Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/271
Karar No: 2015/2890
Karar Tarihi: 09.12.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/271 Esas 2015/2890 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/271 E.  ,  2015/2890 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.02.2011 gün ve E:2009/420, K:2011/91 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 19.03.2013 gün ve E:2011/4535, K:2013/3689 sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, davalı tarafa zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada yolcu olan davacının %100 oranında malul kalacak şekilde yaralandığını açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 125.000 TL iş göremezlik ve 5.819,82 TL tedavi giderini müracaat tarihi olan 5.12.2008 dan işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile, 5.819,82 TL tedavi gideri ile 125.000 TL iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekili ile davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK"nun “işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlığını taşıyan 85.maddesi uyarınca; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 3. maddesi gereğince İşleten; Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
    Dosya içerisinde mevcut olan araç ruhsat fotokopisinden maliklerin birisinin dava dışı Mesut Barın, diğerinin ise davacı ... olduğu anlaşılmaktadır. Her nekadar malik sıfatı işletenlik için karine ise de somut delillerle her zaman aksinin ispatı mümkün bulunduğundan dolayı mahkemece taraflardan delilleri sorulup usulen toplandıktan ve ... Plakalı aracın işleteni tespit edildikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli değildir. Ayrıca işleten sıfatının bulunduğunun takdir edilmesi durumunda KTK 92.maddesi gereği tazminat talebinin kabul edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    3-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının Genel Şartlarının B-2 maddelerinde sigortacının zarar giderim yükümlülüğü, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya bildirildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortasının poliçe limiti dahilinde tazminatı ödemekle yükümlü olup, bu sürenin sonunda ödeme yapılmadığı takdirde temerrüt gerçekleşeceği öngörülmüştür. Davacı tarafından davalıya 5.12.2008 tarihinde müracaatta bulunmuştur. Bu durumda sigorta şirketinin 8 iş günü sonrası olan 18.12.2008 tarihte temerrüde düştüğünün kabulü gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru değil bozma nedenidir.
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği karar taraf vekillerinin temyizleri üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı nedenlerle oyçokluğuyla bozulmuştur.
    Yerel mahkemece, bozma ilamının üçüncü (3.) bendine uyulmuş; ikinci (2.) bendi yönünden ise "...davalının sorumluluğuna esas Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin (ZMSS) davalı ile dava dışı Mesut Barın arasında düzenlendiği, dolayısıyla davacının sigorta poliçesinin akidi olmadığı, davalı ... şirketinin 2918 sayılı Yasanın 91/1.maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere kendisi ile akdi ilişki içerisindeki işletenin sorumluluğunu Yasanın 85.maddesine göre üstlenmiş olup, Yasanın 92/(a) maddesinde belirtilen ZMSS karşı talebi teminat dışında bırakılan işleten, davalı ZMSS ile akdi ilişki içerisindeki işleten olduğu (sigorta ettiren), oysa somut uyuşmazlıkta, kayden araç maliki görünen davacı ile davalı ZMSS arasında akdi ilişki bulunmadığından davacı, davalı ZMSS karşısında 3.kişi durumunda olduğu, bu halde davacı 2918 sayılı Yasanın 92/(a) maddesindeki talebi ZMSS teminatı dışında bırakılan işleten (sigorta ettiren) olmadığından davacı zararının davalı ZMSS tarafından karşılanması gerektiği" gerekçeleriyle, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; aracın işleteninin tespiti için araştırma yapılması gerekip gerekmediği; davacının araç maliki olması nedeniyle işleten sıfatının da bulunduğunun takdir edilmesi durumunda 2918 sayılı KTK 92.maddesi gereği tazminat talebinin kabul edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan "araç sahibi" ve "işleten" kavramlarının açıklanmasında yarar vardır:
    2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 3. maddesinde araç sahibi; “araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik ya da satış belgesi düzenlenmiş kişidir”, işleten ise, “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen ya da aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet ya da rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
    Yasada ve öğretide, işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçütler söz konusudur. Bunlardan şekli ölçüt, satışa esas olan tescil belgesinde, trafik belgesinde, sigorta poliçesi ve vergi kaydında yazılı olmayı; maddi ölçüt ise, araçtan yararlanmayı ve araç üzerindeki eylemli egemenliği ifade etmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda işleten kavramı ve kimlerin işleten olabileceği belirtilmiştir. Kural olarak aracın trafik sicilinde adına kayıtlı olduğu kişi, yani araç sahibi, aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor, üzerinde çıkar sağlıyorsa; hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacaktır. Noterlerin düzenleme yoluyla yaptığı satış ve devir işleminin arkasından yapılacak tescil, mülkiyete karine oluşturması bakımından önem taşır. Kuşku olan durumlarda aracın malikine işleten gözüyle bakılmalı ve buna ağırlık verilmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 06.03.2002 gün ve E:2002/11-71, K:2002/141; 24.03.2004 gün ve E:2004/10-165, K:2004/171; 20.03.2013 gün ve E:2012/1069, K:2013/379 sayılı ilamları).
