Esas No: 2019/7921
Karar No: 2019/11692
Karar Tarihi: 03.07.2019
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/7921 Esas 2019/11692 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Eşe karşı kasten basit yaralama ve hakaret suçlarından hükümlü ..."in, TCK"nın 86/2, 86/3-a, 53/1, 58/6, TCK"nın 125/1, 53/1, 58/6. maddeleri uyarınca 6 ay ve 3 ay hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına, hükmedilen cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin İskenderun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarih ve 2013/141 esas, 2014/463 karar sayılı kararının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Tekerrüre esas alınan İskenderun 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/739 esas, 2011/807 karar sayılı ilamı incelendiğinde; sanık hakkında kasten yaralama suçundan hükmedilen 5 ay hapis cezasının TCK"nın 50/1-d maddesi gereğince 2 ay 15 gün süre ile içkili yerlere gitmekten men tedbirine çevrildiği, aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğunun düzenlendiği, tekerrür hükmünü düzenleyen TCK"nın 58. maddesinde tekerrüre esas alınacak ilamdaki sonuç cezanın hapis veya adli para cezası olması gerektiği, bu nedenle TCK"nın 50/1-d maddesine göre tedbir yaptırımını içeren İskenderun 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/739 Esas, 2011/807 Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınamayacağı ve bu ilam nedeniyle, mükerrir kabul edilen sanığa 5237 sayılı TCK"nın 58/3. maddesi delaletiyle aynı Kanun"un 86/2. ve 125/1. maddelerindeki seçenek yaptırımlardan zorunlu olarak hapis cezasının tercih edilerek karar verilmesinde isabet bulunmadığını belirten 22/02/016 gün ve 24041 sayılı kanun yararına bozma istem yazısı ile Dairemize gönderilen dosyanın incelenmesinde Dairemizin 13/06/2016 tarih ve 2016/11887 esas ve 2016/13047 sayılı kararı uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istem yazısındaki düşünce yerinde görülerek,
Sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanması kaydı ile İskenderun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarih ve 2013/141 esas, 2014/463 sayılı kararı ile sanık ... hakkında, mükerrirlik gerekçesi ile seçenekli yaptırım öngören hakaret ve yaralama suçlarından zorunlu olarak hapis cezasının tercih edilmesi nedeniyle, CMK"nın 309. maddesi uyarınca hükümlerin kanun yararına bozulması üzerine, mahallinde yeniden yapılan yargılama sonucu İskenderun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2016 tarih ve 2016/543 esas ve 2016/615 karar sayılı olarak verilen hükümlerin sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 09/04/2019 tarih ve 2017/4579 esas ve 2019/7015 Karar sayılı temyiz talebinin reddi kararındaki gerekçeye göre;
25/06/2019 tarih ve 2017/32257 sayılı yazıları ile;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçları olabileceği,
5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir kararın kanun yararına bozulması halinde aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verileceği, bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyeceği, bu nedenle, CMK"nın 309/4-a maddesi uyarınca verilen kanun yararına bozma kararından sonra yerel mahkemece davanın esasını çözecek şekilde CMK"nın 223. maddesi çerçevesinde kurulacak hüküm, istisnalar kapsamında kalmadığı sürece temyizi kabil bir karar olacağı,
Yargıtay ceza daireleri tarafından davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin kanun yararına bozulması halinde CMK"nın 309/4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyeceği, bu nedenle temyizi kabil olacak yeni bir hükümden bahsetmek mümkün olmadığı anılan fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına Yüksek Dairece karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif cezaya Yargıtay Ceza Dairesince doğrudan hükmedileceği, bu bendin uygulandığı hallerde de yerel mahkemece temyizi kabil olabilecek yeni bir hüküm kurulmayacağı,
