Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/585
Karar No: 2014/99
Karar Tarihi: 12.02.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/585 Esas 2014/99 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/585 E.  ,  2014/99 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 18/09/2012
    NUMARASI : 2011/477 E-2012/912 K..

    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret (kapatılan Kadıköy 1.Asliye Ticaret) Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 13.05.2010 gün ve 2006/535 E.-2010/288 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi"nin 08.02.2011 gün ve 2010/10751 E.-2011/922 K. sayılı ilamı ile,
    (...Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın meydana gelen tek taraflı kazada ağır hasar gördüğünü, araç bedelinin sigorta şirketi tarafından ödenmediğini, araçta bulunan M.. G..’in yaralandığını tedavi giderlerinin ödendiğini, ayrıca sakat kaldığını belirterek 90.000 TL araç bedeli ile 10.000 TL tedavi gideri toplam 100.000 TL tazminatın olay tarihinden işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, kaza sırasında sürücünün alkollü olması nedeniyle sürücü değişikliği yapıldığını, hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığını davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazadan sonra sürücü değişikliği yapıldığı, sürücünün alkollü olduğu ve kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Davanın açıldığı Kadıköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesi, yapılan işbölümü itirazı üzerine 20.07.2006 tarihinde davacı vekilinin yokluğunda dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiş, karar davacı vekiline 21.07.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. TTK.nun 5/son maddesinde "vazifesizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usul hükümleri, iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunacağı" hususu düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca işbölümü itirazının kabulü halinde yapılması gereken işlemler hususunda HUMK.nun 193.maddeye atıfta bulunulmuştur. TTK.nun 5.maddesi uyarınca verilen gönderme kararlarında, HUMK.nun 193/3.maddesi gereğince davacı vekiline 21.07.2006 tarihinden tebliğ edilen gönderme kararına karşı 10 gün içinde gereken işlemlerin yapılması gerekirken, davacı vekili bu süre geçtikten sonra verdiği 01.08.2006 havale tarihli dilekçe ile dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesini istemiştir. Hak düşürücü nitelikteki 10 günlük süre geçtikten sonra davacı vekili gönderme isteğinde bulunduğundan dosyanın gönderildiği Asliye Ticaret Mahkemesi"nin re"sen davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekirken yargılamaya devam olunarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici 3.madde" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire"ce yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece “tahrik dilekçesinin 10 günlük yasal süre içerisinde verildiği” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açılmamış sayılmasına karar verme şartlarının eldeki davada gerçekleşip gerçekleşmediği, noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden evvel, işbölümünden kaynaklanan gönderme kararının hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır.
    6762 sayılı Ticaret Kanununun yürürlükte bulunduğu dönemde, aynı yerde kurulmuş bulunan Asliye Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi niteliğinde görülmüş olmasının uygulamada ortaya çıkardığı sakıncaların giderilmesi ve özellikle işlerde süratin sağlanması için iki mahkeme arasındaki söz konusu ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5"nci maddesiyle yeniden düzenlenmiştir (11.10.1976 gün ve 5/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gerekçesinden). Buna göre, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5"nci maddesinde genel hükümlerden ayrık olarak yapılan düzenleme ile, Asliye Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü niteliğinde kabul edilmiş; münhasıran iki tarafın arzusuna tabi bulunmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle iş sahasına girip girmediğinin yalnız ilk itiraz olarak öne sürülebileceği; itirazın varit görülmesi halinde, dosyanın gönderildiği mahkemenin davaya bakmaya mecbur olduğu, ticari bir davanın hukuk mahkemesinde, ticari olmayan bir davanın Ticaret mahkemesinde görülmesinin hükmün bozulması için yalnız başına kâfi bir sebep teşkil etmeyeceği belirtilmiş; anılan maddenin son fıkrasında “Vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi olduğu müddetlere dair usul hükümleri, iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” denilmek suretiyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 193"üncü maddesine yollamada bulunulmuştur.
    Görevsizlik ve yetkisizlik kararlarıyla ilgili olarak, davanın görevli ya da yetkili mahkemede yürütülmesine ilişkin usul işlemlerini ve bunların süresini düzenleyen 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193/3"ncü maddesinde “Her iki halde, karara karşı temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtayın onama kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağırı kağıdı tebliği ettirilmesi gerekir.” Hükmü öngörülmüştür.
    Önemle vurgulanmalıdır ki, görevsizlik ve yetkisizlik nedeniyle davanın reddi halinde yapılacak işleme ve bunların tabi oldukları sürelere dair usul hükümleri, Türk Ticaret Kanunu’nun 5"nci maddesinin son fıkrası gereğince işbölümünden kaynaklanan gönderme kararlarında kıyas yoluyla uygulanırken; gönderme kararlarının, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarından farklı özelliklerinin göz önünde bulundurulması zorunludur.
    Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.04.1967 gün 12/3 sayılı ve 11.10.1976 gün 5/5 sayılı kararlarında; Türk Ticaret Kanunu’nun 5"nci maddesine göre ileri sürülen iş sahası ilk itirazının kabulü ile gönderme kararı verilmesi üzerine, işe görevli mahkemede bakılabilmesi için yapılacak usulü işlemleri süre yönünden sınırlamış olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193/3 ncü maddesindeki on günlük sürenin hangi tarihte başlaması gerektiğinin tespitinde, gönderme kararlarının özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği, ilke olarak benimsenmiştir.
    Anılan İçtihatlarda, gönderme kararlarının verildikleri anda kesin oldukları vurgulandıktan sonra, nihai nitelikte olmalarına karşın müstakilen temyiz edilemeyip esası halleden hükümle beraber temyiz edilebilecekleri belirtilmiş; 24.04.1967 gün ve 12/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, gönderme kararlarının nitelikleriyle bağdaşmayacak şekilde masraf ve avukatlık ücretine hükmolunması halinde, kararın salt bu kısmının temyiz olunabileceği ve bu halde kararla birlikte yalnızca temyiz ve cevap dilekçesinin Yargıtay’a gönderileceği, dosyanın da karar gereği görevli mahkemeye tevdi edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
    Yine, 11.10.1976 gün ve 5/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, gönderme kararının az yukarıda sayılan özellikleri göz önünde tutularak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193/3 ncü maddesinde öngörülen 10 günlük sürenin, yüze karşı verilen ve usulünce tefhim olunan kararlarda kararın verildiği, gıyapta verilen kararlarda ise kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiştir.
    Görüldüğü gibi sorunun çözümünde; gönderme kararlarının, yukarıda açıklanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına konu edilen ve özellikle, verildikleri anda kesin olma niteliğinin göz önünde bulundurulması gerektiği kuşkusuzdur.
    Bu haliyle, temyizi kabil kararlar için öngörülen Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 161/1"inci maddesindeki “Müddet gün olarak tayin edilmiş ise tefhim veya tebliğ edildiği gün hesaba katılmaz” hükmünün; gönderme kararı üzerine 10 günlük başvurma süresinin hesabında uygulanması olanaklı değildir.
    Aksi düşünce, gönderme kararlarının niteliğine uygun olmadığı gibi, yasa koyucunun ticari işlerde süratin sağlanmasına yönelik amacına da aykırıdır.
    Şu hale göre; işbölümü ilk itirazının kabulü ile gönderme kararı verilmesi üzerine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193"üncü maddesinin 3"üncü fıkrasında yazılı 10 günlük sürenin hesabında, yüze karşı verilen ve usulünce tefhim edilen kararlarda, kararın verildiği günün nazara alınacağı; bir başka ifadeyle, 10 günlük yasal sürenin, gönderme kararının verildiği gün başlayacağında kuşku ve duraksama bulunmamaktadır.Bu görüşü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.11.1989 tarih ve 1989/15-406, 598 sayılı Kararı da; Yukarda bahsi geçen her iki İçtihadı Birleştirmeye geniş yer verip, açıkladıktan sonra; "... mahkemece iş alanı ilk itirazının kabulü üzerine alınan 01.10.1986 günlü gönderme kararı, taraf vekillerinin yüzüne karşı verildiğine göre, HUMK.nun 193/3.maddesindeki 10 günlük süre bu tarihten başlar..." demek suretiyle, 10 günlük sürenin hesabında, kararın verildiği gününde sayılacağını vurgulayarak, doğrulamıştır.
    Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu"nun 24.05.2006 gün ve E:2006/19-258, K:2006/313 sayılı ilamında da benimsenmiştir.
    Somut olayda; davanın açıldığı Kadıköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesi, yapılan işbölümü itirazı üzerine 20.07.2006 tarihinde davacı vekilinin yokluğunda dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar vermiştir. Kararın verildiği oturuma katılamayacağına dair mazeret bildiren davacı vekili, yeni duruşma gününün telgraf cevap bonosu ile bildirilmesini istemiştir.
    Özel Daire bozma ilamında kararın 21.07.2006 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan 21.07.2006 tarihli belgenin telgraf cevap bonosu olduğu, üzerine işbölümü itirazının kabul edildiği belirtilerek, mahkeme kalem personeli tarafından bu belgenin davacı vekiline gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Özel Daire bozma ilamında ve az yukarıda belirtilen telgraf cevap bonosu davacı vekiline tebliğ edilip edilmediği belli olmadığı gibi, anılan belgenin tebliği de gönderme (gerekçeli) kararının tebliği olarak kabul edilemez.
    Yukarıda vurgulandığı üzere, işbölümü itirazının kabulü dolayısıyla verilen gönderme kararı davacı vekilinin yokluğunda verildiğine göre, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı HUMK"nun 193.maddesi uyarınca gönderme kararının davacı vekiline tebliği tarihinden itibaren yasal 10 günlük içerisinde tahrik dilekçesinin verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin, 01.08.2006 havale tarihli dilekçesi ile gönderme kararını 28.07.2006 tarihinde tebliğ aldığını belirterek, dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesini istediğine göre, başvurunun yasal 10 günlük süre içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Özel Daire bozmasına karşı, davacı vekilinin yaptığı başvurunun yasal sürede olduğu, bu nedenle davanın açılmamış sayılması için gereken yasal şartların oluşmadığına dair verilen direnme kararının gerekçesi usul ve yasaya uygundur.
    Ne var ki, bozma nedenine göre, işin esasına ilişkin temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daire"ye gönderilmesi gerekir.
    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17.HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi