3. Hukuk Dairesi 2018/1812 E. , 2018/2723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacı için ödenen aylık 100.00.- TL yoksulluk nafakasının yeterli olmadığını ileri sürerek 1.500,00 TL ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı, cevap dilekçesi ile davanın reddini istemiştir .
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, yoksulluk nafakasının aylık 700.00 TL"ye yükseltilmesine dair verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 20.06.2016 günlü ve 2016/5677 E. 2016/9548 K. sayılı ilamıyla; "Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde 430.00 TL olarak belirlenen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, tarafların anlaşmalı boşandıkları, boşanma kararının 17/04/2002 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 16/11/2012 tarihinde açıldığı, davacının turizm şirketinde yönetici iken işten ayrıldığı, tercümanlık yaptığı, davalının ise çanta sattığı, 1.000,00 TL geliri olduğu, kendi evinde kaldığı, 5 katlı binası ve aracı olduğu, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır.
Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olur ise;mahkemece Dairemizin 20.06.2016 günlü ve 2016/5677 E. 2016/9548 K. sayılı bozma ilamı uyulmuş ise de,bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Ayrıca her dava açıldığı tarihteki şartlara tabi olduğundan, nafaka miktarının dava tarihi olan 16.11.2012 tarihi esas alınarak TÜİK"in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle tespiti gerekirken yanlış ve yanılgılı değerlendirme ile dava tarihinden sonraki bir tarihin (Nisan 2017) esas alınarak nafaka miktarının tespiti doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.