Kanun yararına bozmanın mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde, CMK"nın 309. maddesinin "4-b" bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı, itiraza konu edilen uyuşmazlığın bu noktada oluştuğu, bu bent uyarınca kanun yararına bozma kararı verilmesi halinde, bozmanın gereğinin yerine getirilmesi için dava dosyası mahalline gönderilmekte, mahallinde yerel mahkemece duruşma açılarak yeni bir karar verilmekte ve kanun yararına bozulan hukuka aykırılığın giderilip giderilmediğinin ve aleyhe sonuç doğuracak şekilde yeni bir hüküm kurulup kurulmadığının denetlenebilmesi için yerel mahkemece verilen bu hükmün denetim muhakemesinden geçirilmesinde kanaatimizce zorunluluk bulunduğu, daha önceden kesinleşmiş hükmün yargısının zedelenmemesi için yapılacak temyiz incelemesinin sınırlı bir temyiz incelemesi olduğu hususunda da bir tereddüt olmadığı, ancak kanun yararına bozulduktan sonra verilen yeni hükmün temyiz denetiminden geçmeksizin kesinleşmesi sonrası yeniden kanun yararına bozulabileceği ve bu şekilde hukuka aykırılığın giderilebileceği ileri sürülebilir ise de, takdire dayalı olarak kurulan hükümler yönünden kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı hususunun gözden uzak tutulmaması gerektiği. Örneğin, yerel mahkemece kanun yararına bozma konusu yapılan hukuka aykırılık giderilmeksizin yeniden yapılan yargılama sonrasında, sanık hakkında delil yetersizliğinden kurulan bir beraat hükmü ile karşılaştığımızda, takdire ilişkin olması nedeniyle bu aykırılığın kanun yararına bozma yoluyla giderilmesi mümkün olmayacak, bu nedenle kanuna aykırı bir karar ortaya çıkmış olacağı, ancak, 5271 sayılı CMK"nın 309/4-b maddesi uyarınca bozulan karar sonrasında mahkemece verilen yeni hükmün temyizi kabil olduğunu kabul ettiğimizde anılan sakıncaları ortadan kaldıracağı,
Nitekim, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 25/03/2015 tarih ve 2015/7094 esas, 2015/10798 karar sayılı ilamı ile 5271 sayılı CMK"nın 309/4-b maddesi uyarınca "aleyhe sonuç doğurmamak üzere" kanun yararına bozma kararı verildiği, kanun yararına bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda kurulan yeni hükmün sanık tarafından temyiz edildiği, temyiz davasının Yargıtay"da görülmesi sonrası Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 13/05/2019 tarih ve 2019/8407 esas, 2019/ 10201 karar sayılı ilamıyla "Dairemizin 25/03/2015 tarih ve 2015/7094 Esas, 2015/10798 Karar sayılı ilamında aleyhe sonuç doğurmamak üzere bozma kararı verilmesine ve kanun yararına bozmaya konu Ünye Asliye Ceza Mahkemesinin 08/04/2013 tarihli ve 2009/432 Esas, 2009/800 Karar sayılı ek kararında sanığın TCK"nın 86/2, 86/3-a, 62, 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karşın, bozma sonrası sanık hakkında TCK"nin 86/2, 86/3-a, 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezasına hükmedilmek suretiyle sanığın aleyhine uygulama yapılması" hususunu da gerekçe göstererek yeni hükmün bozulmasına karar vermiştir. Anılan örnekte de görüldüğü üzere kanun yararına bozulan hukuksuzluğun giderilip giderilmediğinin ve aleyhe sonuç doğuracak şekilde yeni bir hüküm kurulup kurulmadığının denetlenebilmesi için yerel mahkemece verilen yeni hükmün denetim muhakemesinden geçirilmesi gerektiği, aksine bir düşünce, temyiz davası yönünden kanunda öngörülmeyen bir istisnanın kabul edilmesi, başka bir ifadeyle verilen yeni hüküm yönünden tarafların temyiz davası açma haklarından mahrum bırakılması sonucunu doğuracağı şeklindeki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, 6352 sayılı Kanunun 99/3. maddesiyle ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 03/07/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy) (Karşı Oy)
KARŞI OY
Olay: İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı 25/03/2013 gün ve 2013/557 sayılı iddianame ile 14/12/2012 tarihinde hakaret ve basit yaralama suçlarını işleyen ..."in cezalandırılması için kamu davası açmış, İskenderun 2. Sulh Ceza Mahkemesi 01/07/2014 gün ve 2014/463 sayılı kararıyla TCK"nın 86/2, 86/3-a, 125/1. maddeleri gereğince sanığın cezalandırılmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı 12/01/2016 tarihinde kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı"na ihbar edilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Adalet Bakanlığı kararı kanun yararına bozmaya getirmiş ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi 13/06/2016 gün ve 2016/13047 sayılı kararı ile hükümlerin bozulmasına, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına karar vermiştir. İskenderun 7. Sulh Ceza Mahkemesi yaptığı yargılama sonrası 27/12/2016 gün ve 2016/615 sayılı kararı ile sanığın TCK"nın 86/2, 86/3-a, 125/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar vermiş, karar süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 18. Ceza Dairesi 09/04/2019 gün ve 2019/7015 sayılı kararıyla temyiz isteminin reddine oy çokluğuyla karar vermiştir.
Yüksek Dairenin temyizine ilişkin kararına katılmıyorum.
Nedenler: Sorun CMK"nın 309/4-b maddesi uyarınca kanun yararına bozma sonrası verilen kararı sanığın temyiz etme hakkı olup olmadığına ilişkindir.
CMK"da kanun yararına bozma müessesesi 309-310. maddelerinde olağanüstü kanun yolu olarak düzenlenmiştir. Olağanüstü kanan yolu kesin hükmün dokunulmazlığı ilkesini sınırlayan bir düzenlemedir.
Bu kanun yolunda hakim veya mahkeme tarafından verilen istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulmasını talep eder. Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse karar veya hükmü bozar, aksi düşüncede ise istemin reddine karar verir.
CMK"nın 309/4. maddesi bozma nedenlerini düzenlemiştir.
Kanun Yararına Bozmanın Unsurları
A) Kararın ya da hükmün kesinleşmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşmiş karar veya hüküm olmalıdır.
B) Karar veya hükmün hukuka aykırı olması CMK"nın 309. maddesinde belirtilmişse de nelerin hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirtmemiştir. CMK"nın 309. maddesi bu şekliyle atıf normu niteliğindedir. Atıf “gönderme” temyiz nedenlerini düzenleyen CMK"nın 288. maddesine yapılmaktadır. CMK"nın 288/2. maddesine göre hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır. CMK"nın 289. maddesinde ifade olunan hallerde ise hukuka kesin aykırılık olduğu kabul edilmektedir.
C) Kesinleşen kararlardaki hükme etkili ve temyiz nedenleri olabilecek hukuka aykırılıklar olağanüstü kanun yolunda bozma nedeni olarak ileri sürülebilecektir.
D) CMK"nın 223. maddesi hüküm çeşitlerini belirtmiştir, bunlar beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, mahkumiyet ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi hallerdir. Bunlar davanın esasını doğrudan çözen hükümlerdir.
E) Davanın reddi ve düşmesi hükümleri davanın esasını dolaylı çözen, başka bir ifadeyle uyuşmazlığın çözülmeyecek bir uyuşmazlık olduğunu ifade eden hüküm çeşitleridir. Görevsizlik kararı kanun yolu bakımından etkili ancak uyuşmazlığın esasına etkili kabul olmayan karardır. CMK"nın 223. maddesinde düzenlenen durma kararı hüküm niteliğinde değildir ve uyuşmazlığın esasını doğrudan veya dolaylı olarak çözme özellikleri yoktur. Ara kararlar uyuşmazlığın esasını doğrudan veya dolaylı çözmezler. Ancak bir ara karar esası çözmemekle birlikte esasa etkili olabilir.
F) Kanun yararına bozma konusu yapılacak kararlar, hükme etkili olan ve bu özelliği itibariyle kesinleşmemiş olsaydı temyiz nedeni olabilecek olan kararlardır. Bu kararları hakim veya mahkeme verebilir.
G) Hukuka aykırılık şüphelinin veya hükümlünün hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip ise kanun yararına bozma konusu olabilir.
H) Bozma nedenleri maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin olabilir. Maddi ceza hukukuna ait bir kuralın somut uyuşmazlığa uygulanmaması veya yanlış uygulanması bozma nedeni olabileceği gibi yargılama hukukuna ait bir kuralın uyuşmazlığa uygulanmaması veya yanlış uygulanması da bozma nedeni olabilir.
I) Başka bir yolla giderilmesi mümkün olan hukuk kuralına aykırılıklar olağanüstü bir yargı yolu olan kanun yararına bozmaya konu olmazlar.
J) Kanun yararına bozma yolu karar veya hükümdeki hukuka aykırılıklara ilişkin başvurulan bir yol olduğundan, hakimin vicdani kanaatine ilişkin hususlar kanun yararına bozmaya konu olmaz. Örneğin; delilleri takdir ederek sanığın suçu işleyip işlemediğini tespit etmek halinde hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği için, kanun yararına bozmaya konu olamaz.
K) İlk derece mahkeme hakimleri delilleri vicdani kanaatlerine göre serbestçe değerlendirirler. Olayın yeniden açıklanmasını gerektiren haller bozma nedeni sayılamaz.
Ancak hüküm ve karardaki hukuki değerlendirme hataları kanun yararına bozma konusu olabilir. Hakimin vicdani kanaati değil ancak bu vicdani kanaate hatalı bir hukuki değerlendirme sonucu ulaşılması halinde, bu hukuki hata kanun yararına bozmaya konu olabilir.
Hakime takdir hakkı tanınan haller kanun yararına bozma konusu olmaz fakat hakim takdir hakkını hukuka uygun kullanmak zorundadır. Takdirin kendisi değil hakimin takdiri hukuka uygun kullanıp kullanmadığı olağanüstü kanun yolunda denetlenebilir. CMK"nın 230. maddesine göre kararın gerekçeli olması asıldır, karar gerekçesiz ise bu husus bozma nedeni olabilir, farklı bir ifade ile burada yargılama kuralı uygulanmamış veya yanlış uygulanmıştır.
L) CGK"nın 14/12/2010 gün 2010/6-232 esas ve 2010/260 sayılı kararında kısa kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamak kaydıyla, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki doğması halinde, yasa yararına bozma kurumunun amaçlarına hizmet etmediği için hiçbir eksiklik ve hukuka aykırılık içermeyen ve tefhimle geçerli hale gelerek hükmün esasını oluşturan kısa kararın zedelenmemesi için bu hususun bozma nedeni yapılamayacağı belirtilmiştir.
Usul: Hakim veya mahkemelerin verdiği karar ya da hükümlerdeki hukuka aykırılıklar herhangi bir talep olmaksızın kanun yararına bozmaya konu olmazlar. Kanun yararına bozma talebi üzere ceza dairesi taleple sınırlı olmak kaydıyla inceleme yapar. Davasız yargılama olmaz ilkesinin sonucudur. Ancak ceza dairesi talep edilen bozma nedeniyle sınırlı olmak kaydıyla hükmü değişik gerekçeyle bozabilir.
Kanun yararına bozmada istem belirli bir süreye bağlanmamıştır. Bu kural kurumun kanun yararına olmasından ve hükümlü aleyhine tesir etmemesinden kaynaklanır.
Kanun yararına bozmaya konu olan hüküm bozma sonrası verilen direnme kararı da olabilir. Bu kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi gerekir.
Yargıtay tarafından karar verilinceye kadar kanun yararına bozma isteminden vazgeçmek mümkündür. “CMK"nın 266. md.” Ancak burada ilgilinin rızasının olması gerekir kanısındayız.
Başvuruda hukuka aykırılık gösterilmemiş, hukuka aykırılık başka yolla giderilmesi mümkün ise, hüküm kesinleşmemiş ya da talebin kanun yararına bozma konusu edilemeyecek bir karar ya da hükme ilişkin olması halinde talebin reddine karar verilir.
Yargıtay usul yönünden yaptığı ön incelemede kanun yararına bozma talebini yerinde görürse bu kez karar veya hükmü esastan inceler. Esastan inceleme istemdeki hukuka aykırılığın varlığının tespiti halinde bu hukuka aykırılıkların CMK"nın 309/4. maddesinde ifade olunan bozma sebeplerinden hangisine girdiğini tespit eder. Başka bir ifadeyle Yargıtay yaptığı esas yönünden inceleme sonrası bozma istemini yerinde görürse karar veya hükmü bozar aksi halde reddine karar verir.
Yargıtay şartları varsa düşme hükmü verebilir. Yargıtay temyiz yolunda verebileceği kararları "örneğin; "red, düşme, bozma" gibi CMK"nın 309. maddesinde de verebilir. Öte yandan derhal beraat kararı verilecek hallerde ceza dairesi düşme kararı vermemeli, hükmü bozarak ıslah etmeli ve beraat kararını vermelidir.
Kanun yararına bozmaya gelen karar, başka bir nedenin varlığı halinde bu neden de isteme eklenerek kanun yararına bozmaya getirilebilir.
Kanun yararına bozmanın hüküm ve neticeleri:
Bozma nedenleri CMK"nın 309/4. maddesinde sınırlı sayıda belirtilmiştir. Kanun yararına bozma kurumu istisnai bir kurum olduğu için kıyas yoluyla bu aykırılıklar genişletilemez.
A) CMK 309/4-a bendinde ifade olunan nedenler:
Bozma CMK"nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemenin gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar vermesi gerekmektedir. CMK"nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen kararlar durma kararı ve görev yönünden yetkisizlik kararıdır. Öte yandan CMK"nın 223. maddesinde tanımlanmamakla birlikte davanın esasını çözmeyen pek çok karar vardır. İddianamenin iadesi kararına itiraz halinde itirazın reddi kararı, Cumhuriyet Savcısı"nın kovuşturmaya yer olmadığına dair verdiği karara yapılan itirazın reddi ya da kabulüne dair kararlar bu tür kararlardır.
Kanunda ve kanunun gerekçesinde bir açıklık olmamakla birlikte uygulamada CMK"nın 223. maddesinde sayılmayan ve davanın esasını çözmeyen bazı kararların da bu bent kapsamında kanun yararına bozmaya konu olduklarını kabul etmek gerekir. Örneğin; İdari yaptırım kararına itiraz üzerine verilen idari para cezasının iptaline ilişkin ceza mahkemesi kararları CMK"nın 309/4-a maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.
Burda ifade olunan hukuka aykırılık dolayısıyla bozulmasına karar verilen hüküm veya kararlar sanığın lehine ya da aleyhine sonuç doğurabilecek niteliktedir. Bozulan karar kesin hüküm niteliğinde olan son kararlardan olmadığı için cezanın aleyhe değiştirilmesi yasağı kapsamında değerlendirme yapılamaz.
B) CMK"nın 309/4-b bendinde ifade olunan nedenler:
Bu bent uyarınca bozma, mahkumiyete ilişkin hükmün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usulü işlemlere ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz. Cezanın aleyhe değiştirilmesi yasağı suçun değil cezanın ağırlaştırılmamasını emreder. Dolayısıyla mahkemenin yeniden yapacağı yargılama neticesinde kurduğu hüküm mahkumiyet olursa suçun niteliği değişebilir, cezanın miktarı artırılamaz.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da açıklanmamakla birlikte bir mahkumiyet hükmünün kurulmasını gerekli kıldığından mahkumiyete ilişkin hükmün davanın esasını çözmeyen yönü olarak kabul edilmelidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kendisi objektif koşulları bakımından kanun yararına bozmaya konu olabilir. Ancak açıklanmamış ve dolayısıyla kesinleşmemiş bir hüküm olduğu için hükümdeki hukuka aykırılıklar kanun yararına bozma yoluyla denetlenemez.
Savunma hakkının kaldırılması ya da kısıtlanması sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin sanığın sorgusunun yapılmaması, son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi, sanığın görevsiz mahkemede yargılanması, suçun niteliği değişmesine rağmen ek savunma hakkının verilmemesi, zorunlu müdafii görevlendirilmemesi, hukuka aykırılıklara örnektir. Bu hallerde CMK"nın 309/4-b maddesine aykırılıktan söz edilmelidir.
C) CMK"nın 309/4-c bendinde ifade olunan nedenler:
Bozma nedeni davanın esasını çözüpte mahkumiyet dışındaki hükümlere ilişkin olursa aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez. Bozmanın aleyhe sonuç doğurmaması gerekir. Dolayısıyla adı geçen hallerde sanık aleyhine hüküm bozulabilirse de aleyhte tesir etmeyecek ve yargılamada yenilenmeyecektir.
Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki hükümler CMK"nın 223. maddesinde beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbiri hükmedilmesine, davanın reddi ve düşmesi kararlarıdır.
Güvenlik tedbirleri bakımından verilen kararların CMK"nın 223/6. maddesinde yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde belli bir cezaya mahkumiyet yerine veya mahkumiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur düzenlemesi karşısında güvenlik tedbirinin de hukuka aykırı olabileceğini kabul etmek gerekir.
D) CMK"nın 309/4-d bendinde ifade olan nedenler:
Adı geçen bent uyarınca hükmolunan cezanın kaldırılması gerekiyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesi gerekiyorsa bu hafif cezayı vermeye Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi yetkilidir. Mahkumiyet hükmündeki hukuka aykırılığın hükümlü lehine olması halinde Yargıtay"ın görevli ceza dairesi hükmü ıslah etmelidir. Kanun koyucunun buradaki amacı hükmün kesinleşmesinden sonra Yerel Mahkeme"nin tekrar meşgul edilmemesi, adaletin gerçekleşmesinin daha fazla geciktirmemektir.
Hakimin takdir hakkı kapsamında değerlendirilmediği için suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Yargıtay"ın cezanın tüm hüküm ve neticelerini kaldırması hali bu kapsamda değerlendirilmelidir. Buna karşın mahkemenin verdiği cezaların artırılması veya indirilmesinde hata yapılarak fazla ceza tayin edilmesi ya da daha az bir cezaya hükmedilmesi hallerinde ilgili Yargıtay Ceza Dairesi hükmü aleyhe sonuç doğurmamak üzere bozup yeniden kurmalıdır. Söz konusu hallerde İlk Derece Mahkemesi"nin yeniden yargılama yapması mümkün değildir. CMK"nın 309/4-b bendinde ifade olunan ve İlk Derece Mahkemesi"nce yeniden yargılama yapılmasını yasaklayan açık hüküm gereği yok hükmünde olacaktır.
Sonuç: Kanun yararına bozma olağanüstü kanun yoluna ancak İlk Derece Mahkemesi"nce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümlere karşı gidilir.
Kesinleşme koşulu gerçekleşmeyen karar veya hükümler kanun yararına bozmaya konu olamazlar. Öte yandan kanun yararına bozma CMK"nın 309. maddesi gereği karar ya da hükme karşı gidilebilen bir yol olduğundan ceza hakimi veya ceza mahkemesi tarafından CMK"da ifade olunan yöntemlerle verilmeyen kararlara karşı bu yola başvurulamaz. Kanun yararına bozma yoluna başvurmak için karar ya da hükmün hukuka aykırı olması gerekir. Nelerin hukuka aykırı olduğu CMK"nın 288. maddesinde düzenlenmiştir.
Kesinleşen kararlardaki her hukuka aykırılık değil, hükme etkili olan ve temyiz nedeni olabilecek olan hukuka aykırılıklar kanun yoluna bozma nedeni olabilir. Hukuka aykırılığın şüphelinin hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip olması gerekir. İnfaza ilişkin veya başka suretle giderilmesi mümkün olan kanuna aykırılıklar kanun yararına bozmaya konu olamazlar.
Kanun yararına bozma talebi üzerine ilgili ceza dairesi söz konusu taleple sınırlı olmak kaydıyla inceleme yapar. Kanun yararına bozma istemi belirli bir süreye bağlanmamıştır. Bu husus kanun yararına olmasından veya hükümlü ve sanık aleyhine tesir etmemesi özelliğinden kaynaklanır.
Yargıtay usul yönünden yaptığı ön inceleme neticesinde kanun yararına bozma talebini yerinde görürse bu kez karar veya hükmü esastan inceler. Esastan inceleme istemindeki hukuka aykırılıkların tespiti halinde bu aykırılığın CMK"nın 309/4. maddesinde ifade olunan bozma nedenlerinden hangisine girdiğini tespit eder. Yargıtay yaptığı inceleme sonucunda bozma istemini yerinde görürse hüküm veya kararı kanun yararına bozar, aksi takdirde reddine karar verir. Yargıtay temyiz yolunda verebileceği kararları CMK"nın 309. maddesinde de verebilir.
Yargıtay"ın hükmü kanun yararına bozması halinde bozma sonrası yapılacak işlemler, bozma nedeninin CMK"nın 309/4. maddesinin hangi bendi kapsamında verildiğine göre değişkenlik gösterir. CMK"nın 309/4-a bendine giren hallerde ilk derece mahkemesi"nce gerekli araştırma, inceleme sonucunda yeniden karar verilirken, aynı maddenin “b” bendine giren hallerde kararı veren hakim veya mahkeme yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükümleri verir. Buna karşın aynı maddenin “c ve d” bentlerinin söz konusu olduğu hallerde Yargıtay hükmü ıslah eder, başka bir ifadeyle Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi nihai hüküm verir.
A- CMK"nın 309/4-a-b fıkralarına aykırılık hallerinde bozulan hüküm sonrası Yerel Mahkemece verilen kararların sanık tarafından temyiz edilebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Kanun yararına bozma ile başlayan süreç yeni bir süreç olup maddi gerçeğe ve adalete ulaşılmasının, varsa adaletsizliğin ortadan kaldırılması ve Yargıtay"ın verdiği kararın gereğinin yapılıp yapılmadığının denetlenmesi için temyiz hakkının sanığa tanınması gerekir. Kanun yararına bozmaya sanık lehine gidilmişse sanık bu kararı temyize götürebilmelidir, bu yetkisini sınırlayan yasalarımızda bir engel bulunmamaktadır. Bozma sonrası verilen kararın bozmaya uygun ve hukuk kurallarına riayet edilerek verilip verilmediğinin denetlenmesine imkan verilmelidir. Asıl olan yasalarda tanınan hakkın kullanılmasıdır, hakkı sınırlayan bir düzenleme yok ise hakkın varlığı asıldır. Yasalarımızda kanun yararına bozma sonrası verilen yeni kararın temyiz edilemeyeceğine ilişkin düzenleme olmadığı için, sanığın kendisi ile ilgili verilen yeni kararı temyiz etme hakkı kabul edilmelidir.
B- CMK"nın 309/4-c-d fıkralarına aykırılık hallerinde bozulan hüküm Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi tarafından yeniden kurulup sonuçlandırıldığı için, bu kararlara ve CMK"nın 309/4-a-b maddeleri uyarınca verilen kararlara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz etme hakkı olduğunu kabul etmek gerekir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sanığın hükmün temyiz hakkı bulunduğu ve bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını kabulü yerine dosyanın Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Karşı Oy
Sanık ... hakkında Katılan ... ...’e yönelik 14/12/2012 tarihinde basit yarama ve hakaret suçlarından İskenderun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarihli ve 2013/141 Esas ve 2014/463 sayı ile;
- Yaralama suçundan Türk Ceza Kanununun 86/2, 86/3-(a), 53, 58 maddeleri gereğince 6 ay hapis ve hak yoksunluğuna, mükerrirlere özgü infaz rejimi (Mükerrir olması sebebiyle hapis cezası seçilmiştir.)
- Hakaret suçundan Türk Ceza Kanununun 125/1, 53, 58 maddeleri gereğince 3 ay hapis ve hak yoksunluğuna, mükerrirlere özgü infaz rejim (Mükerrir olması sebebiyle hapis cezası seçilmiştir.)
Karar verilmiştir.
Söz Konusu Kararın Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma başvurusu üzerine Yüksek Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 13/06/2016 tarihli ve 2016/11887-13047 E. K. sayılı kararıyla özetle, sanık hakkında uygulanan tekerrür hükümlerine konu edilen önceki hükümlülüğünün ceza mahkumiyetine ilişkin olmaması sebebiyle bozulmasına; sanığın mükerrir kabul edilmesi sebebiyle seçenekli yaptırımlardan hapis ceza tercih edildiğinden Ceza Muhakemesi Kanununun 309/4-(b) maddesi gereğince sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına karar verilmiştir.
Özel Dairenin kanun yararına bozma kararı üzerine bu kere İskenderun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2016 tarihli ve 2016/543 E., 2016/615 K. sayı ile;
- Yaralama suçundan Türk Ceza Kanununun 86/2, 86/3-(a), 53 maddeleri gereğince 6 ay hapis ve hak yoksunluğuna, mükerrirlere özgü infaz rejimi (Mükerrir olması sebebiyle hapis cezası seçilmiştir.)
- Hakaret suçundan Türk Ceza Kanununun 125/1, 53 maddeleri gereğince 3 ay hapis ve hak yoksunluğuna, mükerrirlere özgü infaz rejim (Mükerrir olması sebebiyle hapis cezası seçilmiştir.)
Karar verilmiştir.
Kararın süresi içinde temyizi üzerine Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 09/04/2019 tarihli ve 2017/4579 Esas, 2019/7015 sayılı Kararıyla “Sanık hakkındaki İskenderun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarihli ve 2013/141 Esas 2014/463 sayılı ilamın tarafların temyiz etmemesi üzerine kesinleşmesini müteakip, kanun yararına bozma istemi üzerine Dairemizce verilen bozma kararı sonrası kurulan yeni hükümlerin temyizen incelenmesi talep edilmiş ise de; kanun yararına bozma sonrası kurulan hükümlere karşı sanığın olağan kanun yoluna başvurma hak ve yetkisi bulunmadığı” gerekçesiyle temyiz isteğinin oy çokluğuyla reddine karar verilmiştir.
Yüksek Dairenin söz konusu kararına aşağıda izah edilen gerekçelerle kanun yararına bozma konusu edildikten sonra verilen kararın olağan kanun yoluna tabi olacağı düşüncesiyle iştirak edilememiştir:
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi bakımından kanun yolu muhakemesi hakkında genel olarak açıklamalara ihtiyaç bulunmaktadır.
1) Genel Olarak Kanun Yolu Muhakemesi
Malumları olduğu üzere, Ceza Muhakemesi Hukuku, bir suçun işlendiğinin öğrenilmesinden kesin hükme kadar uygulanması gereken kuralları düzenler. Ancak, muhakeme sonunda her zaman maddî gerçeğe ulaşılması mümkün olmayabilir. Bunun bir sonucu olarak, kesin hüküm hâline gelene kadar verilen kararlara karşı da adlî hataların tamiri amacıyla bazı kanun yolları öngörülmüştür.
Bununla birlikte, bir ceza muhakemesi neticesinde verilen hüküm aleyhine sınırsız bir şekilde kanun yoluna başvuru imkânı tanımak, hakkında yargılama yapılan kişilerin hayatı boyunca muhakeme tehdidi altında bulunmasını sağlar ki bu durum, toplumdaki huzur ve güvenliğin bozulmasına sebebiyet verir. Buna karşı bir tedbir olarak, “kesin hüküm” kavramı kabul edilmiştir. Kesin hükümle, insana hukuk güvenliği sağlanmakta ve taraflar açısından uyuşmazlık çözülmektedir. Ancak, muhakeme sonucunda verilen bu kararların mutlak doğru olduğundan söz edilemez.
Bir hâdisenin oluşu ve bunun mahkemede değerlendirilmesi maddî gerçeği ortaya çıkarmayabilir. Bu takdirde, vakıanın mahkemeye doğru bir şekilde aksetmeyeceğini kabul edip, mahkemelerin hüküm tesis edememesi neticesine varmak veya verilen hükümleri daha sonra meydana çıkacak hâdiseler çerçevesinde değiştirilmesini kabul etmek gerekecektir. Bu kapsamda, kesin hükmün otoritesine karşı bazı hukukî hataların tamiri amacıyla olağanüstü kanun yolları kabul edilmiş bulunmaktadır.
Olağan-olağanüstü kanun yolu ayrımı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girmeden önce 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun uygulama döneminde öğretide yapılmakta ise de, Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girdikten sonra bu ayrıl yasal alt yapıya kavuşmuş bulunmaktadır.
Buna göre, olağan kanun yolu yargılama makamları tarafından verilen kesin olmayan kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularına; olağanüstü kanun yolları ise kesin nitelikteki kararlarına karşı yapılan kanun yolu başvurularına denilmektedir. Bu kapsamda, CMK’da düzenlenen itiraz, istinaf ve temyiz olağan kanun yolu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi ise olağanüstü kanun yolu olarak tasnif edilmiştir.
2) Yasal Düzenlemeler
1) 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesinin “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2" nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322"nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır.”
2) 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu
Madde 305- (Değişik madde: 21/01/1983 - 2789/1 md.) Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümleri hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtayca re"sen tetkik olunur.
1- (Değişik bent: 18/11/1992 - 3842/28 md.) İkimilyar liraya kadar (İkimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,
2- (Değişik bent: 18/11/1992 - 3842/28 md.) Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3- Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Hükümden evvel verilip hükme esas teşkil eden kararlar dahi hükümle bertaraf temyiz olunabilir.
3) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
"Madde 286. (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;
a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
c) (Ek: 20/7/2017-7035/20 md.) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
d) (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı Kararı ile İptal; Yeniden Düzenleme:20/2/2019-7165/7 md.) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 "nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
e) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
f) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları, (1) g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) (2) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları, (1) (2) h) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları,
Temyiz edilemez.”
3) Hukuki Nedenler
Bilindiği üzere, bir kararın temyiz edilip edilmeyeceği kanun tarafından belirlenir. Mahkemenin kanuna göre temyiz edilemeyecek olan bir kararın temyiz edilebileceğini kararında göstermesi, o kararın temyiz incelenmesinin yapılmasını sağlamaz. Kural olarak, 1412 sayılı Kanun uygulaması bakımından, ilk derece mahkemelerinden verilen nihaî kararlara karşı; 5271 sayılı Kanun uygulaması bakımından ise İstinaf mahkemelerinin kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
Bununla birlikte, gerek 1412 sayılı Kanunda, gerekse 5271 sayılı Kanunda temyiz bakımından çeşitli kesinlik sınırları konulmuştur. Bunun dışında temyiz hakkını kısıtlayıcı bir hükme de yer verilmemiştir.
Öte yandan, kanun yararına bozmanın düzenlendiği Ceza Muhakemesi Kanunun 309. maddesinde Özel Dairece verilecek kararlara yönelik kanun yolu gösterilmemiş; aynı maddenin beşinci fıkrasında bozma kararlarına karşı direnme kararı verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Şu husus da belirtilmelidir ki, olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi üzerine verilen kararın olağan kanun yolu denetimine tabi olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Salt kanun yararına bozma sonrası verildiğinden bahisle mahkeme kararının olağan kanun yolu denetimine kapatılması hakkın kısıtlanması niteliği taşıyacaktır.
Kanun yararına bozma sonrası yapılan yargılamanın yeni bir süreç olduğu ve Yargıtay bozma ilamına uygun karar verilip verilmediğinin denetiminin gerekli olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır.
Kaldı ki, somut olayda Özel Dairenin bozma ilamına uyulmasına rağmen tekerrüre esas sabıkası olmayan sanık hakkında adli sicil kaydına dayanılarak bozma ilamına aykırı olacak şekilde seçimlik cezadan bu gerekçeyle hapis cezasının tercih edildiği de görülmektedir.
Ayrıca, Kanunumuzda kanun yararına bozma sonrası kurulan bir hükmün olağan kanun yolu denetimini kısıtlayıcı bir hüküm de yer almamaktadır.
4) Sonuç
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sanığın hükmün temyiz hakkı bulunduğu ve bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını kabulü yerine dosyanın Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.