11. Hukuk Dairesi 2019/2239 E. , 2020/683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/02/2018 tarih ve 2016/1014 E- 2018/68 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/02/2019 tarih ve 2018/704 E- 2019/226 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların murisi olan ...’un 10/04/2016 tarihinde ölümü üzerine dava dışı Oruçoğulları Alüminyum Külçe San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait sermaye payı dahil tüm malvarlığının mirasçılarına intikal ettiğini, davalı şirket müdürünün şirket kasası ve banka hesaplarında bulunan paraları keyfi şekilde sarfettiği, fiktif alacaklar yarattığı, gerçek dışı kayıtlarla şirketi borçlandırdığı şeklinde duyumlar alındığını, davalının kusurlu davranışlarının TTK 630/2 maddesi uyarınca haklı sebep teşkil ettiğini ileri sürerek TTK 630/2 maddesi uyarınca idare ve temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin babasının yanında ve şirkette yetişmiş olması nedeniyle muris tarafından alınan 25/03/2016 tarihli karar ile 10 yıllığına şirketi münferiden temsile yetkili kılındığını, davacı iddialarının haksız olduğunu, müvekkilinin 04/10/2016 tarihli ihtarla şirketin son durumu ve işleyişi ile ilgili bilgilendirme yapmak için tüm ortakları 20/10/2016 tarihinde toplantıya çağırdığını, ancak sadece davacının toplantıya katılmadığını, şirketin satılan malının %80’inin üretildiği döner ocağının yenilenmesi ve bu nedenle kredi alınması gerektiğini, ancak davacının toplantıya katılmaması nedeniyle şirket hisselerinin mirasçılar adına intikali sağlanamadığından kredi sorununu çözme yolunda karar alınamadığını, yine toplantıda şirket yeminli mali müşaviri tarafından düzenlenen raporda herhangi bir usulsüzlük olmadığının ve şirketin kâr elde etmekte olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin şirketi zarara uğratacak herhangi bir işleminin olmadığını, şirketin borçlarında azalma olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın tarafların ortağı olduğu dava dışı şirket kayıt ve belgelerinde davacı iddiasını destekleyecek bilgi veya belgeye rastlanılmadığının tespit edildiği, davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektirecek mali olumsuzlukların bulunmadığı, murisin vefatı sonrasında şirketin ekonomik durumunun öncesine oranla bozulmadığı, zarar etmediği, davalı müdürün yönetim görevini kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre yürütmediğine, özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğine dair somut bir veriye rastlanmadığı, davacının ortak sıfatıyla bilgi alma ve inceleme hakkını ayrı dava açmak sureti ile kullanabileceği, davacının genel kurul çağrılarına rağmen genel kurul toplantılarına icabet etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun davalı müdürün özen ve bağlılık yükümlülüğünü ağır bir şekilde ihlal ettiği ve azli için haklı sebeplerin oluştuğu yönündeki iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmemiş esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.