Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/407
Karar No: 2019/5672
Karar Tarihi: 10.09.2019

Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/407 Esas 2019/5672 Karar Sayılı İlamı

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;

Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, ilk derece mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,

Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriklerine göre yapılan incelemede;

Suç tarihinin, son icrai hareket tarihi olan "16.07.2016" yerine ilk derece mahkemesinin karar başlığında 15.07.2016 ve bölge adliye mahkemesinin karar başlığında “06.10.2016” olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.

Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309.maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.

Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.

Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.

Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür. Elverişli nitelikteki belirli bir araç fiilin işlenişine katkı sunmakla birlikte, sunduğu katkı tek başına vahamet arz etmiyorsa ve fail, fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurmamışsa, failin sorumluluğunun TCK'nın 309. maddesine yardım etmek olarak değil ve fakat konumu, eylemin niteliği ve delil durumu itibariyle TCK'nın 314/2 ya da 220/6 veya 220/7 maddesi delaletiyle 314/2 veya 315. maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Suça iştiraktan söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.

Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri /görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.

15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.

15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.

TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.

Şayet emrin konusu suç teşkil ediyorsa, Anayasanın 137/2 ve TCK'nın 24/3 maddeleri gereğince böyle bir emrin yerine getirilmesinden emri veren azmettiren, yerine getiren ise fail olarak sorumlu tutulacaktır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Bölge Adliye Mahkemesince de isabetli görülen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararına göre özetle: suç tarihi itibariyle Sahil Güvenlik ... Grup Komutanı olarak görev yapmakta iken;

15 Temmuz 2016 günü, Genel Kurmay Başkanlığından çok ivedi öncelik derecesinde gönderilen "Sıkıyönetim Direktifi" ve "Hazırlık ikazı ve birlik intikali" konulu mesajların saat 22:35 - 22:37 itibariyle, Deniz Kuvvetleri Komutanlığından "Sıkıyönetim Direktifi" konulu mesajın ise saat 22:56'da Sahil Güvenlik ... Grup Komutanlığı haber merkezine ulaştıktan sonra içerikleri hakkında Bilgi Toplama Astsubayı ... tarafından bilgilendirilen, saat 23:00 sıralarında sivil aracı ile Sahil Güvenlik ... Grup Komutanlığına intikal ederek ... tarafından kendisine gösterilen mesajları inceleyen, daha sonra gelen yazılar hakkında,...Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığında görevli aynı suçtan...3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/329 Esas sayılı dosyasında yargılanan Hakan Kaya ile yoğun telefon görüşmeleri yapan ve onun talebi doğrultusunda yazıları ona gönderen, bu sırada Deniz Komutanlığı görevini vekaleten ./..yürüten kışla komutanı Yarbay ... ile durum değerlendirmesi yapıp onun tarafından SABKOR kırmızı durumuna geçilmesi üzerine, karargah Nöbetçi Astsubayı ...'ya personelin toplanması emri vererek personelin toplanmasını temin eden, Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı Harekat ve Arama Kurtarma merkezine saat 00:08'de kırmızı hattan Binbaşı Emir Nazlı tarafından tüm gemilerin derhal seyre kalkması, liman giriş çıkışlarının durdurulması, hudut kapılarının tutulması talimatının verilmesi üzerine talimata uyan, bağlı botların denize açılması noktasında emir vererek TCSG-63, TCSG-71, TCSG-95, SAGET-01 isimli silahlı unsurların saat 00:40 kadar denize açılmasını sağlayan, botların seyrinin sürdürülmesi noktasında emir tekrarında bulunan, bu faaliyet kapsamında sahil güvenlik tarafından kılavuz kaptan gemilerine engelleme anonsu yapılmasını sağlayan, botların denize açılması şeklinde icra edilen faaliyetin, saat 01:08'de Sahil Güvenlik Komutanlığından gönderilen "Deniz Hudut Kapılarının kontrolü" konulu, "limanlara girişlerin serbest olduğu, ancak ülke dışına kaçması muhtemel kişilerin engellenmesi maksadıyla ikinci bir emre kadar çıkışlara kapatılması" ve "Bölge Komutanları tarafından ülke dışına kaçması muhtemel kişilerin engellenmesi maksadıyla gerekli planlamanın yapılması ve sahil güvenlik botlarının limanlardan çıkışı engelleyeceği" hakkındaki yazılı hale getirilen emirleri, seyir halinde bulunan botlara fakslatarak icra ettiren, saat 00:07'de ... Valisi tarafından aranarak valilik binasına çağrılmasına rağmen, hakkında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/37 Esas sayılı dosyasında Anayasayı İhlal suçundan açılmış derdest dava bulunan sabık Sahil Güvenlik Komutanı Hakan Üstem ile saat 00:37'de görüşüp "valiliğe gitmemesi noktasında aldığı talimat" doğrultusunda hareket ederek saat 00:57'de ... Valisi tarafından bizzat tekrar edilen davete icabet etmeyen, ilerleyen saatlerde darbenin başarısız olacağının anlaşılması üzerine Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı ile koordineli şekilde botları geri çağırarak gemi jurnallerinin icra edilen görev emrinin Ankara'dan geldiğine dair tutulması veya değiştirilmesi yönünde talimat veren, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile örgütsel irtibatı saptanamamakla birlikte, konumu, rütbesi ve mesleki tecrübesi itibariyle gelen emir mesaj muhtevasının açıkça suç teşkil etmesi nedeniyle yerine getirilmesinin cezai sorumluluk doğuracağını bilebilecek durumda olan sanığın, hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya konan kalkışma ile eş zamanlı olarak, iştirak iradesi gereğince bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan doğrudan ika ettiği icrai hareketleri ile müsnet suça TCK'nın 37. maddesi kapsamında fail olarak iştirak ettiğinin kabulünde hukuki isabetsizlik bulunmadığından:

Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip tartışılarak, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Tük Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu "mahrem" yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde, Anayasayı ihlal suçunun sübutu kabul ve vasfı tayin edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü ve yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, re’sen de temyize tabi olan hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın ... 2. Ağır Ceza Mahkemesine kararın bir örneğinin bilgi için...Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi