21. Hukuk Dairesi 2016/9016 E. , 2017/7986 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, yetim aylığının yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen davacının, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve kesilen yetim aylığının kesilme tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte tekrar bağlanarak ödenmesi, davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ...’un eşi ...’den 14/09/2004 tarihinde boşandığı, 03/05/1990 tarihinde vefat eden SSK emeklisi olan babası ...’tan dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 14.05.2012 tarihli ve HY-2012/116 ve sayılı rapora göre davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca ayılıklarının kesildiği ve 20.10.2008 ile 19.07.2012 tarihleri arasında ödenen 27.493,87 TL aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarıldığı, Mahkemece birlikte yaşama olgusunun irdelendiği ancak ispat için toplanan delillerin yeterli olmadığı, anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Somut olayda;14.05.2012 tarihli ve hy-2012/116 sayılı denetmen raporunda; ilgili Emniyet Müdürlüğü ile yazışma yapılarak birlikte yaşama olgusunun incelenmesinin istendiği, gelen cevabi yazı da polis memuru ... tarafından 13/04/2012 tarihinde tutulan tutanakta;” ...’un “Etlik Mah.Hasandağı Sok.No:26/3 .../...” adresinden bir süre önce taşındığı, eşi ... ve ... ile birlikte aynı adres 26/15 numarada yaşadığının tespit edildiği, tutanak tanığı olarak Mahkemede dinlenen polis memuru ...’in beyanında: “ Ben davacıyı SGK tarafından yapılan tahkikat nedeniyle Emniyetden istenen araştırma talebi nedeniyle tanıdım, daha önce tanımıyordum, talep üzerine tarafımdan yapılan araştırma sırasında ben önce verilen adreste bulunan binanın bulunduğu yere gittim. Oradan muhtarlığa uğradım orada muhtarlık kayıtlarına baktım. Kayıtlarda davacının ikamet ettiği adresi ve davacının resmini gördüm. Başka bir gün yine tahkikat amacıyla davacının oturduğu binaya gittim. Binaya girerken içerden çıkan bir bayanla karşılaştım. Kendisinden yardım istedim. Kendisine davacının eşinden ayrıldğı halde eşi ile birlikte yaşadığını bu şekilde maaş aldığını, bu durumun doğru olup olmadığını sorduğumda bu bayan bunu ilk kez duyuyormuş gibi bir tepki göstererek davacının eşi ile birlikte bu binada oturduğunu söyledi. Bende bu beyan üzerine 13/04/2012 tarihli tutanağı tanzim ettim.” dediği, sözkonusu bulguların birlikte yaşamaya ilişkin deliller olmakla birlikte ispat için yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptamak, seçmen kayıtlarını getirtmek, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresleri istemek, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yaptırmak, bu adreslerdeki yönetici ve komşuların, muhtar ve azaların kamu tanığı sıfatıyla ifadesine başvurmak, gerektiğinde buralarda keşif yapmak suretiyle birlikte yaşama olgusunu etraflıca araştırdıktan sonra sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.