11. Ceza Dairesi 2018/3659 E. , 2018/5314 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.05.2018 tarih ve 2017/11920 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 16.05.2018 tarih ve KYB-2018/41249 sayılı ihbarname ile;
“Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şüpheliler ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 14/09/2010 tarihli ve 2010/29602 soruşturma, 2010/13302 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 28/09/2015 tarihli ve 2015/2617 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi." (Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının, “12.05.2015 tarih ve 2015/5161 Sr-2015/10332 Karar sayılı” karar yerine, sehven “14.09.2010 tarih ve 2010/29602 Sr-2010/13302 Karar sayılı” karar olarak yazıldığı anlaşılmıştır.)
"5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda müştekinin müracaatında belirttiği şekliyle ortak olduğu şirketin bilgisi dışında diğer ortak şüpheliler tarafından devir işlemi yapılmadan hileli olarak sonlandırıldığından bahisle şikayetçi olması üzerine soruşturma işlemlerine başlanıldığı, soruşturma kapsamında sadece Gelir İdaresi Başkanlığı Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğünün 30/05/2014 tarihli ve 2004/5-2893 sayılı yazısına istinaden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla, anılan şirketin faaliyetlerinin ne şekilde sonlandırıldığına, nasıl faaliyetlerine başladığına, imza yetkililerinin kimler olduğuna dair şirkete ait defter ve diğer belge asıllarının ilgili ticaret sicil memurluğundan temin edilerek yapılan inceleme neticesinde ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; müştekinin T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği‘ne BİMER yoluyla gönderdiği 23.01.2015 tarihli dilekçesi ve Anamur Polis Merkezi Amirliği‘nde alınan 20.02.2015 tarihli beyanında; kardeşleri olan şüpheliler ..., ... ve ... ile ... Pazarı Gıda San.ve Tic. Ltd. Şti. isimli şirkette ortak olarak faaliyet gösterdiklerini, şirket yetkilisi ve %55 hisseye sahip ortağın kendisi olduğunu, aralarında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle şirket işlerini bırakarak Anamur İlçesine yerleştiğini, kardeşleri olan şüphelilerin, şirket muhasebeci olan diğer şüpheli ... ile iştirak halinde 750.000 TL‘yi bulan malvarlığına sahip şirketi sahte belgeler düzenleyek hileli yollarla fesh ettiklerini ve kendisini zarara uğrattıklarını beyan ederek şikayetçi olduğu, şüphelilerin kollukta alınan beyanlarında suçlamaları kabul etmediklerini bildirdikleri, dosya içerisinde bir sureti mevcut Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı‘nın 30.05.2014 tarih ve 2004/5-2893 sayılı yazısına göre, şirket ortakları olan şüpheliler ..., ... ve ... tarafından verilen 15.12.2011 tarihli dilekçe ile şirketin gayri faal olduğu, muhasebecinin boş beyanname verdiği, şirket yetkilisinin sahip çıkmadığı, işyeri kirasının ödenmediği ve herhangi bir kazançlarının bulunmadığı belirtilmek suretiyle şirketin resen terkininin talep edildiği, 11.02.2013 tarihli yoklama fişi ile “anılan adreste 16.06.2009 tarihinden itibaren şüpheli ...‘ın faaliyet gösterdiğinin, şirketin 2009 yılı ortalarından beri gayri faal durumda bulunduğunun, tasfiyeye gidilmediğinin, hisse devri yapılmadığının, şirketin merkez işyerinin, şubesinin ve deposunun bulunmadığının, şirket adına 33 B 1547 plaka sayılı taşıtın bulunduğunun ve şirketin 2012 yılı içerisinde mal ve hizmet alımın olmadığının“ belirlenmesi üzerine şirketin mükellefiyet kaydının 31.07.2013 tarihi itibarıyla resen terkin edildiğinin bildirildiği, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası‘nın 09.04.2015 tarihli cevabi yazısında, şirketin oda kaydının 5174 sayılı TOBB Kanunu‘na istinaden 03.03.2014 tarihinde terkin edildiğinin belirtildiği, söz konusu cevabi yazılarda şirketin terkin edilmesine ilişkin olarak müşteki adına yapılan herhangi bir işlem ya da sahte olarak düzenlenen bir belgeden bahsedilmediği gibi müştekinin aynı husustaki şikayetlerine ilişkin olarak Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 14.09.2010 tarih ve 2010/29602 Sr-2010/13302 Karar sayılı ve 12.05.2011 tarih ve 2011/10657 Sr-2011/7744 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlarının birer suretinin de dosya içerisinde mevcut bulunduğu, müştekinin bu kararlar sonrası yeni bir iddiada
bulunmadığı gibi yeni bir delil de ibraz etmediğinin anlaşılması karşısında, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen 12.05.2015 tarih ve 2015/5161 Soruşturma-2015/10332 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 28.09.2015 tarih ve 2015/2617 Değişik İş sayılı kararında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle, kanun yararına bozma isteminin CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 04.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
.