22. Hukuk Dairesi 2016/25371 E. , 2019/24166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının elektrik elektronik mühendisi olup davalı işyerinde ilk olarak 27.11.2009 tarihinde işletme müdürü olarak işe başladığını, ancak işe giriş tarihinin Kuruma 14.05.2010 tarihi olarak bildirildiğini, davalılar aleyhine 27.11.2009 -14.05.2010 tarihleri arasında geçen çalışmalarına ilişkin hizmet tespit davası açtığını, iş akdinin haksız ve bildirimsiz şekilde feshedildiğini beyanla, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalılar vekili, davacının açmış olduğu hizmet tespiti davasının henüz kesinleşmediğini, iş akdinin devamsızlık sebebine bağlı olarak haklı nedenle feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı ve davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalıların ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı ...’a husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2013 tarih 2013/13-439 Esas ve 2013//1595 sayılı kararında belirtildiği üzere; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle taraf sıfatı (husumet) kavramı üzerinde durulması gerekir:
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu kendiliğinden (re"sen) gözetmesi gerekir. Çünkü, sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re"sen) gözetir. İşte bu nedenle, hâkim, sıfat yokluğunu kendiliğinden gözetir.
Taraf sıfatı, usul hukukuna değil, maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının (davacı bakımından, aktif husumet ehliyetinin; davalı bakımından, pasif husumet ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (re"sen) gözetilir (... s. 234- 237).
Somut olayda; davacı tarafça, ... ile ... San. Ltd. Şti. davalı taraflar olarak gösterilerek husumet yöneltilmiş ise de, davacının davalılar aleyhine 27.11.2009-14.05.2010 tarihleri arasında geçen çalışmasının belirlenmesi için açmış olduğu hizmet tespit davasında, ... 1. İş Mahkemesinin 2012/99 esas 2014/608 karar sayılı dosyasından verilen davanın kabulüne dair 24/06/2014 tarihli kararın, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 02.12.2014 tarih ve 2014/25075 esas 2014/25486 karar sayılı ilamı ile ‘davacının davalılardan şirket olan işyerinde çalıştığı, davalı gerçek kişi yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği’ gerekçesiyle düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmakla, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararı gereğince husumetin davalılardan yalnızca ... San. Ltd. Şti.’ye yöneltilebileceği gözetilmeksizin diğer davalı gerçek kişi yönünden de hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.