22. Hukuk Dairesi 2016/19952 E. , 2019/24147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.10.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, 27/10/2006 tarihinden itibaren genel müdür olarak çalışmaya başladığını, 16/06/2009 tarihinde yönetim kurulu kararı ile haksız olarak iş akdine son verildiğini, iş sözleşmesinin 20/03/2012 tarihinden önce sona erdirilmesi halinde kıdem, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin ayrıca ödenmesinin karar altına alındığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, cezai şart, ücret, ikramiye ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta öncelikle değerlendirilmesi gereken husus, uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1 inci maddesine göre iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir.
25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre de iş mahkemeleri “5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına” ilişkin dava ve işlere bakar.
Somut uyuşmazlıkta davacının davalı anonim şirkette 20/10/2006-16/06/2009 tarihleri arasında, birinci derecede imza yetkisiyle genel müdürlük ve yönetim kurulu üyeliği görevlerini yürüttüğü dosya kapsamıyla sabittir. Davalı şirketin 16/06/2009 tarihli yönetim kurulu kararıyla da, genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olan davacının bu görevlerinden alınmasına karar verilmiştir.
Bu noktada anonim şirket yönetim kurulu üyesi ile anonim şirket tüzel kişiliği arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu maddi olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 320 nci ve 336 ncı maddelerine göre belirlenir. Şirket yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasında bir vekalet sözleşmesi ilişkisi bulunmaktadır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 342 nci maddesinde ki düzenleme gereğince de, anonim şirket genel müdürlerinin sorumluluğu, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlere tabidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun Dairemizce de benimsenen 07/07/2010 tarihli, 2010/9-328 esas ve 2010/370 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, anonim şirketlerde, yönetim kurulu üyesi ile ortaklık arasındaki ilişki vekalet ilişkisidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olmasına ve iş sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlığın mevcut olmamasına göre, somut olayda ticaret mahkemeleri görevlidir. Bu itibarla, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 nci maddeleri gereğince, mahkemece görevsizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.