4. Hukuk Dairesi 2014/15709 E. , 2015/87 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2011/661-2013/463
Davacılar R.. B.. vd vekili Avukat Salih tarafından, davalılar Sağlık Bakanlığı vd aleyhine 02/12/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu ve husumet nedeniyle davanın reddine dair verilen 24/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacıların diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, hatalı ameliyat nedeniyle çocuğun sakat doğmasından kaynaklanan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı doktorun görev kapsamında yapmış olduğu eyleminden dolayı ancak İdare aleyhine dava açılabileceği, kendisine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle istemin reddine, davalı İdare yönünden ise davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, ayrıca davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş, kararı davacılar temyiz etmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, “Her türlü idarî eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddî ve manevî zararların tazminine ilişkin davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar. İdarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Bu madde hükmü ile, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusu kapsama alınmış ve bu tazminat davalarına bakma görevi İdari Yargıdan alınarak Asliye Hukuk Mahkemelerine verilmiştir. Bu şekilde uygulamaya giren kanun hükmünün, İdari Yargı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin görev alanını düzenleyen Anayasanın 125, 155 ve 157. madde hükümlerine aykırı olmasından dolayı Anayasa Mahkemesi"nin 16/02/2012 tarih ve Esas: 2011/35, Karar: 2012/23 sayılı kararı ile iptal edildiği, iptal kararının 19/05/2012 tarih ve 28297 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmıştır.
Davacı, davanın açıldığı tarih (02/12/2011) itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesine göre görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Ancak yargılama devam ederken HMK"nun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, mahkemece davalı Sağlık Bakanlığı yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmiştir.
Şu halde, davacıların iradesi dışında gelişen hususlar dikkate alındığında, davacı tarafın davalı Sağlık Bakanlığı yönünden vekalet ücretiyle sorumlu tutulması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de, anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 438/7. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenle, hüküm fıkrasının beşinci bendinin davalı Sağlık Bakanlığı lehine vekalet ücretine ilişkin ilgili kısmının hükümden çıkarılmasına, davacıların diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/01/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle gerçek kişi davalı yönünden çoğunluğun kararına katılmıyorum.12/01/2015