Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5132
Karar No: 2018/8062
Karar Tarihi: 22.03.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/5132 Esas 2018/8062 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/5132 E.  ,  2018/8062 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen ... iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...""nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, davalı kardeşi ..."nin kredi temin ederken ... konulacağı telkini üzerine ...da işlem yapıldığını, bir süre sonra tartışma sırasında kayden maliki olduğu 31843 ada 6 ... sayılı taşınmazın ...’nin oğlu diğer davalı ... adına tescil edildiğini öğrendiğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, okuma yazması olmamasından ve saflığından faydalanılarak kandırıldığını ileri sürerek ... iptali ve tescil istemiş aşamada çekişme konusu taşınmazın 31843 ada 6 ... sayılı taşınmazdaki 9 numaralı bağımsız bölüm olduğunu bildirmiştir.
    Davalılar, hak düşürücü süre itirazında bulunmuşlar, taşınmazın davacının bilgisi ve isteği doğrultusunda 42.500,00 TL bedelle satın alındığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temlikin hileli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 31843 ada 6 ... sayılı taşınmazdaki 9 numaralı bağımsız bölüm davacıya ait iken 20.01.2012 tarihinde satış suretiyle davalı ..."e temlik edildiği, eldeki davanın 28.11.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere Bilindiği üzere, "hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... ... Kanunu"nun(TBK) 36/1. (818 sayılı ... Kanunu"nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Diğer taraftan, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı ... ... Kanunu"nda(TBK) tıpkı 818 sayılı ... Kanunu(BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve 4721 sayılı ... Medeni Kanunu"nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, hile ve hata her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hile ve hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir.
    Somut olayda; davacı dava dilekçesinde ...ya ... koydurmak üzere gidildiğini ancak taşınmazın satış suretiyle elinden alındığını iddia etmiş, savcılığa verdiği 08.11.2013 tarihli şikayet dilekçesinde taşınmazı davalı ..."e kredi temin edebilmesi için geri verilmek üzere devrettiğini, savcılığa verdiği 08.11.2013 tarihli ifadesinde de taşınmazı 1,5 yıl kadar önce devrettiğini, devir işlemini ...da yaptırdığını beyan etmiş olup, davacının bu ifadelerinden temlikin başından beri satış olduğunu bildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 1 yıllık hak düşürücü süre dava tarihi itibariyle geçmiştir.
    Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
    Davalılar vekilinin, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.03.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    (Muhalif) (Muhalif)

    -K A R Ş I O Y-

    Dava, hile hukuki nedenine dayalı ... iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, kredi temin edilmek amacıyla maliki olduğu taşınmaza ... konulacağı gerekçesiyle ...da işlem yapıldığını ancak kandırılarak davalıya ...da temlikinin sağlandığını ileri sürüp ... iptali ve tescil isteminde bulunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Dairenin sayın çoğunluğu tarafından, hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanı reddine karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Davada hukuki sebep olarak dayanılan hile iddiası, her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. TBK"nun 39. maddesi gereğince aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Mahkemece, istemin hak düşürücü süre içinde ileri sürülüp sürülmediği yönünde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Sayın çoğunluk, davacının 08.11.2013 tarihli şikayet dilekçesi ve aynı gün C.Savcısına verdiği ifade de taşınmazı 1,5 yıl önce ...da devrettiğini bildirmekle temlikin en başından itibaren satış olduğunu bildiği ve bu durumda 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddinin gerektiğini belirtmektedir.
    Somut olayda davacı, şikayet dilekçesinde kredi çeken davalının üzerinde mal varlığı bulunmadığı için taşınmazın ...sunun geçici olarak davalıya devredildiğini, kısa bir süre sonra geri vereceğini bildirmesine rağmen taşınmazı iade etmediğini ileri sürmüştür. Görüldüğü gibi hile olgusu, iadenin gerçekleşeceğine ilişkin inancı ortadan kaldıran nedenlerin varlığının öğrenilmesi ile ileri sürülebilir hale gelmiştir. Aynı evde oturdukları tanık beyanları ile anlaşılan ve... ... olan taraflar arasındaki akittte satış bedeli 41.500 TL olarak gösterilmiş, bilirkişi raporunda taşınmazın akit tarihindeki değeri 120.000 TL olarak değerlendirilmiştir. Öte yandan, dul olduğu, çocuğuyla birlikte kısıtlı bir maaşla yaşadığı ve kandırılmaya müsait, saf bir kişi olduğu tanıklarca ifade edilen davacının, tek sahibi olduğu evi satması hayatın olağan akışına uygun bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı yönünden iade edileceği yönünde bir inancın varlığı kabul edilmeli, bunun gerçekleşmeyeceğini öğrenme tarihinin sözleşmeden dönme iradesinin ortaya konulduğu tarih olan dava tarihinden geriye doğru bir yıllık hak düşürücü süreyi geçtiği iddiası, davalı tarafından ispat edilmelidir. Davalı tarafından bu yönde bir delil sunulmadığından bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği söylenemez.
    Açıklanan gerekçeyle, esas yönünden inceleme yapılarak verilen hüküm doğru bulunduğundan, mahkeme kararının onanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi