3. Ceza Dairesi 2019/14520 E. , 2019/23170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Adli tıp kriterlerine göre yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığının olaydan en az altı ay sonra değerlendirilmesinin gerektiği, katılanın olayın üzerinden en az altı ay geçtikten sonra, mevcut raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, yüz bölgesinde tespit edilen yaralanmasının yüzde sabit ize neden olup olmadığı hususunda rapor aldırılması gerektiği gözetilmeden, olayın üzerinden belirtilen süre geçmeden düzenlenen adli rapor hükme esas alınmak suretiyle, eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2) Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine değerlendirilerek, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas - 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesi gereğince asgari seviyede haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiği gözetilmeden, (1/2) oranında indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,
3) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
4) Sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK"nin 87/1-c maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 226. maddesine aykırı davranılması,
5) Sanığın eylemi nedeniyle katılanın yüzünde sabit iz meydana gelmesi nedeniyle cezasında artırım yapılırken, 5237 sayılı TCK"nin 87/1-c maddesinin uygulama maddesi olarak gösterilmemesi,
6) Katılan hakkında düzenlenen adli raporlara göre; sanığın eylemi nedeniyle katılanın yüzünde sabit ize ve hayat fonksiyonlarını orta (3.) derecede etkileyen kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, birden fazla nitelikli halin ihlali ile atılı suçu işleyen sanık hakkında, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK"nin 61. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken, TCK"nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi gereğince, hakkaniyete uygun ve sonuca etkili şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
7) Katılan hakkında düzenlenen adli raporlara göre; sanığın eylemi nedeniyle katılanın yüzünde sabit ize ve hayat fonksiyonlarını orta (3.) derecede etkileyen kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, sanık hakkında hüküm kurulurken, yalnızca en ağır cezayı gerektiren 5237 sayılı TCK"nin 87/1-c-son maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, TCK"nin 87/3. maddesi gereğince de ayrıca artırım yapılması,
8) Yine kabule göre, adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK"nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla (1/2) oranında artırılmasının öngörülmüş olması karşısında, katılanın adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (3.) derece olduğu belirtilmesine rağmen, TCK"nin 3. maddesine göre orantılılık ilkesine aykırı olarak sanığın cezasında (1/2) oranında artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin ve katılan vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 18.12.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.