Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/7991
Karar No: 2019/24146

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2019/7991 Esas 2019/24146 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2019/7991 E.  ,  2019/24146 K.

    "İçtihat Metni"

    I-BAŞVURU

    Başvurucu avukat dilekçesinde özetle;
    Uyuşmazlığa konu dava dosyalarındaki dava konusu ve tarafların aynı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemelerinin dairelerinin verdiği kararların ise birbirinin zıddı olduğunu, aynı konuda 5. Hukuk Dairesi ve 9. Hukuk Dairesi aynı yönde karar verirken 7. Hukuk Dairesinin tam tersi karar verdiğini, bu kararlar kesin olduğu için Yargıtaya da gidilemediğini, 7. Hukuk Dairesine verilen maddi hata dilekçesinin ret edildiğini, halbuki bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu,
    Müvekkilinin 19/09/2008 tarihinde davalı işveren ile yeni iş akdi imzaladığını, mevzuata göre işçi, iş akdini imzaladığı anda yürürlükte olan yönetmeliğe tabi olduğunu, sonradan yürürlüğe giren ve işçi için işin esasında önemli değişiklikler yapan yönetmeliğin işçiye tebliğ edilmesi ve 6 iş günü içinde işçinin yazılı onayı alınırsa bağlayıcı olacağını yoksa iş kanununun 22. Maddesi uyarınca işçiyi bağlamayacağını,
    İş aktinin imzalandığı 19/09/2008 tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğin 31/08/2000 tarihinde yürürlüğe giren ve açtıkları davanın dayanağını oluşturan kapsam dışı personel yönetmeliği olduğunu, davalı kurumun 2008 yılında hazırladığı yönetmelik 1 Temmuz 2008 tarihinde kabul edilmesine rağmen 26/09/2008 tarihinde yani davacı işçinin iş aktini imzaladığı tarihten 7 gün sonra yürürlüğe girdiğini, hazırlanan yönetmeliğin yönetim kurulunca 01/07/2008 tarihinde kabul edilmiş olmasının hiçbir ehemmiyeti olmadığını, esas alınacak olanın yürürlük tarihi olduğunu, bu yönetmelik müvekkili işçiye tebliğ edilip müvekkili işçi tarafından da 6 iş günü içinde onaylanmadığına göre davacıya uygulanamayacağını,
    Buna rağmen ... Bölge Adliye Mahkemesi 5 ve 9. Hukuk Daireleri sonraki yönetmeliği uygulayarak açılan işçilik alacağı davalarını reddeden ilk derece mahkemesi kararlarını kaldırarak davanın kabulüne karar verdiği halde 7. Hukuk Dairesinin önceki yönetmeliği uygulayarak açılan davayı kabul eden ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davanın reddine karar verdiğini, Yargıtay yolu kapalı kesin kararlar arasında çelişki olduğundan 5235 sayılı kanunun 35/3 maddesi uyarınca çelişkinin giderilmesi, içtihat birliğinin sağlanması, adaletin tecellisi için Yargıtay ilgili dairesine başvurulması gerektiğini bildirmiş ve uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
    II-... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 24/06/2019 tarih ve 2019/19 sayılı kararı ile;
    “Yapılan açıklama ve değerlendirmeler sonunda davalı ... ... AŞ de kapsam dışı personel olarak çalışan davacı işçilere ... hükümleri uyarınca ilave ücret alacağı, ilave tediye ve ikramiye ödemesi yapılırken farklı mahkemelerden farklı kararlar verildiği, mahkememizde işçilik alacağı davalarına bakan 5, 7, ve 9.Hukuk Dairelerinin aynı konuya ilişkin kesin kararları arasında da uyuşmazlık bulunduğu, çünkü 5 ve 9.Hukuk Dairesi 01/07/2008 tarihinde kabul edilen ve 26/09/2008 tarihinde yürürlüğe giren ... ... AŞ insan kaynakları çalışma esasları yönetmeliğinin işçi aleyhine düzenleme getirdiğini, bu düzenlemelerin 4857 sayılı iş kanununun 22.maddesi gereğince işçiye yazılı olarak tebliğ edilmesi ve işçinin de 6 iş günü içinde yazılı olarak kabul ettiğinin ispatlanması halinde işçiyi bağlayacağını, aksi halde işçiyi bağlamayacağını ve işçinin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarına hak kazanacağını kabul