(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2019/850 E. , 2020/1082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Dava, davacının 01/01/2004-09/08/2009 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin 2014/25861E.-2015/7058K. ve 02/04/2015 günlü bozma ilamına “uyma” kararı verilerek yapılan yargılama neticesi hükümde yazıldığı şekilde, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenilen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın iş yerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, 10.05.1981 doğumlu davacı adına davalı apartman işyerinden Kuruma bildirilen hizmetinin bulunmadığı, davalı apartman işyerinin 30.07.1990 tarihinde 506 Sayılı yasa kapsamına alınarak 01.06.1998 tarihinde kapsamdan çıktığı, dönem bordrolarının celb edildiği, her ne kadar apartman karar defterinde davacının eşinin ile apartman temizliği ve bakımı konusunda görev yaptığına ilişkin farklı tarihlerde alınan kararlar mevcut ise de, belirtilen tarihlerde eşin 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının bulunduğu, komşu işyeri çalışanlarının dinlenildiği ve davacının kapıcı olarak çalıştığının belirtildiği ancak kat maliklerince davacının haftada 2 gün 2 saat çalıştığının belirtildiği, davacının hangi işleri yaptığının tespit edilemediği, tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeksizin ve yapılan işin devamlı olup olmadığı hususları üzerinde durulmaksızın hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının davalı apartmanda yaptığı işlerin niteliği ile davacının çalışmasının günün belirli saatlerine hasredilip hasredilmediği hususları irdelenmeksizin, çelişkili tanık beyanlarına dayanılarak eksik araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, dinlenen davalı apartman işyerindeki ihtilaflı dönemde oturan diğer kat malikleri tespit edilerek tanık olarak dinleyerek, davacının daire sayısı ve yaptığı işin niteliğine göre tüm mesaisini davalı apartmana hasredip hasretmediği, davalı apartmanın büyüklüğü, daire sayısı, bahçe büyüklüğü, ısınma sistemi göz önünde bulundurularak çalışmanın kısmî süreli olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar vermek, kısmî süreli çalıştığının kabulü halinde ise, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğunu belirlemek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi ile çalışmanın niteliğini ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra Mahkemece sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.