Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/4816
Karar No: 2018/5122

Sahte fatura düzenlemek - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/4816 Esas 2018/5122 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2016/4816 E.  ,  2018/5122 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Sahte fatura düzenlemek
    HÜKÜM : Sanık ... hakkında beraat
    Sanık ... 2009 ve 2010 yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından mahkumiyet

    Sanıklar hakkında 2009-2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçundan yapılan yargılama sonucunda sanık ... hakkında verilen beraat kararına yönelik katılan vekilinin temyiz itirazları ile sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    1- Sanık ...’in 26.04.2012 tarihli celsede avukat tutacak durumda olmadığını belirterek sonraki celselerde baro tarafından atanacak müdafiin kendisini temsil etmesini istediğini bildirmesine rağmen, müdafii görevlendirilmesi yapılarak, duruşmalara takibi sağlanmadan yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
    2- Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olan ... Makine Pet. Nak. İnş. San. Tic. Ltd. Şti."nin yetkilisi ve ortağı olan sanıklar hakkında 2009-2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, sanıklardan ...’in beyanlarında şirket işleriyle ilgilenmediği, özürlü çocuğu olduğu için sigortalı bir iş bulma ümidiyle imzaladığı belgelerin şirket evrakı olduğunu bilmediğini beyan ettiği, şirketin yetkili müdür olan diğer sanık ...’in ise işyeri açılacağına inanarak noterde bazı belgeler imzaladığını beyan ettiği görülmekle gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması için; sahte fatura düzenlemek suçlarında suçun maddi konusunun fatura oluşu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de, alım- satım ya da hizmet ifasının belgesi olan faturaların, Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, sanıkların düzenlediği iddia olunan faturaların asılları veya onaylı örneklerinin de dosya içerisinde bulunmadığı görülmekle; suça konu fatura asılları ya da onaylı suretlerinin duruşmaya getirtilip incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, sanıkların ortağı oldukları şirketin düzenlemiş olduğu faturaları kullanan mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması, bu şirket yetkilileri hakkında sahte fatura kullanmaktan dava açılmış olup olmadığı belirlenip, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi; faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları kullanan mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması; sanıkların savunmasının doğru olup olmadığının tespiti bakımından, faturaları kullanan şirket yetkililerinin CMK"nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanıkların bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,faturalarda yer alan imza ve yazıların sanıklara ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre toplanan tüm deliller değerlendirilip sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı
    3- Kabule göre de; Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanık ...’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 29.05.2018 tarihinde başkan vekili ..."in ve Üye ..."in belgelerde şekil şartının suçun unsuru olmadığı ve salt bu nedenle her olayda aranması gerekmediği yönündeki kısmi karşı oyu nedeni ile bu konuda oy çokluğu diğer konularda oybirliği ile karar verildi.
    KARŞI OY
    Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık 213 sayılı Vergi Usul Kanununun (VUK) 359-b maddesinde düzenlenen sahte belge düzenleme ve kullanma eylemlerinde suçun oluşup oluşmadığının tespiti açısından suça konu belgelerin VUK 227/3 gereğince, VUK 230 ve devamı maddelerde ve VUK mükerrer 257. maddesiyle verilen yetkiye istinaden Maliye Bakanlığınca çıkarılan tebliğlerde belirtilen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının denetlenmesi yönünden belgenin (faturanın) mutlaka dosyaya celbinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
    Ayrıntıları Dairemizin 07.05.2018 tarih 2018/3390 Esas 2018/4256 Karar sayılı kararına ekli gerekçeli karşı oy yazımızda da açıklandığı üzere;
    1)Vergi Usul Kanunu"nun 359/b" de düzenlenen sahte belge düzenleme ve kullanma suçlarının düzenleniş şekli, içeriği ve amacının TCK"da düzenlenen sahtecilik suçlarından farklı olduğu, TCK" da belgenin düzenleniş biçimi ve (özellikle resmi belgede) bulunması gereken zorunlu unsurların suçun unsuru kabul edildiği halde VUK"da düzenlenen belgelerin niteliği, (özel belge oluşu) suçun işleniş şekli ve VUK 359/b"nin düzenleniş amacı nazara alındığında VUK"da belge ve şekil denetiminin suçun unsuru olmadığı, unsuru haline getirilmesininde 359/b son cümledeki tanım ve VUK"nun düzenleniş biçimi ile bağdaşmayacağı, 359/b"deki suçta belgede şekil denetiminin ön şart haline getirilmesinin maddede düzenlenen suçun işlenemez suç haline dönüşmesine neden olacağı, bu nedenle VUK 359/b"deki sahtecilik denetiminin belge şeklinin değil içeriğinin yani vergiyi doğuran olay ve muamelelerin gerçekliğinin denetimi şeklinde yapılması gerektiği,
    2)VUK"nun 359/b maddesi kaçakçılık suçları ve cezaları başlığı altında düzenlenmiş olup ceza içeren kanunların başlık ve içeriklerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, VUK" daki belgelerin özel belge olarak kabul edilmesi nedeni ile VUK"da düzenlenen belgelerde şekil denetiminden ziyade içerik denetiminin esas olduğu, VUK 359/b son cümledeki sahtecilik tanımına göre de aldatma kabiliyetinin içerikte aranması gerektiği, içerik sahteciliğinin ise ( Dairemizin 07.05.2018 tarih 2018/3390 Esas 2018/4256 Karar sayılı kararında gerekçeli karşı oy yazımızda açıklandığı üzere ) VUK 3. maddesi ve Ceza Hukukundaki delil serbestisi ilkesi gereğince "her türlü delille" ispat edilebileceği, bu nedenle belgede bazı bilgilerin eksik olması nedeniyle VUK 227/3 maddesi gereğince belge düzenlenmemiş sayılsa bile bu tür belgelerin her türlü delil kapsamında ceza soruşturmasında delil olarak kullanılabileceği,
    3)VUK"nu gereğince verilmesi, alınması ve tutulması zorunlu fatura ve benzeri belgelerle ilgili VUK 230 vd. maddelerde ve Maliye Bakanlığınca çıkarılan tebliğlerde şekil şartları belirlenerek her belgede bulunması gereken asgari bilginin hüküm altına alınması sureti ile mali sistemde belli bir düzen sağlanmasının amaçlandığı, sağlanan bu mali düzen ile de hazine tarafından gerçekleştirilen vergi denetim ve incelemelerinde etkenliğin artırılarak Devletin vergi kaybının önlenmek istendiği, VUK 227/3 deki şekil şartının idari ve mali denetime kolaylık sağlamak amacı ile getirildiği, şekil şartlarına uyulmamasının müeyyidesinin de VUK 331 yollaması ile VUK 351, 352, 353 ve 355 maddelerde belirtilen usulsüzlük, özel usulsüzlük cezası kesilmesi veya vergisel avantajlardan yararlanılamaması şeklinde idari olarak düzenlendiği, idari ve vergi denetimi amacıyla getirilen 227/3 deki bu düzenlemenin kaçakçılık suçları adı altında düzenlenen ve adli cezalar içeren 359/b maddesinde uygulanmasının hem 227/3. maddesinin düzenleme yeri ve maksatından koparılması nedeniyle bu maddenin düzenleniş amacına aykırı olacağı hem de şekle ilişkin bu düzenlemenin 359/b"deki suçun unsuru haline dönüştürülmesi nedeni ile de 359/b deki düzenlemenin şekil denetimine indirgenerek uyulanamaz hale getirilmesine neden olacağından dolayı bu uygulamanın vergiyi doğuran olay ve muamelelerin gerçekliğinin her türlü delille ispatının mümkün olduğunu belirten VUK 3/A-2. paragraf ve 3/B maddesine aykırı olacağı,
    4)VUK 359"da bahsedilen "vergi kanunları uyarınca düzenlemesi veya tutulması mecburiyeti bulunan" belgelerin, bir kısmı kanunda düzenlenmiş ancak mükerrer 257. maddeyle de Maliye Bakanlığına tebliğlerle benzer düzenleme yapmak yetkisi verilmiştir. 227/3 deki şekil denetiminin 359/b"ye taşınması halinde Maliye Bakanlığınca çıkarılan tebliğlerle suç ihdas edilmiş olacağı, Yasa koyucunun suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği tebliğlerle suç ihdas edilemeyeceğini bilmediği düşünülemeyeceğinden 227/3 maddedeki şekil şartlarına ilişkin düzenlemenin 359/b de uygulama yerinin bulunmadığı düşüncesi ile Maliye Bakanlığına tebliğlerle belgelerde şekil düzenlemesi yapma yetkisinin verildiğini kabul etmekte zorunluluk bulunduğu bu nedenlede belgenin ve belgede bulunması gereken zorunlu bilgilerin 359. maddedeki kaçakçılık suçunun maddi unsuru olarak kabul edilmesinin kanun koyucunun iradesine aykırı olarak kanunsuz suç ihdas edilmesine neden olacağı için Anayasaya aykırılık oluşturacağı,