ederken, 7. Hukuk Dairesi 01/07/2008 tarihinde kabul edilen ve 26/09/2008 tarihinde yürürlüğe giren çalışma esasları yönetmeliğinin 19/09/2008 tarihinde sözleşme imzalayan davacı işçi bakımından yürürlüğe girdiği ve bu tarihten sonra toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ilave işçilik alacaklarına hak kazanamayacağını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda aynı konuya ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairelerinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Kanunun 35/3 maddesi uyarınca Yargıtay ilgili dairesine başvurulması gerektiği ve uyuşmazlığın raportörün görüşü ve Mahkememiz 5.ve 9. Hukuk Dairesinin kararları doğrultusunda giderilmesinin Başkanlar Kurulunun görüşü olarak bildirilmesinin uygun olacağı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    K a r a r : Yukarıda açıklanan sebeplerle;
    1) Başvuran Avukat ..."in 06/05/2019 havale tarihli uyuşmazlığın giderilmesi yönündeki dilekçesi ve talebi üzerine, Mahkememiz Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunda yapılan tartışma ve değerlendirmeler sonunda ... 14. İş Mahkemesinin 30/11/2017 gün ve 2016/365 Esas 2017/642 karar sayılı kararını inceleyen Mahkememiz 7. Hukuk Dairesinin 26/03/2019 gün ve 2018/654 esas 2019/795 karar sayılı kesin kararı ile, ... 44. İş mahkemesinin 16/11/2017 gün ve 2016/299 esas 2017/693 karar sayılı kararını inceleyen Mahkememiz 5. Hukuk Dairesinin 04/04/2019 gün ve 2018/145 esas, 2019/743 karar sayılı kesin kararı ve ... 21. İş mahkemesinin 27/12/2016 gün ve 2015/2007 esas, 2016/852 karar sayılı kararını inceleyen mahkememiz 9. Hukuk Dairesinin 18/04/2017 gün ve 2017/1084 esas 2019/945 karar sayılı kesin kararı arasında aynı konuya ilişkin olmalarına rağmen uyuşmazlık bulunduğu kanaatine varıldığından 7079 sayılı Kanunun 87.maddesi ile kanunlaşan 696 sayılı KHK"nın 92.maddesi ile değişik 5235 sayılı Kanunun 35/3 maddesi uyarınca Yargıtay 22. Hukuk Dairesine başvurulmasına,
    2) Uyuşmazlığın Mahkememiz 5. ve 9. Hukuk Dairesinin kesin kararları ve raportör daire başkanı..."nın raporundaki görüş doğrultusunda giderilmesinin uygun olacağının Başkanlar Kurulunun görüşü olarak bildirilmesine,
    3) Başkanlar Kurulu kararı ve raportör üyenin raporunun başvuran Avukat ..."e tebliğine,
    4) Başvuru dilekçesi ve ekleri ile uyuşmazlık bulunduğu değerlendirilen karar örnekleri ve inceleme raporunun karar ekinde Yargıtay 22. Hukuk Dairesine gönderilmesine,”
    karar verilmiştir.
    III-BAŞVURU KONUSU ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİNİN 2018/654 - 2019/795 E.K. SAYILI DOSYASI
    A)Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı işveren nezdinde şef tekniker olarak görev yapmakta iken zorla emekli edildiğini, davacıya kapsam dışı personel yönetmeliği ile ... ücret zamlarının yansıtılmasının gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını beyanla ..."den kaynaklı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    B)Davalı Cevabının Özeti (... ...):
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Alacakların zamanaşımına uğradığını, sözleşmeye göre ücret artış yetkisinin Yöneti Kurulu"nda olduğunu, öte yandan 26.09.2008 tarihinde İş Mevzuatına Tabi (kapsam dışı) olan personelin ücret ve fazla çalışmala esaslarının 4. Maddesinin yürürlükten kaldırıldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesinin 26/03/2019 Tarihli Kararı:
    Davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince;
    “İstinaf nedenlerine göre; öncelikle davacının çalışma koşullarında 4857 sayılı İş Kanunu"nun 22. maddesi kapsamında değişiklik yapılıp yapılmadığı, buna bağlı olarak fark işçilim alacaklarının bulunup bulunmadığı noktasında uyuşmazlık söz konusudur.
