7. Hukuk Dairesi 2021/341 E. , 2021/1277 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mahk. Sıfatıyla)
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04/11/2014 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17/12/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 08/04/2013 tarihli "Sözleşme" başlıklı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirkete yüklenici sıfatı ile ihale edilen TOKİ Başkanlığı tarafından yaptırılan "İstanbul Kayabaşı 19. Bölge 1009 adet konut, 3 adet ticaret merkezi altyapı ve çevre düzenleme işi" kapsamındaki işlerde anlaşmaya varıldığını, davacı şirket tarafından taşeron taahhüdü kapsamında mülkiyeti şirkete ait Çeşme, Reisdere Köyü 3732 ada 5 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1/2 arsa paylı 2 no"lu bağımsız bölüm üzerinde ipotek akit tablosu ile sözleşme konusu taşeron yükümlülükleri yönünden hüküm ifade etmek üzere 1. derecede ve 200.000,00TL bedelli teminat ipoteği tesis edildiğini ve durumun 08/04/2013 tarihli sözleşmenin 4. sayfasında yer alan 5.1.F maddesine derç edildiğini, davacı şirket tarafından sözleşme konusu işlerle ilgili ihrazat ve imalatlar yapılmaya başlandığını, ancak davalı şirketin yaşadığı finansman sorunları sebebiyle temerrüde düşmesi üzerine TOKİ Başkanlığı tarafından sözleşme feshedilerek işin tasfiye edildiğini, davacı şirketin sözleşme kapsamındaki kısmi imalatları sebebi ile sözleşme ve eklerine göre hesaplanarak hakediş alacaklarına ilişkin olarak davalı şirket tarafından tasfiye ve kesin hesap hakedişi işlemleri yapılmadığı gibi davacının sözleşme sebebiyle davalıya karşı hiç bir yükümlülüğünün kalmaması nedeniyle teminat olarak tesis edilen ipoteğin feshinin de davalı şirket tarafından sağlanmadığını, davacı şirket tarafından yapılan imalatlarla ilgili hakediş ve diğer alacak hakları ile ilgili dava ve talep hakkının saklı olduğunu, davalı şirket lehine tesis edilen teminat ipoteğinin teminat altına aldığı hiç bir müvekkil ediminin bulunmaması karşısında ipoteğin hükmen terkini gerektiğini ileri sürerek, yukarıda belirtilen taşınmaz kaydında yer alan 04/04/2013 tarih ve 2755 yevmiye numaralı ipoteğin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 27. maddesi gereğince Bursa mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, davaya konu ipoteğin, davacı şirketin davalı Firmaya ödemesi gereken 200.000,00TL tutarında nakdi teminat bedelinin ödenmesi amacı ile verildiğini, sözleşmenin 5.1.e-f maddelerinde "yüklenicinin burada tesis edeceği ipotek, teminat amaçlı olmayıp verilmesi gereken nakdi kesin teminatın tahsilini sağlamaya yönelik" olduğu, bu ipoteğin tesis edilmesi ile 200.000,00TL olan teminat bedelinin ödenmesinin amaçlandığını, sözleşmenin imzalanması ile birlikte işverenin yükleniciden 200.000,00TL alacağının muaccel hale geldiğini, paraya çevrilmesine engel bulunmadığı ve bu ipotek sebebi ile borçlu olunmadığının ileri sürülemeyeceğinin açıkça kararlaştırıldığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini, nakdi teminatın iadesi şartlarının oluşmadığını, sözleşmede öncelikle edim yükümlülüğünün bedelin ödenmesi değil, taşeron tarafından taahhüt edilen imalatların tamamının eksiksiz olarak kararlaştırılan şekilde ve zamanında gerçekleştirilmesi ve teslim edilmesi olduğunu, yüklenicinin hakediş ödemelerinin yapılmadığından bahisle işin tamamlanmasından imtina edemeyeceğini, davacının davalı Firmanın icra takibine maruz kaldığı gerekçesiyle sözleşmeye aykırı şekilde imalatı durdurduğunu, sözleşmenin 18. maddesinde kesin ve nakdi teminatın iadesi hususunun düzenlendiğini, teminatın iadesi koşulları oluşmadığı gibi ipoteğin fekki şartlarının da oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
İpotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir.
Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir.
Somut olayda; incelenen ve ipotek akdinin çerçevesini tayin eden 04/04/2013 tarih ve 2755 yevmiye numaralı resmi senet içeriğinden ipoteğin, ileride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği görülmektedir. Bu haliyle ipotek, teminat (üst sınır ipoteği) ipoteğidir. Türk Medeni Kanununun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ (üst sınır) ipoteğinde alacağın ulaşacağı miktar önceden belirsiz olduğundan taşınmazın ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda gösterilen limitle sınırlanabilir. Türk Medeni Kanununun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, gecikme faizi, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan borcun toplam miktarının bu limiti aşması olanaklı değildir. Bu kural uyarınca üst sınır ipoteğinde alacak bakımından bir üst sınır tespit edilerek teminatın kapsamı saptanmaktadır. Bu şekilde rehin edilen alacağın tutarı değil, ipotekli gayrimenkulün sorumlu olduğu üst miktar belirlenmektedir. O halde teminat, alacağı ve alacaklı icra takibi yapmışsa takip giderleri ile temerrüt faizlerini, üst sınıra kadar sınırlamaya tabi olmaksızın sağlamaktadır. Bu bakımdan üst sınır ipoteği kurulurken akit tablosuna üst sınır belirlenmesi yapıldıktan sonra "bu meblağa ilaveten" denilmek suretiyle ilave yapma olanağı bulunmamaktadır. Yapılsa da geçerli sayılmaz. Kısaca, ipoteğin üst sınır ipoteği olması durumunda borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Diğer taraftan taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda; dava konusu ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi için ipotek lehdarı İpek Tic. A.Ş."nin ipotekle yükümlü olan Uzluer Tic. Ltd. Şti."den bir alacağının bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı İpek Tic. A.Ş."nin sözleşme kapsamında yaptığı imalatların olup olmadığının tespiti ile imalatın parasal karşılığının belirlenmesi, bu miktarın Uzluer Tic. Ltd. Şti. tarafından ödendiğinin belirlenmesi için davacıya ispat imkanı tanınması, İpek Tic. A.Ş."nin yaptığı bir imalat ve bunun karşılığı alacağın ödenmiş olması halinde ipoteğin fekkine karar verilmesi, davalının alacağının mevcut olması halinde davacıya alacak miktarı depo edildikten sonra ipoteğin fekkine karar verilmesi, kısmi ödeme halinde ise ipoteğin fekki talebinin reddine karar verilmesi, ancak kısmi ödemenin sicilde gösterilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.