11. Hukuk Dairesi 2016/14014 E. , 2018/5448 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29.03.2016 tarih ve 2015/18-2016/65 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “... oil” ibaresinin tescili için davalı ... nezdinde yaptığı marka başvurusuna diğer davalının önceden tescilli markalarına dayalı itirazı üzerine başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu karara itirazlarının ise ... ... kararı ile reddedildiğini, kararın hatalı olduğunu, mal ve hizmetlerin benzer olmadığını, müvekkilinin –reddedilen hizmetlere ilişkin- aynı sınıfta tescilli 14 markasının dikkate alınmadığını, ayrıca tescili istenen markanın davalı şirket markalarından farklı ve ayırt edici nitelikte olduğunu, müvekkilinin tescilli birçok markası bulunduğunu, bunların hem ortak asli unsur taşıyan seri marka hem de bağımsız ticaret markası olduğunu, “...” kaynak (kök) markasının elde ettiği korumadan tali unsurlar ile tescil edilmiş markaların da yararlanacağını, ... tarafından müvekkilinin ... ibareli seri markalarının incelenmediğini, müvekkilinin markalarının davalının markasından farklı sınıflarda yoğun kullanım ile tanındığını, taraf markalarının ve müşteri kitlesinin farklı olduğunu, iltibas tehlikesi bulunmadığını ileri sürerek ... kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, taraf markalarındaki ayırt edici unsurun “...” ibaresi olduğunu, “...” ifadesinin yanındaki “oil” ibaresinin tanımlayıcı olduğunu ve ayırt ediciliğe sahip olmadığını, bu bakımdan tüketici algısının toplanacağı ifadenin “...” olacağını, mal ve hizmetlerin ortalama tüketiciler tarafından ilişkilendirileceğini, redde mesnet markadaki “logistic” ifadesinin de tanımlayıcı olduğunu, bu durumda tüketicilerin daha önce var olan markaya gidebileceğini, davalı markasının tescil kapsamında sadece nakliye hizmetleri olmadığını, bir an için gerekçe markanın sadece nakliye hizmetlerinde tescilli olduğu değerlendirilse de iltibas tehlikesi bulunduğunun görüldüğünü, markalar arasında idari ve ekonomik anlamda bağ kurulabileceğinden dava konusu ... kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı ... Nak. Servis Tic. A.Ş. vekili, iltibasın mevcut olduğunu, taraf markalarındaki esas unsur “...” ifadesi olup esaslı unsurların aynı olduğunu, mal ve hizmet sınıflarının da aynı ve ilişkili olduğunu, tescil önceliğinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin 1996 tarihinde 174119 sayılı “... şekil + ....” markasını, 2002 tarihinde 21178 sayılı “şekil + ... ...-....” markasını tescil ettirdiğini, her türlü yazışma ve reklam vasıtalarında kullandığını ve tanıttığını, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde ortalama tüketici kitlesinin nazara alınması gerektiğini, davacının ticaret unvanının “... Enerji A.Ş.”, müvekkilinin ticaret unvanının “... Uluslararası Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş.” olduğunu ve “...” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanı içerisinde de kullanıldığını, bu sebeple müvekkilinin KHK’nın 8/5 maddesine göre de hak sahipliği olduğunu, müvekkilinin markalarını kullandığının her türlü delil ile sabit olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının markaları arasında davaya konu başvurunun yapıldığı 04.....2012 tarihinden önce tescil edilmiş ve uzun süre nizasız fasılasız kullanılmış bir markasının bulunmadığı, Yargıtay’ın seri markalar ve kazanılmış haklarla ilgili yerleşik kararlarında aranan “taraflar arasında çekişme yaşanmaksızın uzun süre tescilli olarak kullanım şartının” karşılanmadığı, dolayısıyla davalının kazanılmış hakkından söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ....09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.