8. Hukuk Dairesi 2014/148 E. , 2015/7773 K.
"İçtihat Metni"Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
.... ile..... ve ..... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Aile Mahkemesi"nden verilen 09.07.2013 gün ve 1410/741 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma isteği pul yokluğundan red olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ...... vekili asıl dava dosyasında, mal rejiminin tasfiyesi ile öncelikle dava konusu 2340 ada 9 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün yarısına ilişkin tapu kaydının iptali ve vekil edeni adına tesciline, bu isteklerin yerinde görülmemesi durumunda, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, talep miktarını ıslahla 36,600,00 TL "ye çıkarmıştır. Birleşen dava dosyasında ise davalı eş ...."un aynı taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ....."a devrettiğini ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile önceki malik diğer davalı eş .... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı eş .... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalı ..... usulüne uygun tebligata rağmen yargılama oturumlarına katılmadığı gibi, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasına yönelik isteğin reddine, alacağa ilişkin talebin kabulü ile 30.600,00 TL katkı payı ile 6.000,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 36,600,00 TL"nin davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine, davacı vekili tarafından hükmün iptal ve tescile yönelik bölümü temyiz edilmiştir.
Asıl dava, mal rejiminin tasfiyesi ile öncelikle katılma alacağı karşılığı olarak tapunun yarı payının iptali ile tescil, olmazsa alacak isteğine, birleşen 2010/418 Esas, 2010/1070 Karar sayılı dava dosyasında ise davalı eş ... .. tarafından diğer davalı...."a yapılan tapu intikalinin muvazaa nedeniyle iptali ile önceki malik adına tescil İsteğine ilişkindir.
1- Asıl dava yönünden; ilk istek mal rejiminin tasfiyesi sonucu taşınmazın yarı payının iptali ve tescile yöneliktir. Tasfiye sonucunda eşlere tanınan hak ayni bir hak olmayıp şahsi bir haktır (07.10.1953 gün, 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK"nun 239/1 M.). Borcu ayni olarak ödeme hakkı davalı eşe tanınmıştır. (TMK. 239/1 m.) Tasfiye isteğinde bulunan davacı eşin tapu iptali ve tescili isteme hakkı bulunmadığından asıl dava dosyasında taşınmazın yarı payının iptaline yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Birleşen davaya ilişkin temyiz itirazına gelince; davacı ..... vekili muvazaa nedenine dayanarak davalı eş ... tarafından diğer davalı ...."a yapılan tapu kaydının iptali ile önceki malik adına tescil isteğinde bulunmuştur. Genel mahkeme niteliğindeki Asliye Hukuk Mahkemesi"ne açılan söz konusu dava dosyası, Aile Mahkemesi"yle birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda yazılı şekilde karar verilmiştir. Borçlar Kanunu"nun hükümlerine göre, genel muvazaa çerçevesinde açılan ve birleşen dosyanın mal rejiminin tasfiyesine ilişkin asıl dava ile birlikte görülmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Genel mahkemede görülecek olan muvazaaya dayalı iptal, tescil davasında hukuki yararın olup olmadığı, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın infazı aşamasında anlaşılacağından (mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olarak Aile Mahkemesi"nde görülen dava neticesinde alacak hakkında verilen kararın infazı aşamasında davalı eşin mahkemece hüküm altına alınan alacak bölümünü karşılayacak mal varlığının bulunmaması durumunda davacı eş yönünden hukuki yarar doğacaktır.) muvazaaya ilişkin davanın tefrik edilerek genel mahkemenin ayrı esasında yargılamaya devam olunması gerekir. Mahkemenin bu yönü gözetmeden verdiği karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle, (1) nolu bentde yazılan nedenlerle temyiz itirazının reddine, (2) nolu bentde yazılı nedenlerle muvazaaya dayalı iptal ve tescil isteğine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan bölümünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Birleştirilen dava ile davacı eski eş (....) muvazaa (TBK. m.19; EBK. m. 18) hukuki sebebine dayalı olarak, kendisinin boşanmaya bağlı mali haklarının karşılıksız bırakılması amacıyla, boşandığı eski eşinin (... ), tapu siciline kayıtlı taşınmazını muvazaalı olarak Harun adlı kişiye tapudan devir ve temlik ettiğini ileri sürerek; eski eşi ve
taşınmazı devralan bu kişiyi hasım göstermek suretiyle tapu iptal/tescil davası açarak; tapu kaydının iptaliyle taşınmazın eski eşi adına tekrar tescil edilmesini istemiştir.
Değerli çoğunluk, muvazaa hukuki sebebine dayalı bu davanın genel mahkemede (asliye hukuk) genel hükümlere göre görülmesi gereken bir dava olduğu; bu nedenle ayırma kararı (HMK. m. 167) ve davaya bakan aile mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini karara bağlamıştır. Çoğunluğun bu yöne ilişkin kararına katılıyorum. Ancak çoğunluğun ayırma kararı verilmesini gerektirdiği bu davada "hukuki yarar"a ilişkin değerlendirmesine katılmıyorum. Karşı oyum buna ilişkindir.
Bir kişinin kendi menfaati için başkasının hakkının ona iadesi amacıyla o kişi adına dava açabilmesi yetkisine hukuki kavram olarak "dava yetkinliği" denilmektedir. İİK"nun 94/2 ve 3. maddesinde icra takip alacaklısına verilen takip borçlusu adına dava açma yetkisi; dava yetkinliğinin en tipik ve mevzuatta açıkca düzenlenmiş örneğidir. Bir diğer düzenleme aile konutunun eş tarafından başkasına devri nedeniyle diğer eşe tanınmış devrin iptalini sağlama yetkisidir. (TMK. m. 194/1)
Boşanmaya bağlı mali hakların yükümlü eş tarafından muvazaalı işlemlerle alınamayacak duruma getirilmesinde; alacaklı eşin İİK"nun 277. vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davası açma yolu dışında açık bir hukuki olanak yoktur. Buna edinilmiş malların tasfiyesinde katılma alacağının tahsilinde eşten karşılanamayan miktarın eşin karşılıksız kazandırmasından yararlanan üçüncü kişilere dava açabilmesine olanak sağlayan TMK"nun 241. maddesini de ekleyebiliriz. Bu bakımdan; çoğunluğun "...mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olarak Aile Mahkemesi"nde görülen dava neticesinde alacak hakkında verilen kararın infazı aşamasında davalı eşin mahkemece hüküm altına alınan alacak bölümünü karşılayacak mal varlığının bulunmaması durumunda davacı eş yönünden hukuki yarar doğacaktır..." şeklindeki kararına (yargısına) katılmıyorum. Zira, birleştirilen dava; dava yetkinliği çerçevesinde açılmış olup; davacı eş tapu iptal kararı verildiği takdirde, tescilin kendi adına değil, boşandığı eski eşi adına yapılmasını talep etmektedir. Oysa TMK"nun 241 madde çerçevesinde açılan davada, davacı eş, hakkı kendi adına ve doğrudan üçüncü kişiden karşılanamayan katılma alacağına yönelik olarak talep etmektedir. Öz söyleyişle, TMK"nun 241. madde çerçevesinde açılmış bir dava, "dava yetkinliği" kapsamında açılabilecek bir dava değildir. Değerli çoğunluğun bozma kararının ikinci bendi gerekçesindeki davacının hukuki yararını açıklayan bu yargısına, açıklanan nedenlerle katılmıyor; gerekçenin diğer bölümlerine ise katılıyorum. Kuşkusuz ayırma/görevsizlik kararı verilmesi sonucu dava Asliye Hukuk Mahkemesi"nde görülmeye başlandığı takdirde; mahkeme, davacının bu davayı dava yetkinliği çerçevesinde açmada yasal bir engeli ve yararı bulunup bulunmadığını dava şartı olarak (HMK. m. 114/1-h) inceleyip karara bağlayacaktır. (Kanımca İİK"nun 277. vd. maddeleri çerçevesinde açılan bir dava bulunmadığı sürece, davacı eşin dava yetkinliğini kullanarak, muvazaa hukuki sebebine dayanıp, eşin üçüncü kişiye devrettiği taşınmazı tekrar eşine döndürmesinde dava yetkinliği çerçevesinde hukuki yararı mevcut değildir.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle değerli çoğunluğun diğer kararlarına ve bozma kararına katılmakla birlikte, bozmaya ilişkin ikinci bendin karar gerekçesine kısmen katılmıyorum.