3. Hukuk Dairesi 2017/12100 E. , 2018/2699 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı ve davalılar-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 20.03.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalılar vekili Av.... ve temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiracının 2010 yılı Eylül ve Ekim aylarına ilişkin kira paralarını eksik ödediğini, sözleşmenin 7. maddesindeki muacceliyet koşulu uyarınca ödenmeyen aydan kira süresi sonuna kadar tüm ayların muaccel hale geldiğini, belirtilen bu alacağın tahsili amacıyla kiracı ve kefiller hakkında icra takibi yaptıklarını, itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve icra tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davacının 3. yılın sonunda kira parasını 8.500 Usd’dan 13.000 Usd’a çıkarılmasını aksi takdirde kiralananın tahliye edilmesini müvekkiline ihtar ettiğini müvekkilince fahiş kira artışının kabul edilmeyerek kiralananın 29.10.2010 tarihinde tahliye edildiğini, tahliye olgusunun davacının isteği doğrultusunda gerçekleştiğini, sözleşmenin bu şekilde karşılıklı feshedilmiş olmasına rağmen kira parası istenilmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, birleşen dosyada ise, ödenen 8.500 Usd depozitonun tahsili için yapılan icra takibine davacı tarafından yapılan itirazın iptalini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile, 8.000 USD depozitonun mahsubu ile bakiye 43.000 USD asıl alacak yönünden borçlunun itirazının iptaline, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 02.10.2012 tarih, 2012/8813 esas 2012/12633 karar sayılı ilamıyla “... kiralananın anahtarı davadan sonra 06.12.2010 tarihinde notere tevdi edilmiş olup, mahkemece anahtar tesliminin bu tarihte gerçekleştiği kabul edilmiştir. Takipte muacceliyet koşuluna dayanılmış olup, kiralanan yargılama aşamasında tahliye edildiğine göre, muacceliyete dayalı alacak isteminin konusuz kaldığı kabul edilmelidir. Ne var ki, anahtar teslim tarihine kadar davalının sözleşmeden kaynaklanan kira ödeme sorumluluğu devam edeceğinden, mahkemece anahtar teslim tarihi olan 06.12.2010 tarihine kadar işleyen kira parasının da hüküm altına alınması gerekir. Ayrıca dava tarihindeki haklılık durumuna nazaran kiralananın sonradan tahliye edilmesi nedeniyle konusuz kalan kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir....” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl davada 10.199,98 Usd kira alacağı ve 51.000 Usd makul süre kira bedeli yönünden davanın kabulüne ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararın bozmaya uygun olmasına ve hükmedilen makul süre kirasının davacı tarafından açılan, 1 yıllık kira bedelinin cezai şart olarak talep edildiği, davada dikkate alınabileceğinin anlaşılmasına göre davalıların tüm ve davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı-karşı davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde ve bozma ilamında davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının A/8 numaralı "Reddedilen miktar yönünden davalılar vekili için hesaplanan 18.322,48 TL Vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine" bendinin hükümden çıkartılmasına ve yerine (A/8) numaralı bent olarak "yargılama sırasında taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle, tahliye tarihine kadar olan kira bedelleri ve makul süre kirasına hükmedildiğinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına " ifadesinin yazılmasına, hükmün davacı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.