    Görüldüğü gibi, sicilde malik görünen kişi, karine olarak aracın işleteni sayılmaktadır. Bunun sebebi, trafik kazasında sorumlu olan şahsın kolayca belirlenmesi ve zarar görenin zararının en kısa sürede giderilmesini sağlamaktır. Belirtmek gerekir ki, sicilde malik olarak görünen kişi her zaman aracın işleteni olmayabilir. Bu durumda, araç sahibi, aracın üzerinde fiili hakimiyeti bulunmadığını, araç için bir başkasının harcamalarda bulunduğunu veya araç üzerindeki ekonomik çıkarın bir başkasına ait olduğunu, işleten sıfatının bulunmadığını kanıtlayabilirse sorumluluktan kurtulabilir (Hukuk Genel Kurulunun 20.03.2013 gün ve E:2012/1069, K:2013/379 sayılı ilamı).
    Kanun koyucu, bunların yanında 2918 sayılı KTK’nun 91.maddesiyle de; işletenin aynı Kanunun 85.maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk (uygulamadaki adıyla trafik) sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
    Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92.maddesinde:
    “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
    a)İşletenin;bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
    b)İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
    c)İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
    d)Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
    e)Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
    f)Manevi tazminata ilişkin talepler.”
    Hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
    Bu noktada, yukarıda belirtilen yasa hükmüne koşut olarak Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, (A.1).maddesinde "Sigortanın kapsamı" belirtilmiş;(A.3).maddesinde ise, "Teminat dışında kalan haller" sayılmış; bu kapsamda (A.3-b).bendinde "işleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri" teminat dışında tutulmuştur.
    Somut olaya gelince; ... plakalı aracın ruhsat fotokopisine göre, araç sahiplerinin eldeki davanın davacısı olan ... ile dava dışı Mesut Barın olduğu; anılan aracın trafik sigorta poliçesinde sigortalısının da yine dava dışı araç maliklerinden birisi olan Mesut Barın olduğu anlaşılmaktadır.
    Yukarıda vurgulandığı üzere, araç maliki olmak, işleten sıfatı bakımından karine ise de, her zaman bunun aksi ispatlanabilir.
    Bunun yanında, araç malikinin sigorta poliçesine taraf olmaması durumu, aracın "işleteni" olmadığı sonucunu doğurmaz.
    Öyleyse, yerel mahkemece, eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    O halde, mahkemece yapılacak iş; taraflardan delilleri sorulup, usulen toplandıktan sonra ... plakalı aracın işleteni yukarıda vurgulanan ilkeler çerçevesinde hiçbir kuşkuya meydan vermeksizin tespit edilmeli; yapılacak araştırma sonucu davacı ..."nın aracın işleteni olduğunun tespiti halinde ise, KTK"nun 92.maddesi kapsamında tazminat isteminin kabul edilmesi gerekip gerekmediği de değerlendirilmelidir.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 09.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi