13. Hukuk Dairesi 2015/22871 E. , 2017/11869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan yüklenici olan ... ile aralarında ... 4.Noterliği tarafından 12.12.2006 tarihinde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre taşınmazın 35.000 TL bedelle satışı hususunda anlaşıldığını ve taşınmazın teslim tarihinin 30.03.2007 tarihi olarak kararlaştırıldığını, aynı gün haricen taşınmaz satış sözleşmesi de imzalanılarak taşınmazın 80.000,00 TL bedelle satışı hususunda anlaşıldığını ve bu bedelin 35.000,00 TL’sinin peşin, 45.000,00 TL karşılığında kendisine ait aracı davalı yükleniciye verdiğini, daha sonra davalı yüklenicinin gösterdiği üçüncü kişiye doğrudan devir edildiğini ve ödemenin bu şekilde yapıldığını, ayrıca davalı yüklenici ile diğer davalılar arsa sahipleri ... ve ... arasında 06.06.2006 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, haricen yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin fesih edildiğinin duyulması üzerine 02.07.2008 tarihinde hem yükleniciye hem de arsa sahiplerine ihtarname göndererek, sözleşmenin fesih edilip edilmediğinin sorulduğunu ve taşınmazın tesliminin talep edildiğini, sözleşme feshedilmişse yüklenicinin inşaata yaptığı katkı oranında haklarına halef olduğunu ihtaren bildirdiğini, davalı arsa sahipleri tarafından gönderilen cevabi ihtarnamede yüklenici ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 16.06.2008 tarihinde fesih edildiğinin bildirildiğini, bu cevap üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/212 D.İş sayılı dosyası ile delil tespit talebinde bulunularak yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda inşaatın % 80 seviyesinde olduğunun tespit edildiğini, davalı yüklenici ile diğer davalılar arsa sahipleri arasında 16.06.2008 tarihinde düzenlenen fesihnamede kat karşılığı inşaat sözleşmesinin karşılıklı olarak rızaen görülen lüzum üzerine fesih edildiğinin yazdığını, oysa kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kural olarak mahkemece fesih edilmesinin gerektiğini, taraf iradelerinin fesih konusunda birleştiği takdirde yüklenici tarafından yapılan iş bedelinin o tarihteki mahalli rayice göre saptanmasının gerektiğini, bu nedenle taraflar arasında yapılan feshin iyi niyetli olmadığını, davalıların kendi aralarında yaptıkları fesih işleminin yargısal denetim dışında kalması, bir mahkeme kararına dayanmaması ve fesih için gerekli yasal koşulların oluşup oluşmadığının belirli olmaması nedeniyle yapılan feshin geçerli bir feshin sonuçlarını doğurmayacağını ileri sürerek öncelikle sözleşme gereği satışı vaad edilen bağımsız bölümün arsa payının belirlenerek tapusunun iptali ile kendi adına tesciline, olmadığı takdirde ödenen satış bedeli kadar inşaatın yapımına katkı sağlanıldığından ve davalı arsa sahipleri sebepsiz zenginleştiğinden fazlaya ilişkin saklı kalmak kaydıyla satış bedeli için ödenen 80.000,00 TL"nin şimdilik 35.000,00 TL"sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı arsa sahipleri ... ve ... savunmalarında, davacı ile davalı yüklenici ... arasındaki satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadıklarını ve bilgilerinin bulunmadığını belirterek tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesini dilemişler, ancak davacı tarafından davalı yükleniciye satış bedeli olarak ödenen 35.000,00 TL’yi ödemeyi kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Davalı yüklenici ..., davacıdan satış karşılığı 35.000,00 TL aldığını, davacının 45.000,00 TL ödemediğini, bu nedenle inşaatı tamamlayamadığını, 35.000,00 TL bedeli dava tarihinden itibaren yasal faizi ile ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın davalı yüklenici ... yönünden kabulüne, 35.000,00.TL"nin ödeme tarihi olan 30.03.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine, diğer Davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, terditli olarak açtığı eldeki davada, davalılar arasında 06.06.2006 tarihinde imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 16.06.2008 tarihinde noterde düzenlenen fesihnamede karşılıklı olarak görülen lüzum üzerine rızaen feshetmeleri nedeniyle yapılan feshin yargısal denetim dışında kalması, bir mahkeme kararına dayanmaması ve feshin kötüniyetli olması nedeniyle geçerli bir fesih işleminin sonuçlarını doğurmayacağını ileri sürerek öncelikle davalı yüklenici ile aralarında 12.12.2006 tarihinde imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile kendi adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde ödediğini iddia ettiği 80.000,00 TL satış bedelinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 35.000,00
TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı yüklenici, davacı tarafından 35.000,00 TL ödendiğini ve bu bedeli ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiş, diğer davalılar arsa sahipleri ise tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesini, ancak davalı yükleniciye ödenen 35.000,00 TL’yi ödemeyi kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Mahkemece, davacının taşınmaz satış sözleşmesi karşılığı belirlenen 80.000,00 TL’dan mahsup edilmek üzere aracını 45.000,00 TL bedel karşılığı davalı yükleniciye teslim ettiğini ispat edemediğinden davalı yüklenici ... yönünden davanın kabulü ile 35.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, diğer davalılar arsa sahipleri yönünden kat karşılığı inşaat sözleşmesi feshedildiğinden ve davacı ile davalı yüklenici arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadıklarından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Somut olayda, davacının öncelikli talebi olan tapu iptal ve tescil talebi hakkında mahkemece bir hüküm kurulmadığı gibi kararın gerekçesinde de bu talep yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiştir. Kaldı ki, davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilse dahi, davacı tarafından davalı yükleniciye ödenen 35.000,00 TL davalı arsa sahiplerinin kabulünde olup bu davalılar yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu gibi hükümde davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine yönelik de bir karar verilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davacının öncelikli talebi olan tapu iptal ve tescil talebi hakkında gerektiğinde yeterli araştırma da yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.