14. Hukuk Dairesi 2016/1853 E. , 2018/5973 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.11.2007 gününde verilen dilekçe ile ... kaydında eksik yazılan yüzölçümü miktarının düzeltilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın usulden dair verilen 23.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ... kaydındaki yüzölçümü miktarının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu dava konusu 90 ada 4 parsel sayılı taşınmazın ... kaydında 420 metrekare olan yüzölçümünün gerçekte 480 metrekare olduğunu beyan ederek dava konusu taşınmazın ... kaydındaki yüzölçümünün 480 metrekare olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen ilk kararın, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.10.2010 tarih 2009/14033 E-2010/337 K sayılı ilamı ile “Dava, ... kaydındaki eksik yazılan yüzölçüm miktarının düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, davacı eksikliğin giderilmesini isterken komşu taşınmaz maliklerini de hasım göstermiştir. Mahkeme taşınmazın emlak vergi değerini nazara alarak görevsizlik kararı vermiştir. Ancak, 420 m2"lik taşınmaz miktarı çekişme konusu değildir. Çekişme ölçü krokisinde gösterilen ancak ... kaydında hatalı olduğu ileri sürülen 60 m2 miktarındaki taşınmaz parçasıdır. Bu durumda görevli mahkemenin belirlenmesinde dava konusu 60 m2 yerin değerinin esas alınması gerekir. Bu değere göre de sulh hukuk mahkemesinin görevli olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının konusu olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun değişik 2. maddesine göre idari yargı yerinde görülecek davalar ise idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır.
Öte yandan, taşınmazların geometrik durumlarını ve hak sahiplerinin belirlenmesi için yapılan kadastro çalışmaları, bu çalışmalara göre sicillerin oluşturulması, sicildeki değişiklerin kayda işlenmesi mahkemenin de kabul ettiği gibi idarenin görevleri arasındadır. Ancak, idarenin bu görevlerini yerine getirirken taşınmazların geometrik durumlarının hatalı tespiti veya hak sahiplerinin hatalı belirlendiği veya diğer kayıtların yolsuz veya usulsüz oluştuğu iddiasının bulunması halinde, gerçek durumun tespiti ve düzeltilmesine ilişkin davalar adli yargıda görülerek çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklardır. Her ne kadar Kadastro Müdürlüğü, idari bir işlemle düzeltme başvurusunu reddetmiş ise de, müdürlükçe yapılacak işlem doğrudan taşınmazın sicilini etkileyeceğinden işlemin yapılması ya da yapılmaması halinde bunun denetlenmesi daima adli yargının işidir.
Somut olayda; davacı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca tersimat hatasının düzeltilmesini talep ettiğinden uyuşmazlığın çözümünde adli yargı görevlidir.
O halde; mahkemece, işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargı yolu yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek haline yatırana iadesine, 25.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.