14. Hukuk Dairesi 2016/676 E. , 2018/5700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili tarafından, davalı ... aleyhine 10.05.2013 gününde verilen dilekçe ile ... tahsis belgesine dayalı ... iptal ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ... tahsis belgesine dayalı ... iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin babası (kısıtlı) ..."in 509 Ada 5 parsel de kayıtlı taşınmazı yaklaşık 40 yıldır fiilen kullandığını, davaya konu taşınmazın mülkiyet hakkının davalı ... Genel Müdürlüğüne ait olduğunu, davaya konu taşınmazın bulunduğu yer için müvekkili adına 09/08/1984 tarihli 1497 yevmiye nolu ... tahsis belgesi düzenlendiğini, ... tahsis belgesine istinaden davaya konu taşınmazın müvekkiline temlik edilmesi şartlarının oluştuğunu, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ... adına müvekkili Vakıflar idaresince 02/08/1984 tarih ve 69 sayılı ... tahsis belgesi verilmişse de taşınmazın ... Boğazı geri görünüm bölgesinde kalması nedeniyle söz konusu ... tahsis belgesinin 06/12/1988 gün ve 18940 sayılı karar ile iptal edilerek iptal kararının 14/12/1988 tarihinde davacıya iadeli taahhütlü yazı ile tebliğ edildiğini, davacının kendisine yapılan tebligata rağmen ... tahsis belgesinin iptaline dair idari işleme karşı herhangi bir dava açmadığını, işbu davaya dayanak gösterilen ... tahsis belgesinin hukuken bir geçerliliği olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. T.M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. T.M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olaya gelince; davanın 02.08.1984 tarihli ... tahsis belgesinin sahibi ve dava tarihinde sağ olan ..."in vasisi ... tarafından (vasi sıfatıyla) ..."in tahsis hakkına dayalı ... iptal ve tescil talebi olarak açıldığı ve dava devam ederken ..."in 28.04.2014 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Muris ..."in terekesi iştirak halinde olup aynı zamanda mirasçılardan biri olan davacı ..."ın artık vasi sıfatının kalmayacağı göz önüne alınarak bu durumda tüm mirasçıların muvafakati sağlanamayacağından, ... tahsis belgesi sahibi ..."in miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.