15. Ceza Dairesi 2019/1651 E. , 2019/866 K.
"İçtihat Metni"Dolandırıcılık suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 25.11.2011 tarih ve 2009/146-2011/191 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip infazı sırasında, 02.12.2016 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukukî durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair bir karar verilmesi yönündeki Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine dair Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 06.03.2017 tarih ve 2009/146-2011/191 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25.01.2019 gün ve 94660652-105-10-17094-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2019 gün ve 2019/11033 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunun, hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.10.2007 tarih ve 2007/4-200-219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddî hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesinde yer alan, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaşma, sadece sanığa değil aynı zamanda ve öncelikle, mağdurun zedelenen hukukunun düzeltilmesine hizmet amacı gütmesi ve biçimi itibariyle bir ceza yargılaması müessesesi olsa da, fail ile devlet ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi ceza hukukunu da ilgilendirmesi nedeniyle karma bir hukuki niteliğe haiz olduğundan, uzlaşma hükümlerinin yalnızca yürürlüğe girdikleri sıradaki işlem ve olaylar bakımından değil, TCK’nın 7/2. maddesi gözetilerek, sanık lehine olması halinde kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta infaz edilmiş hükümlere de uygulanması gerektiği konusunda tereddüt bulunmamakta ise de; ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabileceği ve itiraz hakkı bulunan sanığa kararın tebliğ edilmemiş olması nedeniyle, kararın hükümlüye usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, itiraz yasa yoluna başvurması halinde dosyanın merciine gönderilmesinden sonra sonucuna göre yeniden kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği de dikkate alınarak Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 06.03.2017 tarih ve 2009/146-2011/191 sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 18.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.