3. Hukuk Dairesi 2016/13562 E. , 2018/2437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile ortak murisleri olan ..."nın 23/02/2014 tarihinde vefat ettiğini, murisin 09.08.2002 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile; ... İli, ... İlçesi"nde bulunan ... ada 46 parsel sayılı taşınmazının 1/3 hissesini davalıya vasiyet ettiğini, ancak murisin, hayatı boyunca alkol bağımlısı ve ileri derecede alzhimer hastası olduğunu, vasiyetnamenin doktor raporu alınmaksızın düzenlendiğini, murisin kandırılmak suretiyle noterliğe götürülerek vasiyetnamenin tanzim edildiğini ileri sürerek davaya konu ... Noterliği"nin 09/08/2002 tarih ve 2074 yevmiye sayısına kayıtlı vasiyetnamenin iptalini olmazsa tenkisini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya konu vasiyetname tarihinin 2002, murisin ölüm tarihinin ise 2014 olup bu zaman zarfında murisin ayırt etme gücünü hiçbir zaman kaybetmediğini, 2012 yılında bankadan kredi çekip tapuda da işlem yaptığını, ortada tenkisi gerektirir bir durum da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; vasiyetnamenin düzenlenme tarihinin 2002, murisin resmi işlemleri yaptığı tarihin ise 2012 olduğu, tanık anlatımları da değerlendirildiğinde murisin vasiyetnameyi düzenlediği sırada akli melekelerinin yerinde olduğu, alzhemir tanısının da vasiyetnamenin düzenlendiği tarihten 10 yıl sonra konulduğu, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği sırada bir rahatsızlığının bulunmadığı gerekçesi ile dosyanın adli tıpa gönderilmediği, murisin tasarrufu ile davacının saklı payının da zedelenmediğinin anlaşıldığını belirterek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Somut olayda, davacı taraf; murisin, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetinin olmadığını belirterek, vasiyetnamenin ehliyetsizliğe dayalı olarak iptalini talep etmektedir.
Fiil ehliyeti yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Hele fiil ehliyetinin nispi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır. Esasen TMK. nun 409/2. maddesinde de, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Şu durumda, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekmektedir.
O halde mahkemece; varsa murise ilişkin tüm hastane kayıtları, rapor, film vs celp edilip, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, ehliyetsizlik iddiası yönünden işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumundan rapor alınmalı, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
2-) Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.