19. Hukuk Dairesi 2017/3097 E. , 2019/1900 K.
"İçtihat Metni"19. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı şirkete fatura karşılığı satılan malzemelerin bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında tıbbi malzeme satımına ilişkin sözleşme akdedildiğini, anılan sözleşmenin 2. madde hükmü uyarınca kullanım süresi dolan stentlerin satıcı davacı firmaya iade edileceği ve bedelinin ödenmeyeceği, davacı tarafından teslim edilen stentlerin bir kısmının teslim tarihinde son kullanma tarihinin geçtiği, bir kısmının ise sonradan son kullanma süresinin dolduğunu, stentlerin iadesi amacıyla davacıya gönderildiğini belirterek, davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 27/06/2011 tarih 2010/12611 E. 2011/8569 K. sayılı kararı ile “Dava İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası istemine ilişkin olup davacı, davanın temeline oluşturan ilamsız icra takibinde 02.07.2007 tarih ve 000962 no’lu faturaya dayanmıştır. davalı ise fatura kapsamında kendisine teslim edilen malların son kullanım tarihlerinin geçmiş olması nedeniyle davacıya iade edildiğini savunmuştur. Öte yandan davalı tek taraflı olarak düzenlediği 04.09.2007 tarihli tutanakta iade ettiğini savunduğu malların dökümünü yapmış ve bunların 21.8.2006 tarih ve 18159 sayılı fatura kapsamındaki mallar olduğunu tutanak kapsamında belirtilmiştir. Davacı ise kendisine herhangi bir mal iadesi yapılmadığını belirtmiş ve ayrıca bu tutanağın 21.8.2006 tarihli faturayla ilgili olmadığını açıklamıştır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu icra takibine dayanak yapılan 02.07.2007 tarihli fatura kapsamındaki malların son kullanma tarihleri geçmiş ürünler olup olmadığının tespiti ve son kullanma tarihleri geçmiş ise davalı tarafından davacıya iade edilip edilmediği, davalı tarafından iadenin kanıtlanması halinde ise taraflar arasındaki hesaptan mahsubu gerekip gerekmediği ve ayrıca davalı tarafça düzenlenen 04.09.2007 tarihli tutanak kapsamındaki malların dava konusu icra takibine dayanak yapılan faturaya mı yoksa 21.8.2006 tarihli faturaya mı ilişkin olduğu noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece iki kez bilirkişi incelemesi yaptırılmasına rağmen dava konusu fatura kapsamındaki ürünlerin son kullanım tarihlerinin geçip geçmediği hususları incelenmediği gibi davacıya iade konusundaki davalı delillerinin ve yerel mahkemenin bu konudaki gerekçesinin dayanaklarının karar yerinde gösterilmediği anlaşılmıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağından mahkemece dava konusu ürünlerin son kullanım tarihlerinin geçip geçmediği hususu üzerinde yeterli araştırma ve inceleme yapılarak davalının iade ettiğini savunduğu ürünlerin hangileri olduğu belirlenip iade hususu da ispat ettirilerek gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre dava konusu icra takibine dayanak yapılan 02/07/2007 tarihli fatura kapsamındaki malların son kullanım tarihleri geçmiş ürünler olmadığı, davalı tarafından düzenlenen 04/09/2007 tarihli tutanak kapsamındaki malların miadı geçmesi nedeniyle davacıya iade edilmek üzere adrese gönderildiği, ancak davacıya teslim edilemediğinden davalıya iade olunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde miadı geçmiş ürünlerin davalı tarafından düzenlenen 04/09/2007 tarihli tutanağa konu ürünler olup halen davalının yedinde bulunduğu, tutanak tarihi itibari ile miatlarının geçmiş bulunduğu, mevcut miatları gözetildiğinde alacağa dayanak yapılan 02/07/2007 tarihli fatura konusu mallar olmadığı, sözleşmeye konu 21/08/2006 tarihli fatura konusu ürünler olduğu, ihtilafsız faturaya konu ürünlerin ise ihtilaflı faturalara konu ilaçlı stent olarak nitelendirilen stentlerden olmadığı, 21/08/2006 tarihli faturaya konu ürünün satışı konsinye satış olması dolayısıyla miadı dolan malzemenin davacı tarafından geri alınacağı, bedelinin ödenmeyeceği davacı tarafından sözleşmede taahhüt edildiğinden ve miadı geçen sözleşmeye konu ürün bedelinin birim fiyat gözetildiğinde takibe konu alacak miktarından daha fazla olduğu gerekçesiyle davanın ve davalı yanın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen karar ile davanın reddine karar verilmiş bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.03.2014 tarihli 2014/1325 - 2014/4826 esas ve karar sayılı ilamı ile “12/09/2012 tarihli kök ve 09/04/2013 tarihli ek bilirkişi raporları alınmış ise de alınan raporlar bozma ilamında belirtilen hususları karşılar nitelikte değildir. Kaldı ki davacı vekili 23/07/2008 tarihli dilekçesinde 04/09/2007 tarihli tutanağa karşı “Davalı tarafın kanıt olarak sunduğu 04/09/2007 günlü tutanak davalı yanca ileri sürüldüğü gibi 21/08/2006 günlü 18155 numaralı fatura ile gönderilen ürünleri içermemektedir. Tutanağa konu ilaçlı stentler 02/07/2007 günlü ve 000962 numaralı faturada yer alan ilaçlı stentlerdir. Bu fatura içeriği ürünler daha önceki tarihli siparişlerle gönderilmiş ve faturası kullanımlarını dikkate alarak daha sonra kesilmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Hal böyle olunca mahkemece davacı vekilinin anılan dilekçesi ve Dairemizin 27/06/2011 tarih 2010/12611 E. 2011/8569 K. sayılı bozma kararı da dikkate alınarak konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, alınan son raporun dosya içerine uygun olmadığı ve kendi içinde çelişkiler içerdiği bu nedenle daha önce keşfen alınan 12/09/2012 tarihli kök ve benzer nitelikteki bila tarihli ek bilirkişi heyeti raporundaki dava konusu stentlerin 04/09/2007 tarihli tutanakta belirtilen 124 adet stent olduğunun belirlenmesine yönelik tespitlere itibar edilerek, takip dayanağı faturada yer alan 133 adet stentin 124 adedinin miad süresinin dolduğu, sadece 9 adedinin bedeli olan 23.650,00 TL asıl alacağın talep edebileceği gerekçesiyle, davanın bu miktar üzerinden kabulüne ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece alınan son raporun hükme dayanak yapılmaya elverişsiz olması nedeniyle 4. bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınmasına karar verildikten sonra bir başka deyişle önceki raporların benimsenmemesinden sonra yeni bir rapor alınmasına karar verildikten sonra tekrar geriye dönüp daha önceden alınan raporlardan birisinin hükme dayanak yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Son raporun benimsenmemesi halinde, mahkemece yapılacak iş yeniden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden önceki raporlardaki çelişkileri giderebilecek ve tarafların itirazlarını karşılayabilecek yeni bir rapor alarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine,21/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.