    4857 sayılı Kanun"un "Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi" başlıklı 22. maddesinde iş yeri şartlarında yapılacak esaslı değişikliklerin yapılabilme şartları düzenlenmiştir.4857 sayılı Kanun"un 22. Maddesinde açıkça, işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliğin ancak durumun işçiye yazılı olarak bildirmesi suretiyle yapılabileceğini ve bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamayacağı düzenlenmiştir.
    Davalı işyerinde 31.08.2000 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin 75/E maddesinde "İş kolunda geçerli olan Toplu İş Sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemleri personel ücretlerine aynen yansıtılır." yönünde düzenleme bulunmaktadır.Aynı tarihli "... ... A.Ş. İş Mevzuatına Tabi (kapsam dışı ) Olan Personelin Ücret ve Fazla Çalışma Esasları” başlıklı uygulamanın 4. maddesinde de, yönetmeliğe uygun şekilde "İş kolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemleri personel ücretlerine aynen yansıtılır." hükmü kabul edilmiştir.
    Yukarıda açıklanan yazılı işyeri uygulamalarının yürürlükte bulunduğu dönemle sınırlı olmak üzere, kapsam içi işçilerin iş kolunda geçerli toplu iş sözleşmesinde düzenlenen ücret zammı oranlarının kapsam dışı personele de uygulanması gerektiği açıktır.
    Söz konusu yönetmeliğin ve esasların yürürlüğünün sona erdiği dönem ise 4857 sayılı İş Kanunu"nun 22. maddesi hükmü esas alınarak belirlenmelidir.
    Somut olayda Davalı işveren yönetim kurulunun 01.07.2008 tarihinde kabul ettiği "İnsan kaynakları çalışma esasları" başlıklı yazılı uygulamayla, önceki yönetmelik ve esasların yürürlükten kaldırıldığı kabul edilmiş, ücret artışlarına ilişkin bir artış oranı ya da dönemi belirlenmemiştir.
    Taraflar arasında en son imzalanan sözleşmenin imza tarihi 19.09.2008 tarihi olup, sözleşmenin 4. maddesinde davacı, davalı şirketin personele ilişkin esaslarının ve ilgili düzenlemelerinin uygulanmasını kabul etmiştir. 01.07.2008 tarihli " insan kaynakları çalışma esasları" başlıklı düzenlemeye,19.09.2008 tarihinden önce işçi tarafından yazılı onay verildiğine ilişkin bir belge sunulmadığından, belirtilen yeni işyeri uygulamasının 19.09.2008 tarihinde davacı işçi bakımından yürürlüğe girdiği , bu suretle önceki düzenlemelerin yürürlükte kalktığı kabul edilmelidir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2015/33415 E ve 2018/14556 K sayılı ilamı ile 2014/3871 E -2015/6505 K sayılı ilamları da aynı yöndedir. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır.
    HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiş ve tüm dosya kapsamına göre aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
    HÜKÜM :
    I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜ İLE, İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
    II- Davanın REDDİNE”
    karar verilmiştir.
    A)Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davacının davalının Tokat İl Müdürlüğünde şef tekniker olarak çalışırken 26.09.2014 tarihinde emekli olduğunu, davalının kapsam dışı personel yönetmeliğinin 75/e maddesinde taahhüt ettiği halde davacıya toplu iş sözleşmesi zamlarını vermediğini, 2009 yılından beri uygulanan ve işyeri şartı haline gelen performans primi ödemesini de 2012 yılında hak ettiği halde ödemediğini, teşvik priminin de verilmediğini ileri sürerek ücret farkı, ilave tediye farkı, ikramiye farkı ve performans primi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabının Özeti (... ...):
    Davalı vekili; ücret artışlarının sözleşme ve eki düzenlemelere uygun olarak yapıldığını, ücretlerde yapılacak artışın enflasyon oranı ve şirket performansı dikkate alınarak icra kurulunca her yıl kararlaştırılacağı yönünde düzenleme olduğunu, bu düzenlemenin ücretlere zam yapılmasının zorunlu olduğuna ilişkin emredici bir hüküm taşımadığını, davacının kapsam dışı personel olarak çalıştığını, ... ile belirlenen ücret artışlarından yararlanmasının söz konusu olmadığını ayrıca davacının hiçbir alacağı kalmadığını, ikale sözleşmesini imzaladığını, 2012 yılına ait performans prim ödemesinin yapıldığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    İlk Derece Mahkemesince özetle;
    “Davacının hizmet süresi 01.09.1983-23.09.2014 tarihleri arasıdır.
    Davacının 19.09.2008 tarihli sözleşmesinde ücreti brüt 2.724,00-TL olarak belirlenmiştir. Dosyaya davacının 01.01.2010 ve sonrası döneme ait bordroları sunulmuş, ... hükümleri dayanağında olması gereken ücretler bilirkişi raporunda tablolar halinde belirlenmiştir.
    Islahdan sonra zaman aşımı def"inde bulunulduğundan, zaman aşımına uğrayan kısımlar belirlenerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur”
    gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı :
    Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince;
    “Yapılan inceleme sonucunda; davacının 01/09/1983-23/09/2014 tarihleri arasında davalı iş yerinde şef tekniker olarak çalıştığı, iş yerinin özelleştirilmesi nedeniyle Tip 1 sözleşmesi imzaladığı, 19/09/2008 tarihi itibariyle brüt ücretinin 2.724,00 TL olduğu, 01/01/2010 sonrası ... gereği alması gereken ücret farkının bilirkişi raporunda hesaplandığı, mahkemece 30/10/2017 tarihli bilirkişi raporuna itibarla karar verildiği, raporda zamanaşımının nazara alındığı anlaşılmıştır.
    Davalı işveren tarafından yapılan yeni düzenleme davacı yönünden iş koşullarında aleyhe değişiklik içermekte olup İş Kanununun 22. maddesi uyarınca işçiyi bağlayabilmesi için işçinin yazılı muvafakati gerekmektir. Bu yönde işçiden alınmış yazılı bir muvafakat bulunmamaktadır. Bu nedenle yapılan düzenleme işçiyi bağlamaz.
    Sonuç olarak davacının eksik ödeme yapılan dönemine ilişkin olarak yevmiyeleri ilgili dönem toplu iş sözleşmelerinde kararlaştırılan zam oranlarına göre tespit edilerek bilirkişi tarafından zamanaşımı savunması dikkate alınarak yıllara göre fark ücret, alacakları tespit edilerek mahkemece hüküm altına alındığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitleri ile karar gerekçesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine”
    Karar verilmiştir.
    2)... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİNİN, 2017/1084-945 E.K. SAYILI KARARI
    A)Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, "davacının ... İl ... Müdürlüğü Network Müdürlüğünde şef tekniker olarak çalışırken 30.12.2011 tarihinde emekli olduğunu, davalı şirketin kapsam dışı personel yönetmeliğinin 75 maddesinde taahhüt etmesine rağmen ... zamlarını vermediğini, yönetmeliğin 75 maddesinde ve ücret bölümünün 4 maddesinde iş kolunda geçerli olan ... ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranının personel ücretlerine aynen yansıtılacağının düzenlendiğini" beyan ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabının Özeti (... ...):
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; "zamanaşımı itirazları olduğunu, davacının iş akdinin ikale yolu ile sona erdiğini, davacının ikale sözleşmesi ile işvereni ibra ettiğini ve hiçbir hakkı olmadığını beyan ve imza ettiğini, davacının alacak talep etmesinin mümkün olamayacağını, davacı ile davalı arasında 04.04.2006 tarihinde belirsiz süreli iş akdi imzalandığını, sözleşmede personele ödenecek ücret her yılın ocak ayında gözden geçirilir düzenlenmesi olduğunu, yine sözleşmede işçinin çalışmasının İş Kanunu ve ilgili mevzuata tabi olduğunun belirtildiğini, 01.07.2008 tarihinde kabul edilen ve 26.09.2008 tarihinde yürürlüğe giren ... ... A.Ş İnsan Kaynakları Çalışma Esasları ile davaya konu yönetmelik ve ilgili maddesinin yürürlükten kaldırıldığını, davaya dayanak düzenlemenin 19.09.2008 - 26.09.2008 arası geçerli olduğunu bu nedenle de ancak bu döneme ait talepte bulunulabileceğini, davacının ... taraf sendika üyesi olma hakkı varken sendika üyesi olmadığını, sonrasında kapsam içi personelin haklarından yararlanmak için iş bu davayı açtığını, bu durumun hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının uzun yıllar ücretlerini itirazı kayıt koymadan aldığını, iş akdinin sona ermesinden sonra böyle bir iddiada bulunamayacağını" beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    İlk Derece Mahkemesince özetle;
    “Davalı iş yerinde kapsam dışı personel olarak çalışmakta iken 2011-2015 yılları arasında emekli olan davacılar mahkememize seri halde açtıkları davalarda; davalı şirketin Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin 75/E Maddesine dayanılarak çıkartılan Ücret ve Fazla Çalışma Esasları Bölümünün 4. maddesinde “iş kolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranını personel ücretlerine aynen yansıtılır.” hükmüne rağmen, 2008 yılından sonra toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret artışlarının kendisine yansıtılmadığı belirterek, 13/03/2015 tarihinde açtığı dava ile, 2010 yılından itibaren fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye isteklerinde bulunmuştur.
    Davalı işverenin 31/08/2000 tarihli Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğine bağlı olarak çıkartılan Ücret ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinde, aynen dava dilekçesinde yazılı olduğu gibi; ... zamlarının ... kapsamında olmayan çalışanlara da yansıtılacağına dair hüküm bulunmaktdır. Davalı işveren 14/11/2005 tarihinde özelleşmiştir. Özelleştikten sonra 01/07/2008 tarihinde anılan yönetmliği değiştirerek ... zamlarından diğer çalışanların da yararlanacağına dair hükmü metinden çıkartmıştır. Aynı taleple açılan davalarda Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/17519-23513 Sayılı kararı ile özetle; 01/07/2008 tarihinde kabul edilen ... ... A. Ş. İnsan Kaynakları Çalışma Esasları başlıklı düzenlemenin davacı işçiye tebliğ edilip edilmediğinin ve işçinin yazılı onayının alınıp alınmadığının davalı işverenden sorularak, varsa işçiye tebliğ edildiğine ve işçiden yazılı onayının alındığına ilişkin belgelerin istenilmesii, alınacak cevaba göre değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle bozma kararı vermiştir. Böyle olunca emsal Yargıtay bozma ilamına uygun olarak davalı işverene yazı yazılarak yapılan değişikliğin davacı işçiye bildirilip, bildirilmediği sorulmuştur. Davalı işveren serinin 6 dosyasında Çalışma Esaslarındaki değişiklik ve eklerinin davacı işçiye 07/10/2008 tarihinde imzası karşılığında tebliğ edildiğinde dair tebliğ-tebellüğ belgesini mahkememize göndermiş, diğer 3 dosyada ise ya hiç göndermediği, ya da başka bir değişikliğin tebliğine dair tebligat belgesi gönderdiği görülmüştür. Bu nedenle serinin kalan üç dosyası ayrılarak, işverene yeniden belge için yazı yazılmasına karar verilmiştir.
    Davalı işyeri 14/11/2005 tarihinde özelleştikten sonra davacı işçi önce iş mevzuatına geçtiğine dair iş sözleşmesi imzalamıştır. Bu sözleşmede davalı işverenin mevzuatının sözleşmenin eki olduğu yazılıdır. Ardından kamuya nakil hakkından vazgeçerek davacı vekilinin ön inceleme sırasında alınan beyanından da belli olduğu TİP-1 olarak tanımlanan iş sözleşmesini imzalamıştır. Bu sözleşme çalışma esasları yönetmeliğinde yapılan 01/07/2008 tarihli değişiklik ile bu değişikliğin kemdisine tebliğ edildiği 07/10/2008 tarihinden sonraya ait olduğu için anılan sözleşmede aylık ücreti olarak yazılıdır, sözleşmenin 7/3.maddesinde de aylık ücret zamlarının davalı işverence yapılacağı yazılıdır. Davacı işçiye de 07/10/2008 tarihinden itibaren emekli olduğu tarihe kadar ... zamları uygulanmamıştır.
    Diğer taraftan davacı 13/03/2015 tarihinde açılmış bu davada; 2010 yılından itibaren ... zamlarının kendisine uygulanmamasından kaynaklanan fark isteklerde bulunmuştur. Davalı işverence süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğundan 13/03/2008 öncesi fark alacak istekleri zaten zamanaşımına uğramıştır.
    Anlatılan nedenlerle davacı işçinin hizmet aktinde davalı işveren mevzuatının sözleşmenin eki olduğunun yazılı olmasına, ... zamlarından yararlanamayacağına dair yönetmelik değişikliğini 07/10/2008 tarihinde kendisine yazılı olarak tebliğ edilip, öğrendiğinden, tebliğ tarihinden emekli olduğu tarihe kadar da bu zamlar kendisine uygualmadığından emsal Yargıtay Kararları gereğince fark ücret, ikramiye ve fark ilave tediye isteklerinin reddine karar karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
    HÜKÜM:
    Davanın REDDİNE”
    Karar verilmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı :
    Davacın vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince;
    “Davacı ile davalı arasında 04/04/2006 tarihinde tip 1 iş akti imzalandığı, işyerinde şeftekniker olarak çalışan davacının 30/12/2011 tarihinde emekli olmak suretiyle işyerinden ayrıldığı, çalışma sürecinde işyerinde yürürlükte olan ‘’kapsam dışı personel yönetmeliğinin’’ 75/E maddesi ile ‘’iş mevzuatına tabi (kapsam dışı) olan personelin ücret ve fazla çalışma esasları’’ başlıklı düzenlemenin 4. maddesi uyarınca eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Taraflar arasında işyerinde geçerli olan ...’nin ücrete ilişkin düzenlemelerinin kapsam dışı personel niteliğinde çalışan davacıya uygulanıp uygulanmayacağı, varılacak sonuca göre davacının ...’den kaynaklanan fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    İşyerinde 31/08/2000 tarihinde yürürlüğe giren kapsam dışı personel yönetmeliğinin 75/E maddesinde ‘’iş kolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemleri personel ücretlerine aynen yansıtılır’’ hükmü düzenlenmiştir. Yine 31/08/2000 tarihinde yürürlüğe giren ‘’... ... A.Ş. iş mevzuatına tabi (kapsam dışı) olan personelin ücret ve fazla çalışma esasları’’ başlıklı düzenlemenin 4. maddesinde de yönetmelikle uyumlu şekilde ‘’ iş kolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemleri personel ücretlerine aynen yansıtılır’’ hükmü yer almaktadır.
    04/04/2006 tarihinde imzalanan tip 1 iş sözleşmesinin 5. maddesinde mevcut iş mevzuatına tabi personele ilişkin esaslar ile diğer düzenlemelerde belirtilen hükümlerin iş sözleşmesinin eki olarak kabul edildiği belirtilmektedir. Sözleşmede ikramiye ve ilave tediye ödenmesinin de öngörüldüğü görülmektedir.
    Bu düzenlemelere göre kapsam içi işçilerin iş kolunda geçerli toplu iş sözleşmesinde düzenlenen ücret zammı oranlarının kapsam dışı personele de uygulanması gerektiği açıktır. Esasen bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı vekili 01/07/2008 kabul, 26/09/2008 yürürlük tarihli ... ... A.Ş. insan kaynakları çalışma esaslarında kapsam dışı personelin toplu iş sözleşmesinden yararlanacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, önceki düzenlemelerin yürürlükten kaldırıldığını savunmaktadır.
    4857 sayılı yasanın 22. maddesi ‘’İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz....’’ hükmünü içermektedir. Bu durumda sonraki düzenleme ile iş sözleşmesinin ve önceki düzenlemelerin toplu iş sözleşmesinin ücret zamlarından faydalanmaya ilişkin hükümleri kaldırılmakla işçi aleyhine değişiklik sözkonusu olduğundan yeni düzenlemenin bağlayıcı olabilmesi için işçiye yazılı olarak bildirilmesi ve işçi tarafından da altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmesi gerekir. Somut olayda söz konusu yeni düzenlemeler işçiye tebliğ edilmiş olmakla birlikte işçi tarafından yazılı olarak kabul edildiği iddia ve ispat olunmadığından işçi açısından bağlayıcı olmayacaktır. O halde önceki düzenlemeler çerçevesinde toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret alacağı ile buna bağlı olarak oluşan fark ikramiye ve ilave tediye alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Davalı vekilinin ikale protokolündeki ibra beyanına ilişkin savunmasına gelince, ibra beyanında dava konusu alacakların alındığı bildirilmektedir. Davalı vekili ise bu alacakların bulunmadığını savunmaktadır. Bilindiği üzere savunma ile çelişkili olan ibra beyanına itibar edilemez.
    Bilirkişi raporunda davacı alacaklarının dosya kapsamına ve iş hukuku ilkelerine uygun olarak hesaplandığı, zamanaşımı def’i gözetilerek dava tarihinden beş yıl önceki dönemin usulüne uygun şekilde hesaplama dışında tutulduğu anlaşılmakla ve davacının ıslah talebi de gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
    Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2. maddesi gereğince;
    A-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
    DAVANIN KABULÜ İLE
    10254,33-TL brüt ücret farkı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu alacağın 7000-TL"lik kısmına dava tarihinden itibaren, geriye kalan kısmına ıslah tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizinin uygulanmasına,
    1978,45-TL brüt ikramiye farkı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu alacağın 1500-TL"lik kısmına dava tarihinden itibaren, geriye kalan kısmına ıslah tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizinin uygulanmasına,
    1667,96-TL brüt ilave tediye farkı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu alacağın 1500-TL"lik kısmına dava tarihinden itibaren, geriye kalan kısmına ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına”
    Karar verilmiştir.
    V-GEREKÇE
    İş Hukukunun en tartışmalı alanlarından biri, çalışma koşullarının tespiti ile bu koşulların uygulanması, değişiklik yapılması, en nihayet işçinin kabulüne bağlı olmayan değişiklik ile işverenin yönetim hakkı arasındaki ince çizginin ortaya konulmasıdır.
    İş Hukuku, işçi hakları yönünden sürekli ileriye yönelik gelişimci bir karaktere sahiptir. Bu anlayıştan hareket edildiğinde, işçinin haklarının iş ilişkisinin devamı sırasında daha ileriye götürülmesi, iş hukukunun temel amaçları arasındadır. Çalışma koşulları bakımından geriye gidişin işçinin rızası hilafına yapılamaması gerekir.
    İş ilişkisinden kaynaklanan ve işin yerine getirilmesinde tabi olunan hak ve borçların tümü, “çalışma koşulları” olarak değerlendirilmelidir.
    4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinde, “işveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir” düzenleme, çalışma koşullarındaki değişikliğin normatif dayanağını oluşturur.
    Çalışma koşullarının değişikliğinden söz edebilmek için öncelikle bu koşulların neler olduğunun ortaya konulması gerekir.
    4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinden de yola çıkılarak, Anayasa, yasalar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma koşulları olarak değerlendirilmelidir.
    İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma koşullarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, işyerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma koşulları arasında yerini alır. İşçiye özel sağlık sigortası yapılması ya da işverence primleri ödenmek kaydıyla bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesi de çalışma koşulları kavramına dahildir.
    4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinin ikinci fıkrasında, çalışma koşullarının, tarafların karşılıklı uzlaşmaları ile değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
    Çalışma koşullarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınması yasa gereğidir. Aynı zamanda işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerekir.
