13. Hukuk Dairesi 2015/27107 E. , 2017/11719 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket, tıp merkezinin 2011 yılında kendi isteği ile kapatıldığını, davalı kurum tarafından sağlık merkezine, hasta ..."nun ...Tıp merkezini tanımadığını ve hiç gitmediğini belirtmesi üzerine 20.000TL cezai şart uygulandığını, cezai şart işleminin haksız olduğunu, tıp merkezinin isminin işlem tarihinde "Özel ... Polikliniği" olduğunu, bu nedenle hastanın bu şekilde beyanda bulunmasının normal olduğunu ve şahsın daha sonra şikayetinden feragat ettiğini, davalı kurumun cezai şart işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek uygulanan 20.000TL cezai şart işleminden şimdilik 10.000 TL lik kısmının haksız olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini istemiş; 19.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 20.000TL olarak artırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; davalı idarenin 02.05.2011 tarih, 7551033 sayılı kararına istinaden uygulanan ceza-i işlemin iptaline, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı tarafından uygulanan, ceza-i işlemin iptali talebine ilişkindir. Davalı kurum, kurum sigortalısı ..."nun davacı şirkete ait tıp merkezinde tedavi olmuş gibi gösterilmesi ve hiç kullanmadığı ilaçlarla ilgili sigortalı adına reçete düzenlenmesi sebebiyle cezai şart uygulandığını savunmuş; alınan hasta beyanında, fatura tarihlerinde ve bunların dışında hiçbir tarihte davacı merkeze başvurmadığını belirttiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, 25.02.2014 tarihli Sayıştay Emekli Uzman Denetçisi ..."in hazırladığı bilirkişi raporu, 30.06.2014 tarihli ek rapor ve 16.01.2015 tarihli Eczacı ..., iç Hast ve Gastroent. Uzm. Dr. ..., Emekli Sayıştay Denetçisi ..."in hazırladığı bilirkişi heyeti raporu dosyaya kazandırılmak suretiyle ve belirtilen görüşler benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu hasta ..."nun dosya içerindeki ifadeleri incelendiğinde, 13.12.2010 tarihinde davalı kuruma verdiği dilekçesinde, "Diyabet hastasıyım, ... insülin kullanmaktayım. Dozum 26.11.2010 tarihinde sona ermekteyken, tanımadığım bir eczaneden (... Eczanesi) 13.11.2010 tarihinde söz konusu ilacımın, haberim olmaksızın alındığını öğrendim. 13.11.2010 tarihi Cumartesi günüdür; TBMM Toplantıları nedeniyle 08-14 Kasım 2010 tarihleri arasında Antalya"daydım. İlacımın dozu bittiği için TBMM"deki doktora ilacımı yazdırdım fakat hiçbir eczaneden alamadım." demiş; yine davalı kuruma verdiği 28.12.2010 tarihli ifadesinde; Özel ... Tıp Merkezine 28.05.2010 ve 13.11.2010 tarihlerinde gitmediğini, nerede olduğunu bilmediğini, muayene ve tedavi olmadığını belirtmiştir. Adı geçen hastanın çalıştığı kurum ile yapılan yazışmalarda da, 9-14 Kasım 2010 tarihleri arasında Antalya"da görevli olduğu teyit edilmiştir. Ancak anılan hasta kuruma verdiği 06.01.2011 tarihli imzası inkar edilmeyen dilekçe ile "28.12.2010 tarihinde müdürlüğünüz tarafından daha önce vermiş olduğum dilekçem için çağrılmıştım. Bana Özel ... Tıp merkezini tanıyıp tanımadığım sorulmuştu ve isim karışıklığından dolayı tanımadığımı belirtmiştim. Bahsedilen yeri ben Özel ... polikliniği olarak bildiğim için yanlış beyanda bulunmuş oldum. Daha önce ... Tıp Merkezine gitmediğimi belirtmiş olduğum ifademden feragat etmek istiyorum. Merkez hakkında herhangi bir şikayetimin olmadığını dile getirip devamlı gidip muayene olup ilaçlarımı yazdırdığım yerin burası olduğunu belirtmek istiyorum. Merkezin vermiş olduğu hizmet ve davranışlardan çok memnunum. Şikayetimi geri alıp isim karışıklığından kaynaklanan sorunların giderilmesini ve gereğinin yapılmasını arzederim." demiştir. Tüm bunlar üzerine anılan hasta mahkemece tanık olarak dinlenilmiş ve 09.05.2014 tarihli celsede; "Sosyal Güvenlik Kurumu Beşevler Sağlık Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğüne yazılan 06/01/2011 tarihli ... imzalı dilekçedeki imza bana aittir, dilekçeyi Sosyal Güvenlik Kurumuna ben vermedim, ben diyabet hastasıyım, TBMM Dış İlişkiler Protokol Daire Başkanlığında Tercüman olarak görev yapıyorum, 2010 yılı Kasım ayında 10 gün süre ile Antalya"da seminerde görevli idim, şu anda seminerin tam tarihini hatırlamıyorum, seminer dönüşü Ankara"ya geldiğimde, Meclisteki doktora ilaçlarımı yazdırdım, ben davacı şirketin sahibi olduğu tıp merkezinde muayene olmadım, ilaçlarımı almak için ...ı"daki ... Eczanesinden almak istediğimde, ilaçların başkası tarafından alındığını, Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurmamı söylediler, bunun üzerine SGK ... Şubesine başvurdum, bir müddet sonra SGK ... Şubesinden beni çağırdılar, oradaki hanım bana doktoru tanıyıp tanımadığımı sordu, ben doktoru tanımadığımı ve belirtilen tıp merkezinde muayene olmadığımı söyledim, reçetenin arkasındaki imza da bana ait değildi, ben davacı şirkete ait ... Tıp Merkezinden veya ... Tıp Merkezine muayene olmadım, benim adıma bu merkezden reçete düzenlettirmedim, yerini dahi bilmiyorum, 06/01/2011 tarihli dilekçenin içeriğini kabul etmiyorum, dilekçe bilgisayarla yazılmıştır, bana dilekçenin imzalatıldığı tarih 06/01/2011 olabilir, şu anda ismini vermediğim bir şahıs, bu dilekçeyi bana getirdi, imzalarsan iyi olur dedi, kendisinin eski parlementer olduğunu söyledi, ben de mecliste çalıştığım için dilekçeyi imzaladım, Ben davacı Tıp Merkezine hiç bir şekilde gitmedim, ancak benim TC. kimlik bilgilerim veya diğer bilgilerimin nereden alındığını bilmiyorum." demiştir.
Davaya konu cezai işlemin temelini oluşturan hasta ifadesi bu kadar açık olmakla, Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.1 maddesinin ihlal edildiğinin kabulü gerekirken, mahkemece bilirkişi raporu temini ile yorum yoluyla, cezai işlemin iptali gerektiğinin benimsenmesi ve buna göre davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.