12. Ceza Dairesi 2019/13900 E. , 2020/5228 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 21.05.2019
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : CMK"nın 223/2-a-c maddesi gereğince beraat
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Ölen ..."ın çene tümörü nedeni ile tedavsi kapsamında MR çekilmesine karar verildiği, ölenin panik atak nedeni ile çekimin anestezi altında yapılmasını istediği, bu nedenle 17.07.2010 tarihinde götürüldüğü özel tıp merkezinde anestezi uzmanı sanık .... ... nezaretinde sedasyon yapılması için hastanın hazırlandığı, anestezi uzmanı olan sanık ile anestezi teknisyeni tarafından hastaya anestezi uygulandığı, açılan damar yolundan 150 mg Propofol verildiği, çekim sırasında hastanın hareketlendiğinin görülmesi üzerine 4-5 dakikalık aralar ile 10 mg Propofol kullanıldığı, çekim için ayrıca radyoloji teknikeri...tarafından ilaçlı çekimin yapılabilmesi için Omniscan adlı ilacın açılan damar yolundan yapıldığı, çekim bittiği söylenmesine müteakip hastanın nefes almakta zorlandığı ve göğsünün yukarıya doğru kalkmadığı anlaşılınca CPR için önce entübe edildiği, oksijen verildiği, ambu yardımıyla solunuma başlandığı, yapılan değerlendirme sonrası kalp masajına başlandığı, çağrılan 112 ambulansı ile hastanın... Devlet Hastanesine götürüldüğü, müdahaleye cevap vermeyince aynı gün ölümün gerçekleştiği kabul edildiği olayda;
İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu 26.12.2012 tarih ve 5066 karar sayılı raporunda: "Kişinin ölümünün propofol ilacına bağlı solunum depresyonuna bağlı meydana gelmiş olduğunun" belirtildiği; İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunun 02.04.2014 tarih ve 1517 karar sayılı raporunda: "Hastanın MR uyumlu monitör ve ventilatör veya anestezi cihazı olmadan ve hastanın yanında da bulunmadan işlem yapılmış olduğu, çok acil vaka olmadığı için MR öncesi ayrıntılı anestezi muayenesinin yapılması gerektiği, kullanılan toplam 180 mg. Propofol’ün uygun dozda olduğu, doz uygun olsa dahi tekrarlayan dozlarda Propofol’ün solunum depresyonu yapabildiğinin bilindiği, dolayısıyla MR uyumlu anestezi cihazı altında uygulanması gerektiğinden; MR uyumlu anestezi cihazı olmaması ve hasta yanında sıkı takip yapılmaması nedeniyle işlemlerin tıp kurallarına uygun olmadığı, bu nedenle hastanın anestezisinden sorumlu anestezi uzmanı Dr. ...’in kusurlu olduğu" görüşlerinin belirtildiği; sanık müdafii tarafından 28.09.2016 tarihinde dosyaya sunulan ve...4. Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlenen İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunun 03.08.2016 tarih ve 3756 karar sayılı raporunda ise: "MR uyumlu anestezi cihazı olmaması ve hasta yanında sıkı takip yapılmaması nedeniyle işlemlerin tıp kurallarına uygun olmadığı, bu nedenle hastanın anestezisinden sorumlu anestezi uzmanı Dr. ...’in kusurlu olduğu, ölümün solunum depresyonuna bağlı olması nedeniyle erken müdahale edilmesi halinde de kişinin kurtulmasının kesin olmadığı, hekimin kusurlu eylemi ile ölüm arasında kesin bir illiyet bağı kurulamayacağı, sorulduğu üzere kişinin ölüm olayından Uz. Dr. ..."in kusur oranının 2/8 olduğu" görüşlerinin belirtildiği;
Dairemizin 26.04.2017 tarihli bozma kararı ile, sanık doktorun tıp kurallarına aykırı şekilde gerçekleştirdiği eylemi ile ölüm neticesi arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığı konusunda ortaya çıkan tereddütün giderilmesi ve taksirli eylem ile ölüm neticesi arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığının kesin bir biçimde belirlenmesi bakımından bir kez de Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"ndan rapor alınmasının istendiği, Adli Tıp Genel Kurulu tarafından...4. Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlenen 06.04.2017 tarihli ve 435 karar sayılı raporda; ""Adli ve tıbbi belgelere göre, her ne kadar Anestezioloji ve reanimasyon üyesi Prof....ve Radyoloji uzmanı Doç.Dr...imzalı bilirkişi raporunda; MR çekim odasının, sedasyon uygulanan bir hastada solunum ve dolaşımın takip edilmesi ve acil bir sorunda müdahale etmek için yeterli ekipmana sahip olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiş ise de, bu raporun dayanağı olay yeri incelemesinin 21.10.2013 tarihinde yapıldığı ve bu tarihte kullanılan MRG cihazının değiştirilmiş olduğu; olay sonrası Anestezi Uzmanı Dr....’in beyanlarında, işlem esnasında anestezi altında monitorizasyon yapıldığını ve hastaya Sp02 ve kalp atışlarını gösteren Puls Oximetre takıldığını, Puls Oximetre bulunduğu ve EKG cihazı ile MR odasına girilmediği için EKG uygulanmadığını, hastanın solunumu MR cihazı içerisinde göz ile takip edildiğinden ve MR cihazında ayrıca bir solunum takip cihazı bulunmadığından solunum cihazı da takılmadığını belirttiği; her ne kadar Sp02 takibi yapıldığı belirtilmiş ise de MR uyumlu anestezi cihazı kullanılmadığı, hastanın MR uyumlu monitör ve ventilatör veya anestezi cihazı olmadan, hastanın yanında da bulunmadan işlem yapılmış olduğu, çok acil vaka olmadığı için MR öncesi ayrıntılı anestezi muayenesinin yapılması gerektiği, kullanılan toplam 180 mg. Propofol’ün uygun dozda olduğu, doz uygun olsa dahi tekrarlayan dozlarda Propofol’ün solunum depresyonu yapabildiğinin bilindiği dolayısıyla MR uyumlu anestezi cihazı altında uygulanması gerektiğinden; MR uyumlu anestezi cihazı olmaması ve hasta yanında sıkı takip yapılmaması nedeniyle işlemlerin tıp kurallarına uygun olmadığı, bu nedenle hastanın anestezisinden sorumlu anestezi uzmanı Dr. ...’in kusurlu olduğu, ölümün solunum depresyonuna bağlı olması nedeniyle erken müdahale edilmesi halinde de kişinin kurtulmasının kesin olmadığı, hekimin kusurlu eylemi ile ölüm arasında illiyet bağı kurulamayacağı"" görüşünün belirtildiği anlaşılmakla;
Tüm dosya içeriğinden, MR uyumlu anestezi cihazı olmaması ve hasta yanında sıkı takip yapılmaması nedenleriyle sanığın uyguladığı tıbbi işlemin tıp kurallarına uygun olmadığı tespit edilmiş ise de; neticeli bir suç olan taksirle öldürme suçundan sanığın sorumlu tutulabilmesi için, sanığın tıp kurallarına aykırı davranışı ile ölüm neticesi arasında nedensellik bağının kesin ve net bir biçimde kurulması gerektiği, tıbbi uygulama hatası konulu somut olayda, ölüm neticesinin sanık doktorun tıp kurallarına aykırı eyleminin doğrudan sonucu olduğunun ve dolayısıyla ölüm neticesi ile sanığın tıp kurallarına aykırı davranışı arasında illiyet bağının kesin olarak tespit edilmesi halinde ancak sanığın taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulabileceği, somut olayda Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporları ile Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporlarında benzer şekilde, ölüm neticesi ile sanığın tıp kurallarına aykırı davranışı arasında kesin bir illiyet bağının kurulamayacağının belirtilmesi karşısında, olaya uygun düşen bilirkişi raporlarındaki tespitlerin dosya içeriği ile uyumlu olduğu ve bu suretle taksirle öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı; ayrıca kamu görevlisi olmayan sanığın olaya konu tıbbi girişimi özel bir tıp merkezinde gerçekleştirmesi karşısında, somut olayda TCK"nın 257. maddesinde tanımlanan ihmali davranışla gerçekleştirilen görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğundan da söz edilemeyeceği anlaşılmakla;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanlar vekilinin sanığın kusurlu olduğuna ve nedensellik ilişkisinin kurulabileceğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA; 14.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.