    5)VUK"nun öngördüğü suçlar bakımından bir çok halde ceza hukukunun genel ilkelerinden ayrıldığı, cezai sorumluluğa ve takip şartlarına ilişkin farklı düzenlemeler getirdiği, bu bağlamda iktisadi, ticari ve teknik icablara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutat olmayan bir durumun savunulması halinde bunun ispatının mükellefe ait olacağı, yani VUK"da ispat külfetinin yer değiştirdiği, suç işlediği diğer delillerle ortaya konan mükellefin bunun aksini öncelikle vergi kanunlarına göre usulüne uygun düzenlenmiş belgeleri ile ortaya koyması gerektiği, belgede şekil şartlarına ilişkin düzenlemenin bu amaçla yapıldığı, kanun gereği mükellefin sorumluluğunda olan (belge ile) isbat külfetinin vergi kanunundaki düzenlemenin içeriğine ve maksadına aykırı olarak yer değiştirtip idarenin üzerine yüklenmesinin vergi denetimini kolaylaştırmak için getirilen belgede bulunması gereken zorunlu bilgilerin kanundaki düzenleme yeri ve bağlantısından koparılarak 359/b deki adli suçun unsuru haline getirilmesine ve 359/b deki suçun sübutunun zorlaştırılmasına ve hatta imkansız hale gelmesine neden olacağı için böyle bir uygulamanın kötü niyetli kişi ve mükelleflerin cezasız kalmalarına sebebiyet vereceği nedeni ile VUK 359/b"de belgede şekil şartının suçun unsuru olarak aranamayacağı kanaatindeyiz.
    Tabi ki bu suçlarda düzenlenen ya da kullanılan belgeler suçun delillerindendir. Özellikle suç tarihi, ve imza ve yazı incelemesi ile suçun kişiselleştirilmesi gerektiğinde belgelerin suçun sübutu açısından yararlanılacak delillerin başında geldiği açıktır. Nitekim bu dosyada yazı ve imza incelemesinin gerekmesi nedeniyle sanık ve ilgililerin yazı ve imzasını içeren yeteri kadar belgenin dosyaya celbinde zorunluluk bulunmaktadır. Ancak yazı ve imza incelemesi ya da gerektiğinde suç tarihinin tespiti için celbi dışında belgelerin (belgede bulunması gereken bilgilerin) belgede şekil denetiminin zorunlu ve suçun unsuru olarak kabul edilmesinin gerek 359/b"deki düzenlemeye gerekse VUK 3/A ve B"den düzenlemelere aykırı olduğu suçun sübutunu belgede şekil denetimine indirgiyerek VUK"da amaçlanan içerik sahteciliğinin denetimini ve dolayısı ile suçun sübutunu olanaksız hale getireceği nedeni ile doğru olmadığı kanaatindeyim.
    Yukarda kısaca açıklandığı üzere; VUK 359/b"de "Kaçakçılık Suçları ve Cezaları" başlığı altında düzenlenen sahte belge düzenleme ve kullanma suçlarının, VUK 359/b son cümlesinde içerik sahteciliği olarak düzenlendiği, VUK 3 maddesi ve Ceza Hukukundaki delil serbestisi ilkesi gereğince bu suçların (bazı şekli unsurları eksik belgelerde dahil) her türlü delille isbatının mümkün olduğu, gerekmediği halde sayın Daire çoğunluğunun belgede şekil şartlarının mutlaka denetlenmesi gerektiği yönündeki düşüncesinin kabulünün bu suçların sübutunu, suçun delillerinden biri olan özel belge niteliğindeki belgenin fiziki varlığına ve şekil denetimine indirgenmesine neden olacağı, şekil denetiminin bu suçların ön şartı ve unsuru haline getirilmesinin maddenin düzenleniş amacı ile bağdaşmayacağı gibi maddede amaçlanan içerik sahteciliğinin denetiminin yapılamaz hale gelmesine neden olacağı, özellikle içinde idari, mali, usuli ve adli düzenlemeler bulunması nedeni ile karma bir düzenleme içeren ve her maddenin düzenleniş yeri, amacı, lafzı ve diğer maddelerle bağlantısi gözetilerek uygulanacağı hükmünü getiren Vergi Usul Kanununun düzenleme biçimi ve amacına aykırı olduğu kanaatiyle sayın çoğunluğun dosyaya yeteri kadar belgenin (fatura) celp edilerek öncelikle şekil şartları yönünden denetlenmesi gerektiği düşüncesine katılmadığımı karara bu yönü ile muhalif olduğumu saygılarımla arzederim.
    KARŞI OY
    Sanıklar ... ve ... hakkında faturanın asıllarının veya onaylı örneklerinin dosyada bulunması gerektiğine dair çoğunluk bozma kararına ayrıntısı E:2018/3390, K:2018/4256 sayılı muhalefet şerhimizle açıkladığımız karşı oyda gösterildiği üzere;
    213 sayılı Vergi Usul Kanunun 359 maddesindeki “Kaçakçılık suçu”, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunda düzenlenen sahtecilik suçundan tamamen ayrı olarak özel düzenlenmiş “vergi kaçakçılığı” suç tipi vardır.2018/3390 esas sayılı kararda ayrıntılı açıkladığımız üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunundaki vergi kaçakçılığı suçu birden çok aşaması olan, çoğu zaman Resmi Kurumlar dan alınmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanunda sayılan, fiziki ve şekil şartlarının tam olan belgelerin içeriğinin gerçeğini yansıtmadan yanıltıcı bilgilerle Kamunun aleyhine kendi menfaatlerine yönelik hileli davranışlarla vergi kaçakçılığı suçu gerçekleşmektedir. Suçun maddi konusu fatura değildir. Burada tanımlanan sahtecilikten anlaşılması gereken “içerik sahteciliği”dir. 2018/3390 esas sayılı kararda açıkladığımız üzere Vergi Usul Kanununa göre tutulan veya düzenlenen saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri sahte olarak düzenleme, kullanma, gizleme, değiştirme suçlarında; sanıklardan ele geçen faturanın gerçek bir ticari ilişkiye dayanmaması halinde bu kanuna göre içerik bakımından sahte belge olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda faturanın taraflar arasında daha önce herhangi bir satım, hizmet veya sözleşmelerinden doğan hukuki bir ilişkinin varlığı şarttır. Buna göre fatura ve diğer belgelerin içerik sahteciliğinin incelemesi için şekli ve fiziki bir inceleme yeterli değildir, belge içeriğinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı Ceza hukuku yargılamasındaki delillendirme metodları ve Vergi Usul Kanunu çerçevesinde muhasebe bilgileri ile belge içeriğinin sahte olup olmadığı anlaşılabilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesine göre suçun gerçekleşmesi için belge aslının veya onaylı suretinin dosya içinde olması veya olmaması suçun sübutu için tek başına etkili değildir. Belge aslının veya suretinin aranmasının önemli olmadığı böyle bir durumda da belge aslını veya suretini aramak belgeleri kaybeden, ibraz etmeyen veya gizleyen şahıslar açısından 213 sayılı Vergi Usul Kanun 359/b maddesinde tanımlanan suçun hiç bir şekilde cezalandırılamıyacağı anlamına gelir ve bu maddeye göre cezalandırılması gereken sanıkları daha az cezası olan defter ve belgeyi ibraz etmeme suçuna yönlendirme sonucu doğuracaktır.
    Bu sebeplerle 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 359/b maddesinde “sahte fatura düzenleme ve kullanma” suçlarında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227.mad.3.f ile 230. maddelerinde öngörülen “şekil şartlarını” taşıyıp taşımadıklarının tespitine gerek bulunmadığından, sayın çoğunluğun fatura asıllarının veya onaylı suretlerinin dosya içerisinde bulundurulmasına ve faturaların bulunmadığı yada 230. maddedeki zorunlu unsurları taşımadığının tespiti halinde sanığın üzerine atılı suçun oluşmayacağına ilişkin BOZMA yönündeki görüşüne katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi