14. Hukuk Dairesi 2016/1843 E. , 2018/5802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.05.2015 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen 15.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyasına yönelik ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, imar uygulamasına tabi tutulan 1006, 1046 ve 1047 sayılı kadastral parsellerine ilişkin imar uygulamasının iptal edildiğini ileri sürerek, 11847 ada 1, 11848 ada 1, 11849 ada 1, 1850 ada 1 sayılı imar parsellerinin iptali ile 1006,1046 ve 1047 sayılı kadastral parsellerin ihyasını talep etmiştir.
Mahkemece, hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; ... sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve Türk Medeni Kanunu"nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan ... kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sıkıntılar kesinleşen yargı kararları doğrultusunda ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleriyle çözümlenebilir ancak, bu güçlük ve sıkıntılar gerekçe yapılmak suretiyle yolsuz tescilin korunamayacağı da kuşkusuzdur.
Davacı, kadastral parselin ihyası, başka deyişle imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin ... kayıtlarının iptali ile eski hale getirilmesini istemekte olup bu durumda kadastral parselin kısmen ihyası mümkün olamayacağından ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tespiti ile koşulları oluşmuş ise tamamının tapularının iptali yönünde karar vermek gerekir.
Diğer taraftan ... iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı da tartışmasızdır.
Öte yandan, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin bu davalarda, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması ve ayrıca yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi yapan davalı ..."nin sorumlu tutulması gerekir.
Somut olayda; dava konusu 1006, 1046 ve 1047 nolu kadastral parsellerin imar uygulamasına tabi tutularak bir çok imar parselinin oluştuğu ancak; davacının idare mahkemesine açmış olduğu dava sonucunda imar uygulamasının iptal edildiği görülmektedir. Bu durumda imarla oluşan sicil kayıtlarının dayanaksız kaldığı, başka bir söyleyişle yolsuz tescil niteliğine dönüştüğünün kabulü zorunludur. Bu durumda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu da tartışmasızdır.
Hal böyle olunca; işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2018 oybirliği ile karar verildi.