9. Ceza Dairesi 2013/16320 E. , 2014/11581 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt
adına suç işleme, 2911 sayılı Kanuna aykırılık,
mala zarar verme, silahlı terör örgütünün
propagandasını yapma
Hüküm : 1- TCK"nın 314/3, 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62/1, 53/1, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK"nın 62/1, 53/1, 58/9, 63. maddeleriuyarıncamahkumiyet
3- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 62/1, 53/1, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- TCK"nın 152/1-f, 62, 53/1-2-3, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
5- Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan; kovuşturmanın ertelenmesine
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Koşulları bulunmadığından, sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteğinin 1412 sayılı CMUK"nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE,
1- Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan kurulan hükme ilişkin olarak; 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 1. fıkrasına göre verilen kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararlar anılan maddenin 4. fıkrası ile CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası 2. cümlesi hükmü karşısında durma kararı niteliğinde olup CMK"nın 223/1. maddesinde sayılan hüküm niteliğindeki kararlardan olmadığından temyiz incelemesine yer olmadığına, gereğinin itiraz merciince yerine getirilmesine,
2- Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Hükümden sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 65. maddesi ile mala zarar verme suçunu düzenleyen TCK"nın 152/1. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırı "altı" yıldan "dört" yıla indirilmiş ise de; sanık hakkında anılan suç nedeniyle alt sınırdan temel ceza tayin edilmiş olması karşısında bu husus sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3- Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın örgüt adına işlediği mala zarar verme ile 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine muhalefet suçlarının hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Sanık müdafinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasanın 38, 138/1. maddeleri, 6352 sayılı Kanunun amaç, kapsam ve gerekçesi, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle, 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı sanıkların kasta dayalı kusuru, güttüğü amaç ve saik ile sübutu kabul edilen silahlı terör örgütünün propagandasına dönüşen yasadışı gösterilere katılarak 2911 sayılı Kanuna aykırılık ve taş atmak suretiyle mala zarar vermekten ibaret eylemlerinin niteliği de göz önünde bulundurularak; tayin olunan cezadan TCK"nın 220. maddesinin 6. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuka, vicdana uygun olan ve maddede gösterilen indirim oranı ile uyumlu, makul ve makbul bir indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen ve eylemlerin niteliğinin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Kanun koyucunun "sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açılama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmıştır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine "yöntem" ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen "yöntem" ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamında kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açılamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen "düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger - Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich - Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun16.09.2014 tarih, 96-375 ile 147-36 sayılı ve 11.07.2014 tarih, 386-353 sayılı kararlarında ve Dairemizin istikrar kazanmış kararlarında da görüleceği üzere, sanıkların 2911 sayılı Kanunun 32/1, 33/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin "düşünce ve kanaat açıklama yöntemi" olduğu değelendirildiğinden, sanıklara yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden önce 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanıklar hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.