Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/389
Karar No: 2015/2802
Karar Tarihi: 04.12.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/389 Esas 2015/2802 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/389 E.  ,  2015/2802 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “menfi tespit, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 28.Asliye Ticaret Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 25.01.2013 gün ve 2011/7 E – 2013/6 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24.06.2013 gün ve 2013/6928E - 2013/11801 K sayılı ilamı ile;
    (...Asıl davada davacı vekili; davalının müvekkili hakkında başlattığı icra takibine konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl davada davalı vekili; icra hukuk mahkemesince yapılan incelemede senetteki imzanın davacıya ait olduğunun anlaşıldığını, davacının bu senedi oğlunun borcuna karşılık verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davacı vekili; davalının sahte senede dayalı olarak yaptığı icra takibi nedeniyle müvekkilinin maddi manevi zarara uğradığını belirterek 500,00 TL maddi ve 9.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere göre; ceza yargılamasında sanık olan davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine bu kez açılan davanın ortadan kaldırıldığı, senetteki tahrifatın davacı ve davalının eli mahsulü olmadığı ve sahteciliğin her iki tarafça yapılmadığı, dolayısıyla asıl davada davacı iddiasının yerinde görülmediği, bunun yanında birleşen davada da davacı tazminat isteminde bulunmuş ise de sahteciliğin davalı yanca yapıldığına dair mahkumiyetini gerektirir delil olmadığı ve tazminat isteminin bu bakımdan koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Asıl dava yönünden dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı ve bu nedenle borçlu bulunulmadığı iddia edilmektedir. Her ne kadar bu konuda icra mahkemesince ve ceza mahkemesince bilirkişi incelemeleri yaptırılmış ise de, icra mahkemesi takip hukukuna ilişkin olarak inceleme yapan dar yetkili bir mahkeme olduğundan, ceza yargılaması sonunda da zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olup maddi vakıayı saptayan bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığından uyuşmazlığın çözümü yönünden dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde mahkemece imza incelemesi yaptırılması gerekmektedir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Asıl Dava, kambiyo senedine dayalı takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine; birleştirilen dava ise kambiyo senedine dayalı takipten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Asıl davada davacı vekili, davacı aleyhine davalının alacaklı olduğunu ileri sürerek İstanbul 9. İcra müdürlüğünün 1999/7128 E. sayılı dosyasında 4.750 YTL bedelli, 14.03.1997 tarihli senede dayalı olarak icra takibi yaptığını, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, davacının senetten bilgisi olmadığını, senetteki 4 rakamında da oynama yapıldığını,senet üzerinde tahkikat yapıldığında imzanın davacıya ait olmadığının anlaşılacağını,bir an için senetteki imzanın davacıya ait olduğu kabul edilse bile davalı tarafından davacıya mal verilmediğini belirterek davacının borçlu olmadığının tespiti, takibin iptali ve %40"dan az olmamak kaydıyla tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
    Asıl davada davalı vekili, davacının davasını bonodaki sahtecilik iddiasına dayandırdığını,bu tür iddia ile açılan menfi tespit davasının öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık sürede açılması gerektiğini,zamanaşımı definde bulunduklarını,davacının iddiasını dar yetkili icra tetkik merciinde ileri sürdüğünü,imza incelemesi sonucu imzanın davacı borçluya ait olduğu sonucuna varıldığını, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesinin olduğunu, davacının oğlunun borcuna karşılık aralarındaki karşılıklı ticari ilişki nedeni ile bu senedi nakden içerikli olarak tanzim ettiğini belirterek davanın reddi ile davacının %40"dan az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini istemiştir.
    Birleşen davada davacı vekili, davalının alacaklı olduğunu ileri sürerek davacı aleyhine İstanbul 9. İcra müdürlüğünün 1999/7128 E sayılı dosyasında 4.750 YTL miktarında icra takibi yaptığını, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, senedin sahte olduğundan bahisle davalının Eyüp 2.Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını, davacının davalı ile zaman zaman fason ayakkabı dikme işi yaptığını, davalıya borçlanmadığını, davalının İstanbul 9.İcra Müdürlüğünün 1999/7128 E sayılı dosyasında yaptığı icra takibi sonucu davacıya ait dükkandan 13 adet saya makinasını sattırdığını, davacının madden ve manen zarara uğradığını ticari hayatının sıfırlandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500 TL maddi ve 9500 TL manevi tazminatın makinaların kaldırıldığı 05.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle davalıdan tahsilini istemiştir.
    Birleşen davada davalı vekili, dava konusu bononun 12.02.2007 tarihinde tanzim edildiğini, 14.03.2007 vade tarihli olduğunu, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 1999/307 Esas sayılı dosyasında 30.000 TL manevi tazminat talep ettiğini, mahkemenin 10.05.2007 tarihli kararı ile bu talebi reddettiğini, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, Eyüp 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 1999/307 Esas sayılı dosyasında davalının beraat ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, senetteki tahrifatın davacı ve davalının eli mahsulü olmadığı ve sahteciliğin her iki tarafça yapılmadığının anlaşıldığı, davalının senette sahtecilik yaptığı yönündeki iddianın kanıtlanamadığı gibi sahteciliğin de davalı tarafından yapılmadığı belirlendiğinden davacı tarafından açılan asıl dava ve birleştirilen davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı olan karar ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme karar verilmiştir.
    Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti amacıyla icra mahkemesinde ve ceza mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olup olmadığı, mahkemece tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta,davacı asıl dava ve birleşen davada dava konusu 12.02.1997 keşide tarihli bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek borçlu olmadığının tespiti ile davalı tarafından hakkında başlatılan icra takibi nedeni ile uğramış olduğu maddi ve manevi zararın davalıdan tazminini istemiştir.
    Her ne kadar mahkemece, dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda icra mahkemesinde ve ceza mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemelerinin yeterli olduğundan yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı belirtilmiş ise de icra hukuk mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup yapılan icra takiplerinden kaynaklanan uyuşmazlıkları takip hukuku çerçevesinde ve yasanın belirlediği sınırları gözeterek çözmekle görevli olduğundan, bu mahkemede alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
    Öte yandan ceza yargılaması sırasında dava konusu bonodaki imzaya ilişkin bilirkişi raporu alınmış ise de ceza yargılaması sonunda zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olup maddi vakıayı saptayan bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığından bu bilirkişi raporuna da itibar edilmesine olanak bulunmamaktadır.
    Özel Daire bozma ilamında sadece asıl dava yönünden imza incelemesi yaptırılması gereğine değinilmişse de, Kurul görüşmesi sırasında asıl davanın yanı sıra birleşen dava yönünden de mahkemece senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre asıl ve birleşen dava hakkında bir karar verilmesi ve bu hususun bozma ilamına ilave edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
    O halde yukarıdaki ilave nedenlerle ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ilave edilen ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 04.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi