12. Hukuk Dairesi 2020/1342 E. , 2020/2279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı ... tarafından 21/05/2007 düzenleme tarihli ve 07004331 nolu kısa vadeli satış borç senedine dayalı olarak başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun, geçerliliği olmayan senetle takip yapıldığı iddiası ile birlikte, borca ve takibe karşı sair itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, dayanak belgenin ilam niteliğinde olduğu, 10 yıl geçmediği, zamanaşımı itirazı yerinde olmadığı, ödeme belgesinin İİK.nun 68. maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, ödemenin iapatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, hükmün borçlu tarafından temyizi üzerine, Dairemizce; ödemeye ilişkin sunulan belgenin alacaklı tarafa gösterilip, beyanı alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulduğu, mahkemece; bozmaya uyulduğu, ödeme belgesinin İİK.nun 68. maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, alacaklının ödemenin başka borçlara istinaden yapıldığını beyan ettiği, gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesi"nce verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK"nin 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527; 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337; 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288; 03.12.2008 gün ve 2008/10-730-732; 27.05.2009 gün ve 2009/21-168-218 sayılı ilamları).
1581 sayılı Kanun"un 12. maddesinde; "Kooperatiflerin kredi ile ilgili alacak senetleriyle kayıtları ve her türlü taahhütname ve sözleşmeler, ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından parasız olarak tasdik olunur. Bu suretle tasdik olunan senetler ve belgeler İİK"nin 38. maddesinde yazılı belgeler hükmündedir" düzenlemesine yer verilmiştir. İİK"nin 38. maddesinde ise; "Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re"sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir" hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, SS 210 Sayılı..tarım Satış Kooperatifi tarafından 21/05/2007 düzenleme tarihli ve 07004331 nolu kısa vadeli satış borç senedinde köy veya mahalle ihtiyar heyetlerinin imzası bulunmadığından, anılan senedin, İİK"nin 38. maddesi anlamında belirtilen belgeler hükmünde olduğunun kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olmadığından ilamlı takip konusu yapılamaz. Bu hususun mahkemece resen dikkate alınması gerekir. Bu durumda maddi hataya dayalı olarak oluşturulan bozma ilamına uyulmakla taraflar yönünden usuli kazanılmış hak oluşma
O halde mahkemece, anılan emredici düzenleme uyarınca, borç senedinin usulünce tasdik edilmemesi nedeni ile şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi zorunluluğu karşısında kararın yeniden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.