16. Hukuk Dairesi 2017/2612 E. , 2018/466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi süresinde duruşmalı olarak istenmiştir. Yargıtay duruşması için gerekli tebligat giderlerinin ödenmemesi nedeniyle duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... çalışma alanında bulunan 1 ada 40 parsel sayılı 820.750,00 (uygulama kadastrosu sonucu 12033 ada 154 parsel sayılı 803.420,13) metrekare yüzölçümündeki taşınmazın evvelinin sazlık ve bataklık niteliğiyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu açıklanmak suretiyle ... adına tespit edilmiş, taşınmazın ..."ün zilyetliğinde olduğu tutanağın beyanlar hanesi yazılmıştır. Davacı ... ve davacı ..., taşınmazın Temmuz 1297 D. tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve tapu kayıt maliklerinden haricen pay aldıkları, davacılar ..., ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, davacı ..., Temmuz 1297 D. tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydına dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Yargılama sırasında ..., aynı tapu kaydına, ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ... ve müdahil davacı ..."nin davalarının kabulüne, taşınmazın tamamı 80 pay kabul edilerek; 48/80 hissesi ..., 4/80 hissesi ..., 3/80 hissesi ..., 9/80 hissesi ..., 3/80 hissesi ..., 3/80 hissesi ..., 3/80 hissesi ..., 2/80 hissesi ..., 1/80 hissesi ... adlarına hisseleri oranında tapuya tesciline, diğerlerinin davalarının reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ..., ..., ... vekilleri ile müdahil ... ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmaz hakkında ilk olarak 19.09.1949 tarihli komisyon kararı ile tespit günü itibariyle taşınmaz hakkında derdest dava bulunduğundan bahisle malik hanesinin açık bırakılmasına, davalı olduğunun tapu sicil kütüğüne şerhine ve mülkiyet ihtilafı mahkemece halledildikten sonra malik hanesinin doldurulmasına karar verilmiştir. Bir kısım davacılar ... ve diğerleri tarafından 1 ada 40 parsel sayılı taşınmazın adlarına tescili istemiyle 1989 ve 1992 yıllarında Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davaları Kadastro Mahkemesine aktarılmış, yine bir kısım davacılar ... ve diğerleri tarafından 1998 yılında Kadastro Mahkemesinden malik hanesi açık olan taşınmazın adlarına tescili talep edilmiştir. Kadastro Mahkemesinde ayrı ayrı yürütülen yargılamalar sonucunda taşınmaz hakkında tespit sırasında görülmekte olan bir dava bulunmadığı gerekçesiyle yasaya uygun işlem yapılmak üzere kadastro tutanağının Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine dair farklı tarihlerde kararlar verilmiştir. Bu kararlar 1998 ve 1999 yıllarında Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşen kararlar üzerine 07.12.2006 tarihine yapılan çalışmada taşınmazın evveliyatının sazlık – bataklık niteliğinde olduğundan bahisle ... adına tespiti yapılmış, askı ilan süresi içerisinde eldeki davalar açılmıştır. Şu halde taşınmazın tespit tarihinin 2006 yılı olduğunun kabulü gerekmektedir.
Davacılar ..., ..., ... ve müdahil ..., Temmuz 1297 tarih ve 1 sıra numaralı sicilden ifrazen gelen Mart 1931 tarih ve 145 ve Nisan 1933 tarih ve 2 sıra numaralı tapu kayıtlarının intikallerine dayanmışlar; davacı ..., 1979 tarihli düzenleme şeklindeki noter satış vaadi sözleşmesi ile kayıt maliklerinden ..."nin paylarını satın alarak zilyetliği devraldığını, davacı ..., kayıt maliki ... mirasçısı ..."den haricen pay satın aldığını ve taşınmazın 33 dönümlük kısmının zilyetliğini devraldığını, davacı ... kayıt maliki ..."nun vasiyeti gereği mirasçısı olduğunu ileri sürerek dava açmış, müdahil davacı ... kayıt maliklerinin mirasçısı olduğu gibi diğer mirasçılardan da satış vaadi sözleşmesi ile pay satın aldığını iddia ederek davaya katılmıştır. Temyiz eden davacılar ..., ..., ... ve ... ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bazı bölümleri hakkında dava açmışlardır.
Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda çekişmeli taşınmazın Temmuz 1297 tarih ve 1 sıra numaralı sicilden ifrazen gelen tapu kaydı kapsamında kaldığı ve zilyet olduklarını iddia edenler yararına Kadastro Kanunu"nun 13/B-b-c maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle tapu kayıt malikleri adlarına payları oranında tescile karar verilmiş ise de; yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm için yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunamamaktadır. Davacı dayanağı tapu kaydının çekişmeli taşınmazı ve dava dışı komşularını kapsadığı, gerek mahkemece yapılan yargılama sonucu toplanan delillerden gerekse aynı tapu kaydına dayalı olarak komşu taşınmazlar hakkında görülüp kesinleşen mahkeme kararlarından anlaşılmakta olup Mahkemenin bu doğrultudaki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki mahkemece de tespit tarihinin 2006 yılı olduğu kabul edildiği halde tapu kaydının hukuki değerinin tartışılması hususunda hataya düşülmüştür. Kök tapudan ifrazen gelen Mart 1931 tarih ve 145 sıra ile Nisan 1933 tarih ve 2 sıra numaralı kayıtların tedavülleri sonucu ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ... payları oranında kayıt maliki durumundadırlar. Kayıt maliklerinden ..."ın, ölüm günleri ile tespit tarihi olan 2006 yılı arasında tapu paylarının hukuki değerini koruduğu ancak diğer kayıt malikleri ..."ın ölüm günleri ile tespit tarihi olan 2006 yılı arasında 20 yıldan fazla zaman geçtiği, adı geçenlerin taşınmazda zilyetliklerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan harici satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı hukuki sebebine dayanan davacı ve müdahillerden kimin malik sıfatıyla taşınmazın hangi bölümüne zilyet olduğu ise karar vermeye yetecek derece aydınlatılmamıştır. Hal böyle olunca Mahkemece, adı geçen ..."ın tapu paylarının 3402 sayılı Yasa"nın 13/B-b-c maddesi gereğince taşınmazın zilyetleri yararına hukuki değerini yitirdiği göz önüne alınarak taşınmazda kimin malik sıfatıyla zilyet olduğunun tespiti gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde usulünce yeniden keşif yapılmalı, harici pay satın almaya dayanan davacı ..., davacı ... ve zilyetliğe dayanan birleşen dosya davacıları ..., ..., ..., ..., ... ile müdahil ..."un iddiaları kapsamında taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla kazanmayı sağlayacak zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı kesin olarak tespit edilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek, hukuki değerini koruyan tapu payları da göz önüne alınarak bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılar ve müdahillere iadesine, 01.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.