13. Hukuk Dairesi 2015/36649 E. , 2017/12080 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 30.12.2008 tarihinden 28.01.2010 tarihine kadar davalı şirket nezdindeki Panorama 1453 tarih müzesinin işletme şefliğini yaptığını, müzenin gişe görevlilerinin gün içinde bilet satışından elde edilen hasılatı bir not kağıdına yazarak müzenin işletme şefi olan kendisine teslim ettiğini, teslim edilen paraları kasaya koyduğunu, 28.01.2010 tarihinde şirketin avukatı, mali işler müdürü ve idare müdürü tarafından, teslim edilen paralar ile şirkete gönderilen para arasında 200,00 TL"lik bir fark olduğu ve savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı baskısı ile bir kısım belgeler imzalattırıldığını, hesaplarda 200,00 TL açık olmasından bahisle baskı ve tehditle imzalatılan istifa mektubu ve tutanak akabinde şirket yetkililerince sonraki bir tarihte hesaplardaki açığın 38.000,00 TL olduğu ve bu paranın ödenmemesi halinde savcılığa suç duyurusunda bulunulacağının söylendiğini, iftira neticesinde baskı ile imzalamış olduğu evrakların etkisi ile davalı şirketin hesabına 15.000,00 TL"yi havale ettiğini, davalı şirket yetkililerin, 5.000,00 TL ücret alacağını mahsup ettiklerini belirterek bakiye 18.000,00 TL için 31.05.2010 vadeli bir adet bono imzalattırdığını, bu bonodan dolayı ....İcra Müdürlüğünün 2010/18469 esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürerek, ..... İcra müdürlüğünün 2010/18469 esas sayılı dosyasında takibe konu 18.000,00-TL lik bonoya istinaden borcu olmadığının tespitine ve davalıya ödenen 15.000,00-TL.nin istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın ve icra inkar tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı ile davalı arasındaki ilişki hizmet sözleşmesine dayanmaktadır. Bu gibi hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya 4857 ve 5521 sayılı Kanunların 1.maddeleri hükmü gereğince iş mahkemeleri görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Mahkemece, bu yönler gözönünde tutularak, ayrı bir iş mahkemesi varsa dava dilekçesinin görev yönünden reddine, yok ise ara kararı verilerek davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, işin esasına girilerek hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın davacıya, 27,70 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.