Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/15759 Esas 2018/5209 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/15759
Karar No: 2018/5209
Karar Tarihi: 31.05.2018

Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/15759 Esas 2018/5209 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin hükmü doğrultusunda sanık TCK'nın 204/1, 62/1, 53. maddeleriyle suçlu bulunarak 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı ve hüküm açıklandı. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli iptal kararı yanlış yorumlanarak TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin uygulanması yapılmadığı için karar bozuldu. Hükmün düzeltilerek, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına karar verildi. Sanığın temyiz itirazları yerinde görüldü ve hükmün bozulması kararlaştırıldı. Ayrıca, yasaya aykırı olan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınmasının mümkün olmadığı belirtildi.
Kanun Maddeleri:
- TCK'nın 204/1 maddesi (Resmi belgede sahtecilik suçu)
- TCK'nın 62/1 maddesi (Suçun hukuka aykırılığının tam olarak bilinmemesi hali)
- TCK'nın 53 maddesi (Hükmün açıklanmasının geri bırakılması)
- Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı
11. Ceza Dairesi         2017/15759 E.  ,  2018/5209 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı yanlış yorumlanarak, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin uygulanmaması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine ""Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararından sonra oluşan duruma göre, sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına"" ibaresinin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.05.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİDİR
    Dairemizin 31/05/2018 tarih, 2017/15759 Esas, 2018/5209 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.
    Sanığın TCK.nun 204/1, 62/1, 53. maddeleriyle 1 yıl 8 ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/07/2017 tarih 2016/611 Esas 2017/259 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
    Sanık hakkında aynı mahkemece 19.07.2012 tarih 2012/391 Esas 2012/496 Karar sayıyla verilen hükmün CMK’nun 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasına geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
    Deneme devresi içinde sanık hakkında Bursa 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.07.2016 tarih 2016/422 Esas 2016/565 Karar sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 203/1, 62, 52/2. maddeleri uyarınca doğrudan 3.000 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükümlere istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
    Ceza Muhakemesi Hukukunda kesin olduğu belirtilen hükümler ancak kendi kesinlik sınırları içinde (daha doğru bir ifadeyle sadece ve sadece kesin sonuç adli para cezası ile sınırlı olarak) infazı kabildir. Kesin hükme kendisinden daha ağır (somut olayda hürriyeti bağlayıcı ceza) bir başka hükmün infazına yol açacak şekilde bir sonuç yüklenemez.
    Çünkü kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
    Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 31.05.2018



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.