Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/23009 Esas 2017/11695 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/23009
Karar No: 2017/11695
Karar Tarihi: 29.11.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/23009 Esas 2017/11695 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/23009 E.  ,  2017/11695 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalı avukata 2003 yılında vekalet verdiğini, davalının adına tahsil ettiği bir takım ödemeler hususunda bilgi vermediği gibi, tahsil edilen meblağları kendisine ödemediğini, davalı vekil tarafından tahsil edilen tutarların ve daha önce vekile ödenmiş olan vekalet ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Davanın vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı T.B.K. md. 506 BK 390. madde) Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (T.B.K.md. 508 BK 392. madde) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir.
    Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
    Dava konusu olayda, davalı vekilin müvekkili olan davacı adına tahsil ettiği meblağlar ile ilgili davacıya bilgi ve hesap vermediği, davacının da bu miktarın tahsili için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davacının davalıyı azlettiği tarih itibariyle 5 yıllık zamanaşımının dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi ile başlar. O halde mahkemece, zamanaşımı süresinin davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmesi ile başlayacağı göz önüne alınarak, bu yönde yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.