Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/486
Karar No: 2014/89
Karar Tarihi: 12.02.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/486 Esas 2014/89 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/486 E.  ,  2014/89 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 26/07/2012
    NUMARASI : 2011/1311-2012/700

    Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 03.05.2011 gün ve 2009/893 E., 2011/288 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 24.10.2011 gün ve 2011/11188 E., 2011/14371 K. sayılı ilamı ile;
    “…1-)01.04.1981 – 14.06.2006 tarihleri arasında 6209 gün 506 sayılı Kanun kapsamında; 15.06.2006 – tarihinden itibaren Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Ankara Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde kamu görevlisi olarak çalışan ve emekliye ayrılma istemini içeren 18.05.2009 tarihli talebi; hizmetin 20 yıl 7 ay 19 gün (25 yıldan az) olması nedeniyle 5434 sayılı Kanunun 39/b maddesi uyarınca emekliye sevk edilmesine imkan bulunmadığından (Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı tarafından) reddedilerek göreve başlatılması istenen davacının, 2009 yılının 5. ayı içerisinde tekrar görevine başladığı anlaşılmaktadır.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesindeki, "17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır." düzenlemesi gereğince davanın yasal dayanaklarının 506 ve 2829 sayılı Kanunlar olduğu belirgindir.
    2829 sayılı Kanunun 8. maddesi, "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir." 506 sayılı Kanunun 60/H maddesi, "Bu maddede belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, sigortalının çalıştığı işten ayrılması ve yazılı istekte bulunması şarttır." 62. maddesi, "Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır." düzenlemelerini içermektedir.Bu düzenlemelere göre, davacının istediği 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için; 2829 sayılı Kanunun 8. maddesindeki durumun mevcut olmasıyla, "sigortalının çalıştığı işten ayrılması" ve "yazılı istekte" bulunma koşullarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.
    Somut olayda; davanın açıldığı 13.10.2009 tarihinden önce davacının 506 sayılı kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunmadığı anlaşılmakta olup, bu halde, yazılı istek koşulunun davanın açıldığı 13.10.2009 tarihinde gerçekleştiğinin kabul edilmesi, sosyal güvenlik ilkelerine uygun olacaktır. Öte yandan, yaşlılık aylığı bağlanması için gereken çalıştığı işten ayrılma koşulunun 13.10.2009 tarihi itibariyle gerçekleşip gerçekleşmediği dosya içeriğine göre anlaşılamamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş; 13.10.2009 tarihi itibariyle davacının çalıştığı işten ayrılması koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre yukarıda değinilen 2829 sayılı olan sayılı Kanunun 8. maddesi hükmüde gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekir.
    2-)Kabule göre; Yukarıda açıklanan şartların 2009 yılı 5. ayı içerisinde oluştuğu kabul edilse bile; 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Kanunun 30. maddesindeki, "Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50"sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar." düzenlemesi gereği olarak 2009 yılı 5. ayı içerisinde kamu kurumu olan işyerinde tekrar çalışmaya başladığı anlaşılan davacıya; davaya konu yaşlılık aylığının bağlanması mümkün değildir (HGK; 27.05.2009 gün, 2009/21-168 E. 2009/218 K.).
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin Türk Telekom Genel Müdürlüğünde işçi olarak 20 yıl, 7 ay, 19 gün çalıştığını ve özelleştirme sonrası Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne memur olarak atamasının yapıldığını, bir süre çalıştıktan sonra emekliliğe hak kazandığı için Kuruma başvurduğunu, 18.05.2009 tarihli başvurusuna olumsuz cevap verildiğini belirterek, davacının SSK dan yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının ve talep tarihine göre 01.06.2009 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
    Davalı SGK vekili, davacının yaşlılık aylığı almak için Kuruma başvurusu bulunmadığı için Kurumun re’sen emeklilik işlemlerini başlatma yetkisi bulunmadığını, bu nedenle haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, davacının sigortalılık başlangıç tarihin 01.04.1981 olup SSK"ya bağlı olarak 6209 gün hizmetinin bulunduğu, daha sonra 5934 sayılı Emekli Sandığına tabi olarak 1220 gün hizmetinin bulunduğu, yaşlılık aylığı talep ettiği 18.05.2009 tarihine göre sigortalılık süresinin 28 yıl, 1 ay, 18 gün olup; talep tarihinde yaşının 46 olduğu, böylece davacının 5000 günden fazla prim ödemesi ve 25 yıldan sigortalılığı bulunduğu, talep tarihinden geriye doğru 7 yıllık fiili sigortalılık süresi içerisinde Emekli Sandığı kapsamında 1220 gün, SSK kapsamında 1400 gün hizmetinin bulunduğu, 506 sayılı Kanun’un 60 ve Geçici 81 madde b,c maddesi uyarınca 18.05.2009 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı SGK vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce, yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece, “davacının 18.05.2009 tarihinde Kuruma müracaatının bulunduğu Kurum tarafından çalıştığı birim olan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Ankara Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda müracaatın teyit edildiği, ancak hizmetlerinin 25 yıldan az olması nedeni ile emekliye sevk edilme imkanı bulunmadığından yeniden göreve başlama talimatının verildiği, davacının emekli talebinin reddedilmesi üzerine doğal olarak çalışmaya devam ettiği, akabinde mahkememize yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti davası açtığı, Kurumca aylık bağlanma talebi reddedilen bir kişinin işe devam etmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu husus mahkeme kararı ile tespit edilinceye kadar davacının çalışması gerekliliğinin normal olduğu, bu hususu gözden kaçırıldığı, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan hiç kimsenin yasal olarak emekliliğine de sevk edilmeden çalışmamazlık yapmayacağı, davacının talep tarihinden sonra çalışmaya devam etmesinin, Kurum’un iş yerine yazdığı emekliye sevkinin mümkün bulunmaması yazısından kaynaklanması nedeniyle, davacının 5335 sayılı Kanun kapsamına sokulamayacağı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Hükmü temyize davalı SGK vekili getirmiştir.
    Uyuşmazlık, davacının 13.10.2009 tarihinden önce 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunup bulunmadığı ve 13.10.2009 tarihi itibari ile işten ayrılma koşulunun Gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır.
    2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun’un 8.maddesinde; “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.
    Ancak, malullük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’na göre yaş haddinden re"sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır…” hükmü yer almaktadır
    Sözkonusu maddenin 2. fıkrasındaki, bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı düzenlemesi nedeniyle, 2829 sayılı Kanun göre hizmetleri birleştirilerek, 5510 sayılı Kanun’un 4/b maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması isteminde bulunan davacının en son çalışmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/c maddesi kapsamında olması nedeniyle 5434 sayılı Kanun’un 36 maddesinde sayılan koşulların aranacağı açıktır. Bu nedenle somut olayda 25 yıl hizmet koşulunun yerine getirilmeyen davacıya 5434 sayılı Kanuna göre 01.06.2009 tarihi itibariye yaşlılık aylığı bağlanması mümkün değildir.
    Öte yandan, tek başına bir çalışmanın aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, kişi, tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlamaz, Bu nedenle, davacının 5434 sayılı Kanun’a tabi çalışmaları birleştirilmeden, tek başına 506 sayılı Kanuna tabi çalışmaları üzerinden yaşlılık aylığı talebinde bulunması halinde; 506 sayılı Kanun’un 62 maddesi uyarınca yazılı başvuru ile işten ayrılma koşullarının birlikte gerçekleştiği ve 506 sayılı Kanunun 60.ve geçici 81/B-c maddesi koşullarının var olması halinde, her zaman davacıya 506 sayılı Kanun"a göre yaşlılık aylığı bağlanması mümkün olacaktır. Ne var ki bu durumda kişinin, 5335 sayılı Kanun’un 30.maddesi gereği; "Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50"sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar." hükmü gözetildiğinde yaşlılık aylığının kesileceği de açıktır.
    O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da yukarıdaki ilave edilen gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu konuda, Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerde azınlıkta kalan görüş sahipleri; dava dilekçesi tahsis talebi kabul edilerek, dava tarihini takip eden 01.10.1993 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığını belirterek direnme kararının onanması gerektiğini savunmuşsa da, bu görüş kurul çoğunluğunca, yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen ilave gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince belirtilen gerekçeyle BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.02.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi