3. Hukuk Dairesi 2020/5252 E. , 2021/3227 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kooperatifin müracaatı üzerine dava dışı şahıslara ait dava konusu taşınmazı kamulaştırdıklarını, hükmen tescil davası sonucu adlarına tescil edildikten sonra ihale ile davalıya sattıklarını, düzenlenen protokol ve taahhütname ile davalının satış tarihinde ve ileride açılan tezyidi bedel davası sonucu ödenecek miktarı idareye ödemeyi taahhüt ettiğini, tapu davalıya devredildikten sonra, dava dışı arsa sahiplerinin açtığı tezyidi bedel davası sonucu mahkemece hükmedilen miktarı, masraflarını ve faizlerini açılan icra takipleri sonucu arsa sahiplerine ödediklerini ileri sürerek 732.206.68.TL"nin 04.08.2011 tarihinden, 47.868.00.TL masrafın 20.06.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı, taahhüdün zamanaşımına uğradığını, davacının ihale sırasında tebligatları eksik yapması sonucu yıllar sonra arsa sahibinin açtığı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası nedeniyle bir sorumlulukları olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 780.074.68.TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.05.2015 tarih ve 2014/24614 esas, 2015/16163 karar sayılı ilamı ile; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeden “...Bu itibarla, davacının kamulaştırma işlemlerini azami özen ve dikkat göstererek ve süresinde yapsa idi dahi açılacak tezyidi bedel davası nedeniyle bir fark doğup doğmayacağı belirlenerek sonuca gidilmesi zorunlu olduğu ve aynı konuda açılan ve kesinleşen emsal dava dosyalarında taahhütname olduğu hallerde davacı idarenin % 50 kusurlu bulunduğu gözetilerek, mahkemece, taahhütname olan eldeki dosyalarda davacı idarenin müterafik kusurunun, dosya kapsamına, hak ve nasafete, emsal kararlara uygun olarak %50 olarak tespit edilerek, ödenen bedelden bu kusur oranında indirime gidilerek karar verilmesi gerekirken ödenen bedelin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 390.037,34-TL’nin dava tarihi olan 02/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının faiz başlangıcına yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir.
Dava konusu olayda davacı tarafından kesilen fatura 17/08/2011 tarih ve 5589 sayılı yazı ekinde davalı kooperatife gönderilerek, fatura tutarı ve yargılama giderleri toplamı olan 780.074,68 TL’nin yazının tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesi talep edilmiş; davacı yazısına davalı kooperatifçe verilen 08/09/2011 tarih ve 14122 yevmiye nolu cevabi yazıda ise idare yazısının kooperatiflerine 06/09/2011 tarihinde tebliğ edildiği belirtilerek, fatura iade edilmiş ve borcun kabul edilmediği bildirilmiştir. Bu durumda davalının dava tarihinden önce temerrüde düştüğü anlaşıldığından, alacağa temerrüt tarihi olan 09/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedilmesi gerekirken, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesine yönelik hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK"un 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün 1. fıkrasında yer alan “dava tarihi olan 02/01/2012 tarihinden” ifadesi hükümden çıkartılarak yerine ""temerrüt tarihi olan 09/09/2011 tarihinden"" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.