Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2885
Karar No: 2015/26
Karar Tarihi: 12.01.2015

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/2885 Esas 2015/26 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/2885 E.  ,  2015/26 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 19/11/2013
    NUMARASI : 2010/510-2013/614

    Davacı N.. K.. vekili Avukat Gülşah tarafından, davalılar Bahri vd aleyhine 09/04/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Davalı Ufuk temyiz itirazları yönünden;
    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, Halka ve O. T. Gazetesi"nin 03 Nisan 2010 Cumartesi ve 04 Nisan 2010 Pazar tarihli sayılarında "B.", "M.", A.", 06 Nisan 2010 Salı günlü sayısında ise "b." başlığı ile yapılan haberlerde sarfedilen sözlerin kişilik haklarına saldırı içerdiğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalılar, dava konusu haberde davacı yanın kişilik haklarına saldırı amacı güdülmediğini ayrıca davalı Ufuk Büyükçelebi"ye husumet yöneltilemeyeceğini beyanla, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, haber içeriğinin davacının kişilik haklarına saldırı olduğu, her ne kadar 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesi uyarınca yapılan haber ve yazılan yazıdan genel yayın yönetmenin sorumluluğu bulunmamakta ise de, duruşmada dinlenen tanıklar O.. Ö.. ve O.. B..oğlu"nun beyanları, ceza dosyası içerisindeki müşteki mağdur sıfatı ile O.. B..oğlu"nun alınan beyanı ve telefon mesaj tespit tutanağı içeriğine göre davalı Ufuk bazı maddi taleplerinin karşılanmaması üzerine bu haberlerin yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile bu davalının da tazminattan sorumlu olmasına karar verilmiştir.
    5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalı Ufuk Büyükçelebi"nin 5187 sayılı Yasa"nın 13. maddesine göre hukuken sorumluluğu bulunmadığı görülmektedir. Yerel mahkemenin davalının sorumlu olmasına dair gerekçesi ise dosya içeriğine uygun değildir, davalı tarafından O.. B..oğlu"na gönderilen mesajlar isteme konu yayınlardan sonra gönderilmiş olup, bu davalı yönünden davanın reddi gerekirken tazminattan sorumlu kabul edilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
    2-Diğer davalı Bahri Kayaoğlu"nun temyiz itirazları yönünden;
    Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası"nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
    Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler Bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Gerek Dairemizin gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin istikrar kazanmış uygulamalarıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre; siyasetçilere yönelik eleştirinin sınırı özel kişiler için olandan daha geniştir ve bu durum günümüzde yerleşik bir ilke haline gelmiştir. Bu bağlamda siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere de katlanması gerekir. Çünkü siyasetçi zorunlu ve bilinçli olarak eylem ve davranışlarının gazetecilerin ve vatandaşların dikkatli bir kontrolüne açık bırakmaktadır. Siyasetçilere ve uyguladıkları politikalara yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının özel kişilere nazaran daha geniş olduğu tüm hukuk sistemlerinde yerleşmiş bir ilkedir. Bu ilkenin gerekçesi, siyasetçilerin, özel kişilerden farklı olarak diğer siyasetçilerin, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan, kamuoyuna mal olmuş kişiler haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin istikrar kazanmış uygulamalarında da siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır, hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiği vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olayda; davalının kullandığı ifadeler bir bütün olarak incelendiğinde, davacının Belediye Başkanı olarak siyasi kimliği de göz önüne alındığında, bu gibi ağır eleştirilere katlanması davacıdan beklenmelidir. Mahkemece; davaya konu beyanların eleştiri niteliğinde olup, ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı gözetilerek; istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı Bahri Kayaoğlu yararına, (1) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı Ufuk Büyükçelebi yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi