Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3310
Karar No: 2015/338
Karar Tarihi: 15.01.2015

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/3310 Esas 2015/338 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/3310 E.  ,  2015/338 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 15/01/2013
    NUMARASI : 2010/110-2013/2

    Davacı U.. D.. vd vekili Avukat Alpay tarafından, davalılar U.. A.. vdl aleyhine 05/04/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen 2010/114 Esas sayılı davanın reddine, birleşen 2010/115 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların asıl dava ile Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/114 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen birleşen davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2- Davalıların, Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/115 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Asıl ve birleşen davalar, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl dava ile birleşen 2010/114 Esas sayılı davanın reddine, birleşen 2010/115 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ile davalılardan U. A.Televizyon Reklam ve Yayıncılık A.Ş., M.. K.. ve N.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar, asıl ve birleşen davalarda; 04-05-07/02/2010 tarihinde A. TV televizyon kanalında yapılan yayınlarda ve yine aynı kanalda yayınlanan Gündem isimli programda, davalılar tarafından kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan ifadeler kullanıldığını ileri sürerek, manevi tazminata hükmedilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, asıl ve birleşen 2010/114 Esas sayılı davaya konu edilen sözlerin eleştiri sınırları içinde kaldığı, davacıların kişilik değerlerine saldırı sonucunu doğuracak mahiyette olmadığı, yayınların görünür gerçeğe uygun olduğu ve haber değeri taşıdığı, ancak davalı M.. K.. tarafından söylenen ve birleşen 2010/115 Esas sayılı davaya konu edilen sözlerin, abartılı, suçlayıcı ve haberin özü ile biçimi arasında denge taşımayan sözler olduğu, düşünsel bağlılığın bozulduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen 2010/114 Esas sayılı davanın reddine, birleşen 2010/115 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, birleşen 2010/115 Esas sayılı davaya konu sözler, eleştiri sınırları içerisinde olup özle biçim arasındaki denge korunmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı üzere, basının belli ölçüde abartma, hatta tahrik etme ve polemik olarak kabul edilebilecek kişisel açıdan taşkın ifadeler kullanma hakkının varlığının kabulü gerekir. Açıklanan nedenle davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun benimsenmesi doğru değildir. Mahkemece bu husus gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalıların sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle, birleşen 2010/115 Esas sayılı dava yönünden temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, davacıların asıl ve birleşen 2010/114 Esas sayılı davaya yönelik temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine, bozma nedenine göre davacıların birleşen 2010/115 Esas sayılı davaya yönelik temyiz sebepleri ile davalıların diğer temyiz sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi