1. Hukuk Dairesi 2015/6391 E. , 2018/7951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanları ... Macit"in, 2887 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 12 no"lu bağımsız bölümünü oğlu ...’ya devredilmek üzere ..."nın bacanağı ... Petek" e, 16 no"lu bağımsız bölümünü de oğlu ... Macit lehine ..." un kayınbiraderi ... ..."a satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, ... Petek" in taşınmazı ..."nın eşi davalı ...’ye, ... ...’ın da ... Macit"in arkadaşı davalı ..."a devrettiklerini, işlemlerin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ilk eller ... ile ...’ın da muvazaayı bilen ve bilmesi gereken kişiler olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptal ve payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazı iyiniyetle ve bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1928 doğumlu mirasbırakan ... Macit’in 08.06.2006 tarihinde öldüğü, geriye eşi ..., davacı kızı ... ile dava dışı çocukları ...,..., ...,... ve ...’in kaldıkları, davalılardan ...’nin murisin oğlu ...’nın eşi, diğer davalı ...’un ise murisin oğlu ...’un arkadaşı olduğu, çekişme konusu 2887 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 16 nolu bağımsız bölümün 7/8 payının muris ..., 1/8 payının ise murisin eşi ... adlarına kayıtlı iken 29.05.2000 tarihinde dava dışı ... ...’a, ... tarafından da 14.06.2006 tarihinde davalı ...’a satış sureti ile devredildiği, yine aynı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümün 7/8 payı muris ..., 1/8 payı ise murisin eşi ... adlarına kayıtlı iken 29.05.2000 tarihinde dava dışı ... Petek’e,... tarafından da 01.03.2012 tarihinde davalı ...’e, ... tarafından ise 5.11.2012 tarihinde dahili davalı ...’e satış yolu ile temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; çekişme konusu 16 nolu bağımsız bölümü edinen ilk el ... ...’ın murisin oğlu ...’un kayınbiraderi olup, dinlenen tanık beyanlarından adı geçen şahsa yapılan temlikin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Ancak tapu kaydına güvenerek taşınmaz edinen kişinin kazanımının Türk Medeni Kanunu 1023. maddesi uyarınca korunması gerekmektedir. Eğer taşınmazı edinen kötüniyetli ise 1023. madde koruyuculuğundan yararlanamayacaktır. Kötüniyetin varlığını ispat yükü ise davacıya aittir.
Dosya içeriğinde yer alan banka ekstresine göre, davalı ...’un 14.06.2006 tarihinde (akit tarihinde) satıcı ... ... hesabına toplam 100.000 TL yi (90.000 ve 10.000 TL olarak) daire bedeli açıklaması ile banka aracılığı ile gönderdiği anlaşılmaktadır. Resmi akitteki bedel 60.000 TL, satış tarihi itibari ile gerçek değer ise 210.000 TL’dir. Öte yandan, dosya kapsamına göre, davalı ..."un taşınmazı edindikten sonra bir süre kullandığı, daha sonra kiraya verdiği görülmektedir. Tüm bu somut olgular bir arada değerlendirildiğinde davalı ...’un kötüniyetli olduğu kanıtlanmış değildir.
Hal böyle olunca ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı ...’un yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.