    İşçi çalışma koşullarında yapılmak istenen değişikliği usulüne uygun biçimde yazılı olarak ve süresi içinde kabul ettiğinde, değişiklik sözleşmesi kurulmuş olur. İşçinin değişikliği kabulü, sadece bu işlem yönünden geçerlidir. Bir başka anlatımla işveren işçinin bir kez vermiş olduğu değişiklik kabulünü, daha sonraki dönemlerde başka değişiklikler için kullanamaz.
    Uyuşmazlık konusu davalarda, davalıya ait işyerinde 31/08/2000 tarihinde yürürlüğe giren kapsam dışı personel yönetmeliğinin 75/E. maddesinde “İş kolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemleri personel ücretlerine aynen yansıtılır. Genel Müdürün teklifi ve Yönetim Kurulunun kararı ile yansıtılan ücret zammı oranının üzerine artış yapılabilir” hükmünün mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
    Yine, 31/08/2000 tarihinde yürürlüğe giren “... ... A.Ş. iş mevzuatına tabi (kapsam dışı) olan personelin ücret ve fazla çalışma esasları” başlıklı uygulamanın 4 üncü maddesinde de, yönetmeliğe uygun şekilde “İş kolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemleri personel ücretlerine aynen yansıtılır. Genel Müdürün teklifi ve Yönetim Kurulunun kararı ile yansıtılan ücret zammı oranının üzerine artış yapılabilir” hükmünün mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
    Bununla birlikte, davalı işveren yönetim kurulunun 01/07/2008 tarihinde kabul ettiği “İnsan kaynakları çalışma esasları” başlıklı iç yönetmelik ile 31/08/2000 tarihli yönetmelik ve esasların yürürlükten kaldırıldığı kabul edilmiş, kapsam dışı personel bakımından ücrete ilişkin herhangi bir artış oranı ya da dönemi belirlenmemiştir. Diğer taraftan, söz konusu iç yönetmeliğin yürürlüğe gireceği tarih 26/09/2008 olarak belirlenmiştir.
    Uyuşmazlık konusu dosyalarda davacı işçiler tarafından en son imzalanan iş sözleşmesinin tarihinin 19/09/2008 olduğu ve iş sözleşmesinde, davalı şirketin personele ilişkin esaslarının ve ilgili düzenlemelerin uygulanmasının kabul edildiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. 19/09/2008 tarihi itibariyle 01/07/2008 tarihli “İnsan kaynakları çalışma esasları” başlıklı iç yönetmelik kabul edildiğinden, yeni iç yönetmeliğin işçiye tebliği ile 31/08/2000 tarihli kapsam dışı personel yönetmeliğinin yürürlükten kalktığı ve 19/09/2008 tarihli iş sözleşmesi ile bu değişikliğe muvafakat edildiği kabul edilmelidir.
    Tüm bu açıklamalar karşısında, Bölge Adliye Mahkemelerinin kesin nitelikte olan başvuru konusu kararları arasındaki uyuşmazlığın açıklanan gerekçe doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
    VI-SONUÇ
    1-... ... A.Ş. ve bağlı işyerlerinde, 01/07/2008 tarihinden sonra işverenin personele ilişkin esaslarının ve ilgili düzenlemelerin uygulanmasının kabul edildiğinin yazılı olduğu yeni iş sözleşmesi imzalayan işçiler bakımından, tebliğ ile birlikte 01/07/2008 tarihli “İnsan kaynakları çalışma esasları” başlıklı iç yönetmelik bağlayıcı duruma geleceğinden, düzenlemenin yürürlük tarihinden itibaren 31.08.2000 tarihli kapsam dışı personele ilişkin eski iç yönetmeliğin yürürlükten kalkmış sayılacağına ve uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine,
    2-Dairemiz kararının, Bölge Adliye Mahkemelerinin, 4857 sayılı İş Kanunu"ndan kaynaklanan uyuşmazlıkları incelemekle görevli ilgili hukuk dairelerine bildirilmesi için karardan bir suretin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
    24/12/2019 günü oybirliği ile kesin olarak karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi