11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/62 Karar No: 2018/5409 Karar Tarihi: 06.06.2018
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/62 Esas 2018/5409 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, rutin trafik kontrolü sırasında kendi sürücü belgesine el konulması nedeniyle kardeşine ait sürücü belgesini kullanarak polis memurlarını yanıltmaya çalıştı. Ancak sanığın gerçek kimliği ortaya çıktı ve tüm tutanaklar gerçek kimlik bilgilerine göre hazırlandı. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın TCK 206. maddesinde düzenlenen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verdi. Bunun yerine, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen \"kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak\" kabahatini oluşturduğu tespit edildi. Karar, sanığın lehine bulunan idari para cezasının miktarına göre Kabahatler Kanunu'nun 20/2-c maddesinde öngörülen zamanaşımının gerçekleştiği sonucuna göre yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği için, sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA karar verildi. Kararda, TCK 206. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddelerinin arasındaki fark ve sanığın suçu işleme şekline bağlı olarak hangi kanun maddesinin uygulanabileceği ayrıntılı bir şekilde açıklandı.
11. Ceza Dairesi 2016/62 E. , 2018/5409 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan HÜKÜM : Mahkumiyet
Rutin trafik kontrolü sırasında durdurulan sanığın, kendi sürücü belgesine alkollü araç kullanmaktan dolayı el konulmuş olduğundan, araç ruhsatı ile birlikte kardeşi olan Kenan Direk’e ait sürücü belgesini sunduğu, Kenan Direk’in yakalaması olduğunun söylenmesi üzerine gerçek kimliğini açıkladığı ve tüm tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği, Kenan Direk adına düzenlenmiş belge bulunmadığı anlaşılmakla, TCK 206. maddesinde düzenlenen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçunun unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 16/05/2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nın 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.