Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/525
Karar No: 2015/2839

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/525 Esas 2015/2839 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/525 E.  ,  2015/2839 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah.sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne kısmen konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 17.05.2012 gün; 2010/103 E., 2012/119 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 21.11.2012 gün ve 2012/10796 E., 2012/17431 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında altı adet fatura içeriğindeki malların müvekkilince davalıya satılarak teslim edilmiş ise de bedelinin ödenmediğini, aleyhine girişilen takibe davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, cevap dilekçesiyle davanın reddini savunmuş, daha sonra sunduğu yazılı beyanlarıyla yanlar arasında takibe konu asıl alacakla ilgili olarak protokol düzenlenerek taksitlendirmeye gidildiğini ve 46.386 Euro tutarındaki taksitlerin de ödendiğini bildirerek konusuz kalan davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; taraflar arasındaki dava sırasında akdedilen protokol kapsamında 93.672.00 Euroluk asıl alacak tutarının taksitlendirdiği, davalı yanca dört taksit tutarı 43.672.00 Euro ödenerek bakiye taksitler toplamı 43.672 Euronun ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davalının itirazının asıl alacak tutarı bakımından iptaliyle takibin 43.672 Euro üzerinden takip tarihinden itibaren devlet bankasının Euro cinsinden bir yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranıyla üzerinden devamına, fazlaya dair istem bakımından dava konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına, asıl alacağın %40"ı olan 74.873.90 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Yargılama sırasında yanlar arasında akdedilen protokol hükümleri uyarınca davalının ifa ettiği kısmi ödeme tutarlarının hükmün infazı sırasında dikkate alınacağı dikkate alınmaksızın mahkemece ödemeye konu miktarlar bakımından davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına yönelik hüküm tesisinde isabet görülmemiştir....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)"nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Yerel Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne kısmen konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verdiği karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece, itirazın iptali davasının, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğu, alacaklının alacağının varlığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebileceği, borçlunun ise ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceği; mahkemece borcun sonradan ödendiği itirazı araştırılarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunun belirlenmesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması gerektiği, hükmün yalnızca davalı tarafından temyiz edildiği, aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı nedeniyle davalının aleyhine sonuç doğuracak şekilde hükmün bozulması ve bunun üzerine yeniden hüküm tesisinin de mümkün bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme hükmünü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Uyuşmazlık; Özel Daire bozma nedeninin aleyhe bozma yasağı kapsamında kalıp kalmadığı, burada varılacak sonuca göre; yargılama sırasında yapılan kısmi ödemeler nedeniyle davanın kısmen konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına mı yoksa bu ödemelerin infaz sırasında değerlendirilmesine mi karar verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda davasıdır.
    Mahkemenin, davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi; davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
    İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"na (01.11.2011 tarihinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na) göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerekir. İşte bu nedenle borçlunun dava açıldıktan sonra yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı mahkemenin yargılamayı devam ettirip davayı sonuçlandırmasına, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre inkar tazminatına hükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecek kararda, sonradan yapılan ödemelerin tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla infazda nazara alınması belirtilmelidir.
    Somut olayda; dosya kapsamından, davacının Söğüt 1. İcra Müdürlüğünün 2010/153 Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine 22.03.2010 tarihinde 93.672,00 EUR asıl alacak, 5.121,15 EUR işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.793,15 EUR nun tahsili amacıyla ilamsız icra takibine giriştiği, takip borçlusu davalı tarafından 01.04.2010 tarihinde borca ve faize itiraz edilmesi üzerine, 20.07.2010 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bunun yanında, taraflar arasında dava açıldıktan sonra 03.02.2011 tarihinde akdedilen protokol kapsamında 93.672.00 Euro’luk asıl alacak tutarının taksitlendirildiği, 31.05.2011, 20.07.2011, 05.08.2011, 29.04.2011 tarihlerinde yapılan ödemeler sonucu alacağın 43.836,00 Euro’luk kısmının davacıya ödendiği konusunda uyuşmazlık mevcut değildir.
    Mahkemece davalının ifa ettiği kısmi ödeme tutarlarının hükmün infazı sırasında dikkate alınacağı gözetilmeden ödemeye konu miktar bakımından davanın konusuz kaldığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan her davanın açıldığı tarihteki hal ve şartlara göre incelenip sonuçlandırılması gerektiğinden ve itirazın iptali davalarının itiraza uğrayan takibe bağlı bir eda davası olması nedeniyle, Özel Dairenin bozma nedeninin aleyhe bozma yasağı kapsamında kaldığından da söz edilemez.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmede bir kısım üyelerce; yerel mahkeme kararının davacı tarafından temyiz edilmediği, davalı tarafından temyiz edildiği, davalının bu hususu temyize getirmediği, bu nedenle Özel Daire bozma ilamının aleyhe bozma yasağı kapsamında kaldığı, ileri sürülmüşse de çoğunlukça yukarıda belirtilen gerekçelerle bu görüş kabul edilmemiştir.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 09.12.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.




