazları tapu kaydına güvenerek iyiniyetle aldığının, davalı ... ile çıkar işbirliği içinde bulunmadığının anlaşılması halinde ediniminin korunması, aksi halde Türk Medeni Kanununun 2.maddesinde yazılı dürüstlük kuralına uyulmadığı gözetilerek davacının hükmen kazanılan mülkiyet hakkına üstünlük tanınması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl davada karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Dava; HMK 376. maddesi gereğince açılan hükmün iptali isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delilerden; mahkemenin 2007/265 Esas sayılı dosyası ile davacı ... tarafından davalılar ..., ... . ve ... aleyhine 11/04/1997 tarihinde muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda dava konusu ....ilçesi ... köyü 97 Ada 15 Parsel 32 Ada 44 Parsel ve 105 Ada 37 Parsel sayılı taşınmazlar üzerine 17.04.1997 tarihli ara karar uyarınca ihtiyari tedbir şerhi konulmasına karar verilip, tapu kütüğüne 22.04.1997 tarihinde şerh düşüldüğü, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazlardaki davalı ... hissesinin davacının muris Hafize Keskin" in veraset ilamındaki hissesi oranında iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verildiği, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 19/12/2011 tarihinde kesinleştiği, 2007/265 Esas sayılı dava dosyasında davalı ... ile, birleştirilen dosyada davalı ... arasında 20/07/2009 tarihinde ... köyü 105 Ada 37, 32 Ada 44, 97 Ada 15 parsel sayılı taşınmazlar için düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi yapıldığı ve 26.07.2009 tarihinde satış vaadi şerhinin tapu kütüğüne şerh düşüldüğü, mahkemenin 2011/311 Esas sayılı dosyası ile ... tarafından söz konusu satış vaadi sözleşmesine binaen tapu iptali ve tescil davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın 10/07/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ... "ın TMK"nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli olup olmadığı, davalı ... ile çıkar ve iş birliği içerisinde hareket ettiği hususunun davacı tarafça ispatlanması gerektiği, davacı tarafça bu hususunun ispat edilemediği, dolayısıyla bu durum karşısında davalı ..."ın Medeni Kanunu"nun 1023. Maddesi gereğince iyi niyetle taşınmazı iktisap ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de;dellilerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşerek hatalı karar vermiştir.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazlar üzerinde 22.04.1997 tarihinden itibaren ihtiyati tedbir şerhinin tapu kütügüne şerh düşülmesi, birleştirilen davada davalılar Sinan ile ... arasında aynı taşınmazlar üzerinden 20.07.2009 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılıp,satış vaadi şerhinin 26.07.2009 tarihinde tapu kütüğüne kaydedilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalı ...’ın taşınmazlar üzerindeki 22.04.1997 tarihli ihtiyati tedbir şerhini bilmediği yani diğer davalı ... ile davacı arasındaki tescil davasından haberdar bulunmadığından bahsedilemeyeceği gibi davalı ...’ın TMK’nun 3.maddesi anlamında iyiniyetli olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından cebri icra satış davasında davalı da gösterilmediği nazara alındığında davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
Hal böyle olunca birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.