13. Hukuk Dairesi 2015/38778 E. , 2017/11584 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ... 10. Noterliğinin 15/03/2010 tarih ve 04/06/2010 tarih ve 06650 yevmiye nolu vekaletnamesi ile ... köyü, 6901 ada, 1 parsel numarasında kayıtlı bulunan 1/34 arsa paylı zemin+1 kat 6 nolu dubleks meskenin 3. kişilere satışı için vekaletname verdiğini, davalının bu vekaletname ile kendisine ait meskenini sattığını ve bedelini ödemediğini, taşınmazın değerinin tapuda gösterilenden daha yüksek olduğunu beyan ederek; 10.000,00 TL tazminat alacağının davalıdan tahsilini, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davasını ıslah ederek talebini 137.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, davacıyı tanımadığını ve davacının da kendisini tanımadığını, davacının kredi borçlarını ödeyememesi sebebiyle taşınmazını ..."ya satmak istediğini ve kendisinin de ..."un avukatı olması sebebiyle kendisine güvendiğinden davacı ..."a veya davacının eşi ..."e kendisine vekalet vermesini söylediğini, şahsına verilen vekalet gereği devir işlemini gerçekleştirdiğini, herhangi bir para almadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ilk olarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiş ve dairemizin 25.04.2012 tarih 2012/9436 Esas, 2012/11261 Karar sayılı ilamıyla; "".... Davacıya ait taşınmazın davalı tarafından 3. kişiye vekaleten satıldığına dair bir uyuşmazlık olmamakla birlikte, taşınmazın satışına iişkin resmi senet karşısında davalının savunmasını satışın bedel mukabili yapılmadığını yazılı delil ile ispatlaması gerekmektedir. Tanık delili ile sonuca gidilemez. Mahkemece, satış bedeli hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken...."" gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve davalı taraftan delillerini bildirmesi istenmiş, davalı taraf tanıklarını bildirmiş, tanıklar dinlendikten sonra yine davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, davalının vekalet görevi sebebiyle davacı adına sattığı taşınmazın bedelini davacıya vermemesi ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırılarak açılmıştır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 506/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 508/1). Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacı 6901 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin işlemleri yapması amacıyla davalıya 14.01.2008 tarihli vekaletname vermiş, bu vekaletname kapsamında davalı davacının taşınmazını 22.01.2008 tarihinde satmıştır. Her ne kadar mahkemece, davaya konu taşınmazın satışının 2010 yılında yapıldığı, satıştan davacının haberdar olduğu, site içerisinde bulunduğu ve satışının yapıldığının herkesçe malum olduğu gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş ise de, vekilin hesap verme yükümlülüğü bulunduğundan, davada ispat yükü vekil olan davalıda olup, olayın niteliği gereği tanık da dinlenemez. O halde davalı, davacıya ait taşınmazı verilen vekaletnameye istinaden dava dışı şahsa sattığını, ancak satışın bedel mukabilinde yapılmadığını, bu nedenle de davacıya ödemesi gereken bir bedel olmadığını savunduğuna göre, davalının bu hususu yazılı delille ispatlaması gerekir. Mahkemece, yukarıda belirlenen ilkeler ışığında davalının delilleri toplanarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.