    -KARŞI OY-
    Dava, İİK"nın 67. maddesince açılan itirazın iptâli istemine ilişkindir.
    Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, yargılama sırasında davalı tarafından yapılan ödemeler nedeniyle davanın kısmen konusuz kaldığı, yapılan ödemeler düşüldüğünde kalan 43.672,00 euro üzerinden itirazın iptâliyle, takibin 43.672,00 euro asıl alacak üzerinden devamına, 74.873,90 TL tutarındaki icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bu karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince, sair temyiz itirazları reddedilerek, “...her davanın açıldığı tarihe göre değerlendirileceği, yanlar arasında akdedilen protokol hükümleri uyarınca davalının ifa ettiği kısmi ödeme tutarının hükmün infazı sırasında dikkate alınmaksızın ödemeye konu miktarlar bakımından davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına yönelik hükümde isabet görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece verilen karardaki gerekçelerle bozma ilâmına karşı direnilmesi üzerine dosya Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu"na gelmiş, Yüksek Kurul çoğunluğunca bozma ilâmının yerinde olduğu kabul edilerek bozma ilâmına uyulması halinde mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
    Davacı alacaklı, 22.03.2010 tarihinde davalı borçlu aleyhine 93.672,00 euro asıl alacak, 5.121,15 euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.793,15 euro"nun tahsili istemiyle ilâmsız takip başlatmış, borçlunun 01.04.2010 tarihli itirazı üzerine İİK"nın 67. maddesi hükmünce eldeki itirazın iptâli davası açılmış, asıl alacak tutarı 93.672,00 euro bakımından itirazın iptaliyle takibin devamına ve %40"dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Yargılama aşamasında taraflar arasında 03.02.2011 tarihli protokol düzenlenmiş, 93.672,00 euro"nun Nisan 2011 tarihinden başlamak üzere Kasım 2011 tarihine kadar sekiz eşit taksitle ödenmesi kabul edilmiş, işlemiş faiz ve takipten doğan haklara ilişkin ayrıca bir açıklamaya yer verilmemiş, buna ilişkin hakları da saklı tutulmamıştır. Buna göre tarafların borcun tamamı konusunda vadeyi uzattıkları, alacaklının önceki haklarını da saklı tutmadığı anlaşılmakla takibin ve buna dayalı açılan itirazın iptâli davasının tümüyle konusuz kalmıştır. Ne var ki, mahkemece protokol, yalnızca dava konusu icra takibindeki asıl alacağın taksitlendirilmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle kabul edilmemiş, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazı da Yargıtay Yüksek Dairesince kabul edilmeyerek reddedilmiş, böylece bu husus direnme konusu dışında kalmış. Yargıtay Yüksek Genel Kurul"ca inceleme ve hukuki değerlendirme yapılamamıştır.
    Mahkemenin takipten sonra yapılan ödemelerin konusuz kaldığı yönündeki kabulü ve Dairenin buna ilişkin bozma gerekçesine gelince;
    Burada hemen belirtilmelidir ki karar, davalı borçlu tarafından temyiz edilmekte olup alacaklı davacının temyiz istemi yoktur. Dava, 93.672,00 euro alacağa itirazın iptâli istemiyle açılmış, yargılama aşamasında yapılan 46.836,00 euro ödemenin mahsubuyla kalan 43.672,00 euro üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Takipten sonra yapılan ödemelerin kural olarak icrada gözetileceği kabul edilmektedir. Bu husus mülga 818 sayılı Yasa"nın 84. madde hükmünce ödemelerin öncelikle işlemiş faizden mahsup edilmesi gerektiğinden doğrudur. Ancak eldeki davada alacaklı bozma istemiyle temyize gelmediğinden aleyhe bozma yasağının istisnasını oluşturan kamu düzenine aykırı bir hususta bulunmadığından alacaklı lehine olan bir husus borçlu temyiziyle re"sen incelenemez. (Harç eksikliği veya faize faiz yürütülmesi vb.)
    Hukuk Genel Kurulu"nda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce kararın infazda tereddüt yaratacağı, 6100 sayılı Yasa"nın 297. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklandığı üzere takibin 43.672,00 euro üzerinden devamına karar verilmiştir. Bu halilye takip tarihinde ki alacak miktarı 43.672,00 euro kabul edilmiş ve takipten itibaren faiziyle tahsil edilebileceği kabul edilmiş, alacaklı da temyiz etmeyerek hükmü bu haliyle kabul etmiştir. Kısaca, infazda tereddüt yaratacak bir husus olmadığı gibi asıl alacak tutarı 93.672,00 euro üzerinden takibin devamını sağlayacak biçimde bozma kararı verilmesi temyiz eden borçlu aleyhinedir.
    Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkeme kararının temyiz edenin sıfatına göre onanması gerekir. Sayın çoğunluğun aksine oluşan bozma kararına katılmıyoruz.


    ... ...
    15.Hukuk Dairesi Başkanı 15.Hukuk Dairesi Üyesi


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi