13. Hukuk Dairesi 2016/27768 E. , 2017/11748 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacılar avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Asil ... ve vekili avukat ..., Asli Müdahil ... Demir ve Çelik San. A.Ş. vekili avukat ... ile davacı ... Metal ltd. Şti. vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... Metal San ve Tic. Ltd. Şti. asıl davada, davalı avukatın şirketin vekili olarak ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/169 Esas ve 2010/22 Karar sayılı dosyasında görev yaptığını, aldığı ilamı ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2011/1834 E sayılı sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, takip dosyasından 305.075,10 TL tahsil ettiğini, bu hususun davalının keşide ettiği ihtarname ile öğrenildiğini, davalının tahsil ettiği paradan 15.267,27TL dışında kalan kısmını vekalet ücreti alacağı sebebiyle hapis ettiğini bildirdiğini, davalının bu şekilde 3. şahıslara ait hukuki hizmetinin ücretlerini de alıkoyduğunu, yine davalının gönderdiği ihtarnamede 4,5 ay önce şirket adına tahsil ettiği 5.438,00 TL harç iadesini de hapis hakkı hesaplarına dahil ettiğini belirttiğini, davalıya gönderilen ihtarname ile tahsil edilen paranın iadesini istediklerini, ancak sonuç alınamayınca ... 27. İcra Müdürlüğü"nün 2011/20930 E sayılı icra dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek; davalının icra takibine itirazının iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı ... Demir ve Çelik San. A.Ş., davalılardan ... Metal San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile arasında görülen ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/169 Esas sayılı davasında yargılama sonucunda 28/01/2010 tarihinde verilen 2010/22 Karar sayılı ilamın ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2011/1834 sayılı dosyası üzerinden icra takibine konulduğunu, takip borcunun temyiz hakkı saklı kalmak suretiyle 322.325,00 TL olarak icra dosyasına yatırıldığını, ancak ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/169 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın temyiz incelemesinde bozulduğunu ve yargılamanın devam ettiğini, yargılama sonucunda red kararı verilmesi halinde icra dosyasına ödedikleri ve davalı şirket adına davalı avukat tarafından çekilen ve hapis hakkı kullanılarak ödenmeyen bu paranın iadesinin gerekeceğini ileri sürerek; icra dosyasına ödenen miktarın iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı avukat asıl davada, davacı şirketin uzun yıllardır vekilliğini yürüttüğünü, hapis hakkına konu miktarın takip ettiği dosyalardan ödenmeyen vekalet ücretlerine ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini dilemiş, birleşen davada davalılar davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, asıl davada davalının icra takibinin 215.948,96 TL asıl alacak, 12.147,12TL işlemiş faiz toplamı 228.096,08 TL üzerinden devamına, davacının icra inkar tazminatı ile davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, birleşen davada ise davalı ... Metal San. ve Tic. Ltd. Şti"ye yönelik davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davada davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Asıl davada davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, davalı avukat tarafından icra dosyasından tahsil edilerek hapis hakkı kullanılan paranın iadesi istemine ilişkindir. Davalı takip ettiği dosyalara ilişkin vekalet ücretlerinin ödenmediğini savunarak hapis hakkını kullandığını bildirmiştir. Taraflar arasında imzalanan 18.8.2000 tarihli sözleşmenin tarafları bağlayacağı ve dava konusu uyuşmazlığa uygulanabileceği, diğer sözleşmelerin ise davacı tarafça imzalanmaması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmalıkta hüküm doğurmayacağı mahkemenin de kabulündedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/233 E sayılı dosyasına ilişkin olarak davanın sulh protokolü ile sonuçlandığı dikkate alınmayarak dava değeri üzerinden Avukatlık Kanunu 164/4. maddesine göre hesaplama yapılmıştır.
Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesinde “… Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” hükmü mevcuttur. Yasanın bu hükmüne göre, avukatın ücretinden vekil edenin hasmının sorumlu olabilmesi için, avukatın takip ettiği davanın taraflarının aralarındaki ihtilafı sulh yolu ile ve her ne şekilde olursa olsun anlaşarak sonuçlandırmaları ve takipsiz bırakmaları gerekir. Sulhun, anlaşmanın duruşmada olması veya yazılı bir metne dayanması gerekmez. Olayların gelişiminden böyle bir sonucun olduğunun anlaşılması yeterlidir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, davalının takip ettiği ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/233 E sayılı dosyasında, 9.6.2010 tarihinde davanın tarafları arasında sulh ve ibra protokolü düzenlendiği kabul edilerek dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemizin uygulamalarına göre, sulh olunması halinde mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu"nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden vekâlet ücreti hesaplanmalıdır. Mahkemece, adı geçen dava yönünden dava değeri üzerinden Avukatlık kanunu 164/4 maddesine göre hesaplanan vekalet ücreti kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Somut olayda ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/233 E dosyasının sulhle sonuçlandığı gözetilerek, gerçek sulh miktarı tespit edilerek bu miktar üzerinden, davalının bu dava yönünden hapis hakkını kullanırken % 6 oranı üzerinden ücret talep ettiği de dikkate alınarak ücretin hesaplanması açısından bir araştırma yapılmamıştır. Yukarıda açıklanan bu ilke ve esaslara göre araştırma yapılmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Asıl davada davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; İİK.nun 67/2. maddesi hükmünce icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağının mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması da gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenebilmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi mümkün nitelikte bulunması yeterli olup, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İcra İnkar tazminatı aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Açıklanan yasal kurallar ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
4-Birleşen davada davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı vekili 15.7.2016 tarihli duruşmaya sağlık mazereti nedeniyle katılamayacağını bildirdiği ve duruşma gününün kendisine tebliğ edilmesi amacıyla masraf yatırdığı halde, mahkemece davacı vekilinin mazereti kabul edilerek duruşma gününün uyaptan öğrenilmesine karar verilmesi hatalıdır. Bu durum davacının savunma hakkının kısıtlanmasına neden olmuştur. O halde mahkemece davacı vekiline duruşma gününü bildirir şekilde usulüne uygun tebligat yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde birleşen dosya davacısının savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmayıp, bozmayı gerektirir.
5-Bozma nedenine göre birleşen dosyada davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davalısının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün asıl dava davalısı, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davacısı, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen dava davacısı yararına BOZULMASINA, 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen dava davacısının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan 3.895,50 TL harcın istek halinde davalı ..."a, 29,20 TL harcın davacılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.