11. Hukuk Dairesi 2016/11746 E. , 2018/5301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada .... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/03/2016 tarih ve 2012/304-2016/157 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11/09/2018 günü hazır bulunan davalılar vekili Av. ... ile davacı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka müdürünün banka müşterisi olan ve hali hazırda bankada nakit mevduatı bulunan, teminat olmak üzere bir tutar yatırması gerekmeyen müşterilerini planlı bir şekilde tek tek seçerek bankanın yeni bir enstrümanı olduğunu ifade ettiği opsiyon işlemlerini bu müşterilere pazarladığını ve hepsi ile telefon ile konuşarak hiçbir sözleşme imzalatmadan telde işlem yaptığını, müvekkilinin bu şekilde işlem yapılarak mağdur edilen mudilerden biri olduğunu, müvekkili ile davalı banka arasında 06.06.2011 tarihli bariyerli opsiyon sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin akdedilirken SPK Seri: V NO 46 Sayılı Tebliğin Amir Hükümlerine riayet edilmediğini, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun .../B maddesi ile Sermaye Piyasası Kurulu"nun Seri:V 46 Sayılı Tebligğin 9/son maddesi gereğince sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek, 06/06/2011 tarihli bariyerli obsiyon sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen toplamda 49.875.-TL mevduatın tahsil tarihi olan 29/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, davacı ile müvekkili banka arasında opsiyon işlemi gerçekleştirildiğini, davacının 30/05/2011 tarihli işlemle yarar elde etmesi nedeniyle müvekkilinin bankaya başvurarak bu kerre 06/06/2011 tarihli obsiyon işlemi gerçekleştirmek istediğini, dava konusu uyuşmazlıkta, konut finansmanı sözleşmesinin ön bilgilendirme formuna ilişkin hükümlerin emsal olarak uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili ./..
bankanın SPK mevzuatına aykırı davrandığına ilişkin davacı iddiasının kabul edilemeyeceğini, müvekkili bankanın davacıya işlem öncesinde, işlem koşulları ve riskleri hakkında ayrıntılı bilgi verdiğini, dava konusu işlemin Tüketici Mevzuatı, SPK Mevzuatı kapsamında hükümsüz olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının hesaplarından gerçekleştirilen işlemlere icazet verdiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, talep, cevap, tanıklar....., ........ ve ...."ın beyanları, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen 08/.../2015 havale tarihli rapor ve dosya kapsamında temin edilen diğer tüm deliller değerlendirilerek, davanın 39.977,... TL bakımından kısmen kabulü ile, tahsil tarihi olan 29/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 9.897,7 TL üzerinden kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, taraflar arasında akdedilen opsiyon sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ile uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK 388 ile yürürlükteki 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin .... fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
HMK"nın 297/1-c maddesi gereğince hükümde; taraflar arasındaki çekişmeli vakıalar, bu vakıalar hakkında toplanan delillerin neler olduğu, toplanan delillerin ne suretle tartışılıp değerlendirildiği, bunun sonucunda hangi vakıaların sabit görüldüğü, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin neler olduğunun gösterilmesi zorunludur.
Somut olayda davacı, banka personeli tarafından yanıltıldığını, sözleşmenin hileli ve aldatmaya dayalı olduğundan geçerli olmadığını, opsiyon sözleşmesinin riskleri konusunda bilgilendirilmediğini ileri sürmüştür. Davalılar ise, davacıya işlem koşulları ve riskleri hakkında ayrıntılı bilgi verilerek aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini, yapılan işlemlerin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
Ancak mahkemece, yukarıda anılan Anayasa ve kanun hükümleri nazara alınmadan, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmeden, 08.....2015 tarihli bilirkişi raporu kendi içinde dahi ihtimalli görüş bildirmesine rağmen raporun hangi kısmına niçin itibar edildiği açıklanmadan, her iki taraf tanıklarının isimleri sayılarak, tanık beyanlarından hangisine ne sebeple üstünlük tanındığı belirtilmeden “...talep, cevap, tanıklar ..., ...., ...., .... ve ..."ın beyanları, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen 08/.../2015 havale tarihli rapor ve dosya kapsamında temin edilen diğer tüm deliller değerlendirilerek....” denilmek suretiyle Yargıtay temyiz denetimine uygun olmayan bir karar verilmiştir.
Bu durum karşısında, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, maddi olaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa, mülga HUMK 388 ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun ve denetime elverişli olmayan hükmün re"sen bozulması gerekmiştir.
...-Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle hükmün resen BOZULMASINA, (...) bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin herbir taraftan alınıp yekdiğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, .../09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.