10. Hukuk Dairesi 2017/4446 E. , 2019/5498 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesindeki düzenlemeye göre, üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere ve diğer sorumlulara rücu eder. Yani üçüncü kişiler, taksirli veya kasıtlı olarak Bağ-Kur sigortalısına veya hak sahiplerine, sağlık yardımı yapılmasına, malullük, yaşlılık ve ölüm aylıkları bağlanmasına neden olursa, Kuruma, bu yardımları rücuan geri isteme hakkı veren bir yasal düzenlemedir.
İnceleme konusu davada; 14.08.2006 tarihinde davalı tarafından kasten öldürülen Kurum Bağ-Kur sigortalısının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli ölüm aylıkları ile yapılan cenaze yardımından oluşan bakiye Kurum zararının talep edildiği ve olay nedeniyle doğan Kurum zararının 17.105,32 TL"si (Kurum zararının 535"ine tekabül eden kısmının) için davalı hakkında rücuan alacak davası açıldığı, Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin (iş mahkemesi sıfatıyla) 2011/409 Esas - 2013/248 Karar sayılı 30.05.2013 tarihli kararı ile talep gibi kabule karar verildiği, kararın Dairemizin 30.01.2015 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşen ceza davasında sanık sıfatıyla yargılanan davalının aldığı müebbet hapis cezasının yapılan haksız tahrik indirimi sonucu TCK."nın 29. maddesi gereği 16 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza Mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler. "Res Judicata"nın Türkçesi Üzerine", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56. sayı 2. 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Mahkemece; sigortalının haksız davranışı nedeniyle olaya sebebiyet verdiği, olayda sigortalının da kusurlu olduğu, bu hususun Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini de bağlar nitelikte kesinleşmiş maddi olgu halini aldığı, ceza davasındaki tahrik indirimi oranına göre, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 50. ve 51. maddeleri uyarınca, rücu alacağından da indirim yapılması gereği gözetilmekle beraber, ceza davasında davalı hakkında uygulanan haksız tahrik hükümleri gereğince yapılan indirim göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece davalının sorumlu olduğu tazminat tutarında %41,6 haksız tahrik indirim oranının dikkate alınarak hesaplanacak Kurum zararından, ilk rücu davasında hükmedilen tutar düşülmek ve bu kapsamda bakiye alacak için kesinleşen ilk rücu davasının da kesin hüküm teşkil etmeyeceği hususu da gözetilmek suretiyle bakiye kurum alacağına hükmedilmesi gerekirken, hatalı şekilde kesin hüküm nedeniyle açılan davanın usulden reddine şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.