12. Ceza Dairesi 2019/12292 E. , 2020/5222 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Hükümler : Sanıklar hakkında TCK’nın 37/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun TCK"nın 277/1-1, 43, 62, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyet
Temyiz Edenler : Sanıklar ..., ..., ... ve sanıklar ... ile ... müdafiileri
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar ..., ..., ... ve sanıklar ... ile ... müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... ile adı geçenin arkadaşları olan diğer sanıklar ... ve...in, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, sanık ...’in şikayetçi ...e’e yönelik olarak hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddiasıyla yargılanmakta olduğu... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/117 esas sayılı davasında beyanları alınan tanıklarla olağan olmayan yollarla ve koşullarda bir araya gelip, tanıkların sanık ... aleyhine verdikleri önceki ifadelerini değiştirmeleri yönünde ısrarlı taleplerde bulunarak, tanıkları sanık ... lehine beyanda bulunmaya zorlamak suretiyle gerçeği söylemekle yükümlü olan tanıkları hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs ettikleri anlaşıldığından, sanıkların sübut bulan eylemlerinin TCK"nın 37/1. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanunun 277/1. madde ve fıkrasındaki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğuna, tanıklardan hatıra binaen ricada bulunmayan sanıkların fiillerinin iltimas derecesini aşması nedeniyle suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 69. maddesi ile TCK"nın 277. maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen “Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.” cümlesinin sanıklar hakkında uygulanmamasına, sanıkların, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda, birden fazla tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmeleri nedeniyle TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç koşullarının oluştuğuna dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar ..., ..., ... ve sanıklar ... ile ... müdafilerinin sübuta ve suç vasfına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu gerek Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11.04.2000 tarihli ve 65–69, 22.10.2002 tarihli ve 234–366, 04.07.2006 tarihli ve 127–180, 03.05.2011 tarihli ve 155–80, 21.02.2012 tarihli ve 279–55, 15.04.2014 tarihli ve 599-190, 28.03.2017 tarihli ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25.03.2003 tarihli ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında, sanıklar hakkında adliyeye karşı işlenen yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasında; sanıklara atılı suçun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle şikayetçi ...e’nin sanıklara yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeksizin davaya katılmasına karar verilip, kendisini vekil ile temsil ettiren şikayetçi lehine vekalet ücreti hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar ..., ..., ... ve sanıklar ... ile ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasındaki “Katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca tayin olunan 1500 TL maktu vekalet ücretinin sanıklardan payları oranında eşit olarak tahsiline,” ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.