17. Ceza Dairesi 2019/4539 E. , 2019/14659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;
1- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; Mahkemece her ne kadar sanığın sıcak takip neticesinde yakalandığı kabul edilmişse de temyize konu hırsızlık suçunun 01/03/2014 tarihinde işlendiği, sanığın ise bir başka hırsızlık olayı ile ilgili olarak 12/04/2014 tarihinde yakalandığı, kamera görüntülerine göre 01/03/2014 tarihli temyize konu olayda faillerin üzerinde bulunan çantalar ile 12/04/2014 tarihinde ele geçen çantaların aynı olduğunun kolluk tarafından düzenlenen 21/04/2014 tarihli Araştırma ve CD İnceleme Tutanağı"nda belirtildiği, beyanlarına göre çantalardan birinin sanık ..."ya diğerinin ise hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen ...e ait olduğu, aynı tutanakta kamera görüntülerindeki şahsın eşkal, fizik ve yürüş şekli itibarıyla sanık ..."ya benzediği belirtilmişse de Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 13/06/2014 tarih, SGD-14-01576 Uzmanlık sayılı Uzmanlık Raporu"nda görüntülerin teşhise elverişli olmadığının belirtildiği, sanığın tüm aşamalarda atılı suçu inkar ettiği gözetildiğinde tüm dosya kapsamına göre sanığın eşkali ile taşıdığı iddia edilen çantanın kamera görüntülerindeki fail ve çantası ile benzer oluşu dışında atılı suçu işlediği dair her türlü şüpheden uzak, kesin delilin bulunmadığının anlaşılması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas 2015/35 Karar sayılı kararında yer alan "Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir." şeklindeki ifadelerde de belirtildiği üzere şüphe sanığın lehine yorumlanarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/04/2018 tarih, 2014/851 Esas - 2018/144 Karar sayılı kararında, aynı yargı çevresindeki Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/11/2018 tarih, 2018/339 Esas - 2018/536 Karar sayılı kararında farklı yargı çevresindeki Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmalardan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın hükmün açıklandığı son duruşmada hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğunun belirtildiği, UYAP"ta yer alan bilgilere göre hükmün açıklandığı duruşmanın yapıldığı 06/05/2015 tarihinde başka bir suçtan dolayı... L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulma talebi bulunmayan sanığın, duruşmaya getirilmesi ya da SEGBİS aracılığıyla bağlanılması suretiyle duruşmaya katılımının sağlanması gerekirken yokluğunda mahkumiyetine karar verilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekili, sanık ... müdafii ile sanık ... müdafiinin temyiz talepleri bu bakımdan yerinde görüldüğünden, sanık ... Kolcak yönünden diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.